Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 3. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçti. Özellikle uzun tutukluluk sürelerinin fiilen cezaya dönüşmesi nedeniyle yaşanan sorunlara çözüm getirmesi beklenen paketin bu konuda esaslı bir yenilik içermediği görülüyor. 3. Paket’in olumlu ve olumsuz yönlerini şöyle sıralayabiliriz:

İdari yargı
Paketin 30’u aşkın maddesi idari yargının yetkilerini düzenliyor. Bu bölümde, Danıştay’ın hangi davalara bakacağı iş yükü göz önünde bulundurularak yeniden belirleniyor. Buna göre, öğrencilerin açtıkları davalar, vali-kaymakam ve yerel yönetimlerin kamu görevlileri hakkındaki işlemleri, Rekabet Kurumu, Şeker Kurumu, EPDK, BDDK tarafından yapılan işlemlerin temyiz incelemesi Danıştay’da yapılmayacak. Danıştay’la ilgili eleştirilen düzenlemelerin başında, açılan davalarda, idarenin savunması gelmeden yürütmeyi durdurma kararı verememesine yönelik madde gösteriliyor.
Bunun kritik birçok düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına engel oluşturacağı görüşü hâkim.

Rahatlatıcı düzenlemeler
Pakette, hemen her kesim tarafından olumlu bulunan, özellikle ceza soruşturmaları yönünden hem hükümeti hem de yargıyı rahatlatacak düzenlemeler de var.
Buna göre, 31 Aralık 2011 tarihine kadar yasaklatılmış, toplatılmış kitaplara, mahkemeler yeni bir yasaklama kararı vermezse, af geliyor. Yasaklı kitap dönemi bütünüyle kalkıyor.
Yeni Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) yürürlüğe girdiği 2005’ten bu yana en çok eleştirilen maddelerin başında gelen ve terör örgütü ile doğrudan ilgisi olmamasına rağmen birçok kişinin terör örgütü üyesi gibi ceza almasına, tutuklanmasına neden olan iki kritik düzenlemede değişikliğe gidiliyor.
TCK’ya göre, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiye bugüne kadar örgüt üyesi gibi ceza veriliyordu. Paketteki düzenleme ile bu suçu işleyenlere verilecek ceza yarıya kadar indirilebilecek. Yine TCK’ya göre, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi de örgüt üyesi gibi ceza alıyordu. Pakete göre, bu cezada da hâkim, 3’te 1 oranına kadar indirim yapabilecek.
Bu uygulama, halen tutuklu bulunan birçok kişinin hâkim takdiri ile tahliye edilmesini de sağlayabilecek olması açısından önemli.
Pakette yer alan, basın suçlarından açılan davaların ertelenmesine yönelik düzenleme de olumlu gözüküyor.

Telekulak cezaları
Telekulak cezaları olarak bilinen, yasadışı dinleme suçlarına verilen cezalar da paketle artırılıyor. Buna da caydırıcılığı sağlama amacı gerekçe gösteriliyor.
Özellikle, pakete son dakikada konulan, ifşa edilen yasadışı ses kayıtlarını haberleştirmeyi de suç sayan düzenleme, uzun süredir devam eden etik bir tartışmaya nokta koyması açısından önemli. Ergenekon soruşturmasının başladığı günden bu yana internete sızan yasadışı elde edilmiş konuşmaların basında kullanılması, bunun etik olup olmadığı sıkça tartışıldı. Ak Parti tarafından verilen önergeyle, bunun suç sayılması, bir yandan çok tartışılacak, diğer yandan sürüp giden tartışmalara nokta koyacak gibi gözüküyor.

Tutukluluk cephesinde değişen bir şey yok
3. Yargı Paketi’nde en çok, tutukluluk konusunda bir adım atılıp atılmayacağı merakla bekleniyordu. Paketteki düzenlemede, “tutuklamaya ilişkin kararlarda kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin varlığıyla, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunun somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça yazılması gerektiği” belirtiliyor. Buna göre, hâkim veya mahkeme; tutuklamaya, tutuklamanın devamına ve tahliye isteminin reddine ilişkin karar verirken, kuvvetli suç şüphesinin varlığını, tutuklama nedenlerinin varlığını ve somut olayda tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu somut olgularla gerekçelendirecek.
Bu düzenlemenin ilk bakışta tutuklamayı zorlaştıracağı düşünülse de aslında paketteki ifadelerin halen uygulanan yasadaki düzenlemelerden bir farkı yok. Bu nedenle, devam eden davalar açısından bir sonuç doğurmayacak gibi gözüküyor. Ancak hükümetin, AB’ye ya da AİHM’ye bu düzenlemeyle, “gerekli adımları attık” mesajı vermesi mümkün olacak.
TCK’ya göre, hâkimler, 3 yıla kadar ceza gerektiren suçları işleyen şüphelileri tutuklamayarak, adli kontrol altına alabiliyor. Özgürlüğünden yoksun bırakılmayan bu kişilere, belirli mekânlara gidememek, belirli işlerde çalışamamak gibi yaptırımlar uygulanabiliyor. Paketle birlikte 3 yıllık sınır kaldırıldı. Hâkimler, artık tüm suçlar yönünden adli kontrol uygulaması yapabilecek.
Bu durum, adli suçlar açısından hâkimlerin elini rahatlatacak gibi gözüküyor. Ancak kamuoyunun ilgi gösterdiği davalarda, bugüne kadar tahliye yönünde takdir hakkı kullanmayan hâkimlerin bu uygulamaya başvurması zayıf bir olasılık.