Türkiye’nin mülteci akınının yanı sıra ciddi bir tehdit altında olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zaman zaman bombalar düşüyor. En son Hazar’dan Suriye’ye atılan ve patlamayan bir füze düştü, patlayabilirdi de. Bu konularda Rusya maalesef hiçbir şeyin hesabını yapmıyor. Rusya’ya yakışmıyor” değerlendirmesinde bulundu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Şili, Peru ve Ekvador’u kapsayan Güney Amerika seyahatine eşlik etme imkânı bulduk.
Erdoğan, gezisinin ilk durağı olan Şili’de beraberindeki gazetecilerin gündemdeki önemli başlıklara ilişkin sorularına şu yanıtları verdi:
İYİMSER DEĞİLİM: (Esad’ın 2018’de seçimle gönderilmesi görüşleri konusunda): Doğrusu ben bu konuda iyimser değilim. Şu anda Suriye’nin içinde ve dışında olanların hepsi tehdit altında. Hepsi bir korkunun içinde olacak. BM’nin de samimi davranacağına hiç inanmıyorum. Cenevre’de samimi davranıyor mu? İşte bu PYD’nin başındaki kişiyle (Salih Müslim) görüşme yapıp yapmadıkları. Perde arkası görüşmeler yapıldığı ve oradan sonra ayrıldığı söyleniyor.
PYD-YPG TERÖR ÖRGÜTÜ İLAN EDİLMELİ: PKK, AB ve ABD tarafından nasıl terör örgütü olarak kabul ediliyorsa, PYD’nin, YPG’nin de terör örgütü ilan edilmesi
Suriye’de IŞİD’e yönelik hava operasyonları düzenleyen Rusya için “Adeta bölgeyi sınıyor” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Rusya bu şekilde davranarak dost kazanamaz, tam tersine, dostlarını kaybedebilir” uyarısında bulundu...Suriye’deki rejim yüzünden 350 bin insanın öldüğünü vurgulayan Erdoğan, “Esed giderse, Suriye’yi yönetebilecek insanlar olduğunu biliyoruz. Bu nedenle baştan beri Özgür Suriye Ordusu’nu destekliyoruz. Esed’le ilgili olumlu pozisyon almamız mümkün değil” dedi...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fransa, Belçika ve Japonya’yı kapsayan uzun gezisinin ardından Türkiye yolunda konuşma imkanı bulduk.
Erdoğan, Rusya’nın bu tavrıyla dostlarını kaybedeceği uyarısını yinelerken, Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki görüşlerini değiştirmediği yönündeki açıklamasını “garipsediğini” söyledi.
Erdoğan, Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirme ve Şam yönetimi ile temas kurma ihtimali olup olmadığı yönündeki soruya karşılık tavrı netti. Cumhurbaşkanı, “Biz kalkıp da pozisyonumuzu değiştirmeyiz. Esed giderse, onun yerini DAİŞ mi alacak? Halbuki Esed giderse, yönetimin Suriye halkına geçeceğini düşünmek de pekala
Brüksel’deki temaslarının ardından Japonya’ya geçen Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, haftasonu Fransa’da “Teröre karşı tek ses” mitingini gerçekleştirdikten sonra geçtiği Brüksel’deki temaslarını önceki akşam tamamlayarak Japonya’ya hareket etti. Japonya yolunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a başta Suriye krizi ve oğlu Bilal Erdoğan’la ilgili iddialar olmak üzere gündemdeki başlıkları sorma imkanı bulduk.
Fransa ve Belçika temaslarını da aktaran Erdoğan’ın yanıtları hem dış, hem iç politika açısından önemli. Cumhurbaşkanı’nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
AB İLE FASILLARI GÖRÜŞTÜK: AP Başkanı Martin Schultz, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ile görüştük. Meselelerin başında, mülteciler, AB’ye tam üyelik süreci vardı. Fasılları tek tek masaya yatırdık. Juncker, müzakere sürecinin hızlandırılması gerektiğini belirtti. Özellikle vize muafiyetini hızlandırma; 2017’den daha öne çekme gayreti içinde olduklarını gördüm. Gerek Schultz, gerek Tusk, gerek Juncker’in, daha önceki temaslarımızdan çok daha olumlu bir yaklaşım içinde olduklarını müşahede ettim. Özellikle mülteciler konusunda, Türkiye’nin
Başbakan Ahmet Davutoğlu, gazetelerin genel yayın yönetmenlerine Dolmabahçe’deki ofisinde verdiği akşam yemeğinde soruları yanıtladı, PKK ve IŞİD’e (DEAŞ) karşı yapılan askeri operasyonların amacını ve sonuçlarını anlattı. Davutoğlu’nun gelişmeler ve gündemdeki konularla ilgili görüşleri şöyle:
KANDİL VESAYETİ
Bizim bütün gayretimiz Türkiye’de kurumsallaşmış bir demokrasinin yerleşmesini sağlamak. Kurumsallaştığı zaman o seçimler anlam kazanıyor. Seçimlerin temeli meşruiyettir. Güç kullanan aktörlerin meşruiyetini halktan almasına araçtır seçimler. Kimse 7 Haziran seçimlerine bir vesayet gölgesi düştüğünü söyleyemez. Mesela 2007’de söylenebilirdi. 27 Nisan muhtırası ile. Ama başka vesayetlerin olduğu da bir vakıa. Son dönemde işte sadece paralel yapıyı kastetmiyorum, Türkiye’de, onu da kastediyorum ama sadece onu kastetmiyorum özellikle çözüm süreci sonrasında ve gelinen aşamada siyasi aktörlerin kendi başlarına davranıp davranamadıkları önemli bir mesele halini aldı. Yani 7 Haziran seçimleri sonrasında baktığımızda görünen siyasi aktörler dışında bir de o aktörlerin üzerinde söz söyleyen, yönlendiren taraflar olduğu da aşikar. Özellikle HDP-Kandil ilişkileri bağlamında.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dün sabaha doğru hayata gözlerini yumdu.
