İçişleri Bakanı Beşir Atalay Bağdat ve Erbil’e yaptığı ziyaretten çok umutlu döndü.
Üçlü mekanizmayı oluşturan Türkiye, ABD ve Irak (ve Kuzey Irak) arasında “PKK’nın tasfiye edilmesi konusunda” tam bir işbirliği ve kararlılık olduğunu açıkladı. Bu kararlılık ve işbirliğine Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin de katıldığını belirtti.
Dağdan indirme
Açılım sürecinin dış ayağında daha uyumlu ve kararlı bir hava esiyor. Ankara bu havadan çok memnun. PKK’nın tasfiye edileceğini, dağdan indirileceğini söylüyor. İstihbarat alış-verişinin sürdüğüne vurgu yapıyor. Erbil’de üç ülkeden ikişer subayın oluşturduğu istihbarat bürosunun verimli çalıştığından söz ediliyor.
Irak’taki temaslara ilişkin çok olumlu bir dil kullanılıyor. Ancak, somut olarak ne gibi adımların atılacağı şimdilik açıklanmış değil. Gündemin ilk sırasında Mahmur Kampı’nın boşaltılması var. Mahmur’dakilerin Türkiye’ye ne zaman ve nasıl gelecekleri henüz belli değil.
Dağdan indirme konusunda ise PKK’nın üst düzey yöneticilerinin üçüncü bir ülkeye gönderilmesi formülü üzerinde duruluyordu. Bu konuda bir ilerleme olup olmadığı da bilinmiyor.
Dağdan indirme amacıyla ABD’nin, Türkiye’nin veya Kuzey Irak yönetiminin Kandil’i askeri olarak zorlamaları söz konusu değil. Daha çok üç ülke arasında varılacak bir uzlaşmayla, lider kadronun gönderileceğinden söz ediliyor. Buna karşın Kandil’den bu yönde bir işaret gelmiyor. Aksine, PKK’nın terör eylemleri sürüyor, başta Karayılan olmak üzere PKK’nın içerideki ve dışarıdaki sözcüleri “silahlı tehdit”lerini tekrarlıyorlar.
Akla gelen soru şu: Açılımın dış boyutunu yürüten üçlü mekanizma acaba iç boyutu mu bekliyor? PKK’nın Kandil’den indirilmesi ve tasfiyesi için içeride yapılması gereken işler mi bekleniyor? Yoksa aksi mi söz konusu? Hükümet içindeki adımlar için dışarıdaki gelişmeleri mi bekliyor? Veya iç ve dış gelişmeler belli bir eşgüdüm içinde mi yürütülüyor?
Henüz bu soruların yanıtları ortada yok. Hükümet içeride adımlar attı ve atacağını ilan etti ancak henüz dışarıda atılmış bir somut adım gözükmüyor. Kandil’de değişen bir şey yok. PKK silahlarıyla duruyor ve eylemlerini sürdürüyor.
İçerideki durum
İçerideki duruma bakıldığında şu özet yapılabilir:
Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapattı, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerini düşürdü. Kalan milletvekillerinin BDP’ye geçecekleri açıklandı. Bağımsız Ufuk Uras da BDP’ye geçeceğini ilan etti. Böylece BDP de Meclis’te grup kurabilecek. Dolayısıyla DTP’nin adının BDP olması dışında durum değişmeyecek. Bu süreç özellikle Öcalan’ın hem partiyi hem Kandil’i yöneten lider olduğunu ve BDP’nin DTP’yle aynı kafada ve aynı yolda yürüyeceğini kanıtlamış oldu. Bu cephede değişiklik yok.
Bu koşullarda PKK’nın tasfiyesinden söz edilebilir mi? Bu koşullarda bunu söylemek mümkün değil. Öcalan, konumunu güçlendirmiş durumda. Terör örgütü Kandil’de ve Türkiye’de aynen duruyor. Siyasi kanatta DTP’nin yerini kopyası olan BDP aldı.
PKK’nın dağdan indirilmesi, etkisizleştirilmesi; partiyle İmralı ve PKK arasına mesafe konulması gibi bir işaret henüz görülmüş değil.