Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ali Ağaoğlu renkli müteahhitlerimizden biri. Televizyonda kendi reklamını kendi yapıyor.
Bir pazarlama ustası olduğu da belli...
“10 bin peşin daire senin” sloganını Ali Bey yerleştirdi dilimize.
Erçiş’te ve Van’da yerle bir olmuş binaları görünce Ali Bey’in reklam sloganından hareketle, “10 bin peşin, ruhsat senin” sözü çıktı ağzımdan.
Depremde un gibi dağılan o binalara başka türlü “ruhsat” alamazsınız.

Rüşvetsiz olmaz
Van’ın merkez köylerinden birinde tuzla buz olmuş o okul binasını hatırlarsınız. Sadece kırmızı tavandan ibaret kalmıştı koca okul binası.
Biraz ötede ise 1952’de yapılmış okul taş gibi duruyordu.
İki okul arasındaki fark “rüşvet”tir.
Rüşvet dönmeden bu tür binalara iskân alamazsınız.
Devletin devlet olduğu zamanlara bir bakın. O dönemde yapılmış kamu binalarını yoklayın.
Eski istasyon binaları, hükümet konakları, adliyeler, hastaneler; hepsi taş gibi yerinde duruyordur.
Bir de yenilerine göz atın; yıkılmış emniyet, adliye, hastane binaları görürsünüz; aradaki fark “rüşvet”e işaret eder.
Rüşvet vermeden, çimentodan çalamazsınız.
Demirden götüremezsiniz.
Kumdan cebe indiremezsiniz.
Sonuçta yaptığınız “fena bina”yı da deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmiştir diye yutturamazsınız.
Hepsi rüşvetten geçer...

Ahlaksız temel
Van’daki depremden sonra hocalarımızdan biri durumu çok iyi özetledi, dedi ki:
“Binalarımız ahlaksız temele oturuyor.”
Doğru bir benzetme.
Yıkılan binalar, “ahlaksız temel”e oturan binalardır.
İnşaat denetimi temelden başlar. Temel rüşvetle atılmışsa bu çatıya kadar böyle devam eder.

Rüşvetin izi
Deprem yönetmeliğine değil de rüşvete dayalı olarak yükselen binalarda zincirleme sorumluluk aranması gerekir.
İnşaatın müteahhidinden inşaatı yürüten mühendise, o inşaatı denetleyen kontrol mühendisine; eğer kamu binasıyla kesin kabulü yapan heyete, hak ediş raporunu düzenleyen ve onaylayanlara, bu binada oturulur diye iskân izni veren memurlara kadar her kademede sorumluluk vardır.
Yıkılan her binanın bu kademelerden nasıl geçtiği ayrı ayrı incelenmelidir. Birinde olmasa birinde mutlaka “rüşvet” izi kalmıştır.

Ağır hizmet kusurunun fiyatı
Rüşvet, devletin hizmet kusurunun fiyatıdır. Devlet hizmetini hakkıyla vermeyecek kişiye ödenen “ücret”tir, rüşvet. Yerle bir olan binalarda devletin “ağır hizmet kusuru” işlemesinin karşılığı rüşvettir.
Bu hizmet kusurunu kim veya kimler işlemişse rüşveti de orada aramak gerekir.
Devlet, yıkılan bu binaların altında kaybolan candan da, maldan da sorumludur. Sonuçta, geçin bu binada oturun, diye ruhsat veren devlettir.
Kaybolan canı geri getiremez ama ölüme sebebiyet vereni bulup hâkim karşısına çıkarmak devletin görevidir. Kaybolan bütün maddi, manevi değerleri tazmin etmek zorundadır.
Devlet gereğini yapar sonra geriye dönüp sebep olanlardan hesap sorar.
Böyle yapmayıp “benim memurum işini bilir” der, geçerse, sistem devam eder:
“10 bin peşin, ruhsat senin.”