Türkiye’nin en karanlık günlerinden biri 1 Mayıs 1977’dir. Taksim meydanında toplanan yaklaşık 500 bin kişilik bir kitleye, meydana bakan devlet dairesinden ve otelden ateş açılmıştı. Açılan ateş ve çıkan izdiham sonucu 36 kişi yaşamını yitirmiş, 200’e yakın kişi de yaralanmıştı.
Bu katliamdan sonradır ki, Türkiye’de hem 1 Mayıs hem de “Taksim Meydanı” bir “öcü”ye dönüştürüldü.
Taksim Meydanı, uzun bir mücadele sonunda yeniden 1 Mayıs kutlamalarına açıldı. Açıldı ama provokasyon korkusu hiç geçmedi. Bugün de ayın tedirginlik var.
Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamaya hazırlanan sendikaların gözetmeleri gereken hem provokasyona izin vermemek hem de 1 Mayıs 1977’nin aydınlatılması konusunu ısrarla gündemde tutmak olmalıdır.
Bu iki konuda aralarındaki görüş farklılıklarını bir tarafa bırakmalı, Türk-İş, DİSK, Hak-İş başta olmak üzere tüm işçi ve memur sendikaları birlikte hareket etmelidir.
Genelkurmay’ın gönderdiği rapor
1 Mayıs 1977 katliamı konusunda 35 yıldır değişmeyen bir algı, bu katliamın bir devlet tertibi olduğudur.
12 Eylül davasının açılmasıyla, bu yargıyı güçlendirecek bilgiler de ortaya çıkmaya başladı.
Ankara Özel Yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT, Emniyet ve Genelkurmay’a yazı göndererek, bu kurumlardan 1 Mayıs 1977, Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas katliamlarıyla ilgili belge ve raporları istedi.
MİT, mahkemeye 1 Mayıs 1977 katliamıyla ilgili belge göndermedi. Ancak Genelkurmay Başkanlığı gönderdi. Genelkurmay’ın gönderdiği belge, MİT’in 1 Mayıs 1977 katliamıyla ilgili 5 Mayıs 1977 tarihli raporuydu.
Genelkurmay, MİT’in bu raporunu mahkemeye ulaştırdı, ancak bu raporun “devlet sırrı” olabileceği kaydıyla...
Genelkurmay Adli Müşaviri, “çok gizli” damgası taşıyan raporu, “devlet sırrı” olabileceği gerekçesiyle özel kuryelerle ve okunduktan sonra hemen iade edilmesi koşuluyla iki subayla gönderdi.
Tutanaklı inceleme
Davanın ilk duruşma günü olan 4 Nisan 2012 günü, söz konusu rapor, özel tutanakla mahkeme başkanına teslim edildi.
Mahkeme, belgenin devlet sırrı olup olmadığının MİT’e sorulmasına ve yanıt gelene kadar da özel kasada saklanmasına karar verdi.
Şimdi MİT’ten gelecek yanıt bekleniyor...
Devlet sırrı olan ne?
MİT’in 5 Mayıs 1977’de düzenlediği raporda devlet sırrı olan nedir? Eğer 1 Mayıs 1977 katliamı devlet işi değilse neden bilgiler sır gibi saklanıyor?
Söz konusu raporun “devlet sırrı” olabileceğinin belirtilmesi ve bu nedenle mahkemeye bile okunup iade edilmesi koşuluyla verilmesi, suçluluk duygusuyla hareket edildiğini akla getiriyor.
1 Mayıs 1977’nin bir devlet tertibi olduğu yargısını daha da güçlendiriyor.
Türkiye, 35 yıl aradan sonra olsa bile böyle bir belgenin mahkemeye sunulmasıyla, 1 Mayıs 1977 katliamını aydınlatma şansını yakalamış oldu. Bu şansın boşa çıkmaması için tüm siyasi partilerin, sendikaların ve tüm sivil toplum kuruluşlarının ısrarcı olmaları gerekir.
Aksi halde “sır” perdesi kalkmaz...