Cumhuriyetin ilk kuşağından, Türk siyasetine damgasını vuran, dört liderin sonuncusunu da uğurluyoruz.
Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’dan sonra, Süleyman Demirel de aramızdan ayrıldı.
1960’lardan sonra Türk siyasetini, Türk demokrasisini şekillendirmiş bir kuşağa veda ediyoruz.
Demokrasimizin inişli, çıkışlı, darbeli, seçimli en zor dönemi bu dört isimle anılacaktır.
Kuşku yok ki, Süleyman Demirel, 1960 sonrası dönemde Türk sağının lideri olarak tarihteki yerini alacaktır.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bugün sabaha doğru hayata gözlerini yumdu. Cumhuriyetin ilk kuşağından, Türk siyasetine damgasını vuran, dört liderin sonuncusunu da uğurluyoruz. Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'dan sonra, Süleyman Demirel de aramızdan ayrıldı.
1960'lardan sonra Türk siyasetini, Türk demokrasisini şekillendirmiş bir kuşağa veda ediyoruz. Demokrasimizin inişli, çıkışlı, darbeli, seçimli en zor dönemi bu dört isimle anılacaktır. Kuşku yok ki, Süleyman Demirel, 1960 sonrası dönemde Türk sağının lideri olarak tarihteki yerini alacaktır.
Meslek hayatımda uzun yıllar boyunca bu dört lideri izledim. Mesleğe adım attığım günlerden sonra en fazla rahmetli Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel'i takip ettim. Biri başbakansa, diğeri ana muhalefet lideri olarak, Türk demokrasisinin iki ezeli rakibi olarak mücadele ettiler. Ortak mücadeleleri ise askeri yönetimlere karşı verdikleri mücadele oldu.
İSLAMKÖY'DEN ÇANKAYA'YA
Süleyman Demirel'in, Atatürk, cumhuriyet ve demokrasi sevgisini doğduğu köy olan Isparta'nın İslamköyü'nde kendi ağzından dinlemiştim. Baba evini bize gezdirirken, başımızı eğerek girdiğimiz kerpiç odaya bir göz gezdirdikten sonra
İlk kez düzenlenen Avrupa Oyunları’nın açılışı Bakü Olimpiyat Stadı’nda yapıldı. Açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan eşi Emine Erdoğan’la birlikte katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. 7 Haziran seçimlerinin sonucunda oluşan tabloda hükümeti kurma görevlendirmesi yapmadan önce dört siyasi partinin genel başkanı ile görüşeceğini açıklayan Erdoğan, “Her birini ayrı ayrı davet edip sürece ilişkin görüşlerini almak istiyorum. Programıma bakacağım. Bu görüşmelere yemin töreninden önce de başlayabilirim. Dolayısıyla kendilerini önümüzdeki hafta davet edebilirim” dedi. Erdoğan, “Siyasi ahlakım gereği, en fazla oyu olan siyasi partinin genel başkanını görevlendiririm. Gelişmeleri hep beraber göreceğiz. O kuramaz ise yine siyasi ahlakım gereği, görevi bu kez en fazla oy almış ikinci partinin genel başkanına veririm. Malum o noktada 45 günlük bir süreç var. İnşallah uzamaz” diye konuştu. Erdoğan, “Her şey tabii mecrasında cereyan ederse, koalisyon yapılırsa, problem olmaz. Ama diyelim ki seçimlerden birinci çıkan parti bunu başaramadı, ikinci çıkan da hükümeti kuramadı... Böyle bir durumda, Anayasa gereği,
MHP, seçimden oylarını ve milletvekili sayısını artırarak çıktı. MHP lideri Devlet Bahçeli, yürüttüğü kampanyanın karşılığını aldı.
Devlet Bey’i MHP’nin başına geçtiğinden bu yana izlerim. Liderliği döneminde 1980 öncesiyle ilgili olarak yaptığı analiz, partisine ve özellikle ülkücü gençlere verdiği yeni istikamet ortaya yeni bir MHP çıkardı.
“Gençlerin elinde silah değil kitap görmek istiyorum, çatışma değil bilimsel araştırmalar yapmalarını istiyorum” diyerek, yol göstermesi siyasete önemli bir katkıdır.
Bahçeli’nin bir diğer özelliği de devlet terbiyesi, devlet adamlığıdır. Türkiye’nin siyasal olarak krize girdiği dönemlerde çözüm üretebilmiş, tıkanıklıkların aşılmasını sağlamıştır.
Seçim sonrasında ortaya çıkan tabloya, koalisyon olasılıklarına nasıl baktığını öğrenmek üzere dün MHP Genel Merkezi’nde kendisini ziyaret ettim. Bizi her zamanki sakin tutumuyla karşıladı.
“Kaosa izin vermeyiz”