Kalbini bıraktığı Tikveş’ten getirmiş zeytin fidanını...

Uzun zamandır bi yere gidememiştim. Üç gündür Akhisar’dayım. Akhisar Belediyesi’nin davetiyle “Leziz Akhisar” etkinliğine geldim.

Hoş ben etkinlik olmasa da sık sık geliyorum Akhisar’a ama şehirdeki değişimleri, yenilikleri ve daha önce görmediğim, bilmediğim yerleri görmek açısından çok iyi oldu.

Başka illeden gelen genç influencer arkadaşlarımla gezdik bu güzide şehri. Lezzet mekanlarını ziyaret ettik. Herşey şahaneydi.

Bu kez birşey çok dikkatimi çekti, gezdiğimiz yerlerdeki esnaf sosyal medyanın etkisini farketmiş, daha ilgiliydiler yapılan organizasyona.

Dikkatimi çeken şeylerden biri de aslında uzun yıllar önce yapılması gereken birşeydi.

Bildiğim kadarı ile Akhisar, Türkiye’nin en çok zeytin ağacının bulunduğu yer. Zeytin çeşitliği çok fazla yani. Ancak bugüne kadar hep sofralık zeytin ağarlıklı bir üretim yapılmış. Zeytinyağı da olmuş ama çok fazla öne çıkmamış.

Hatta 4-5 yıl önce katıldığım bir organizasyonda, Akhisar’da butik zeytinyağı işletmelerinin eksikliği gündeme gelmişti.

Son seyahatimde ataları Tikveş’ten gelmiş, genç, istekli, gözleri çakmak çakmak bi kızçeyle tanıştım.

Adı Dilek Çim.

Büyük dedesi Tikveş (Makedonya) göçmeni. 1925 yılında göç etmişler Türkiye’ye.

Dilek Hanım’ın dedesi de her Balkan göçmeni gibi kalbini bırakmış doğduğu topraklara. Kalbini bıraktığı yerden de çok sevdiği bir zeytin fidanı alıp getirmiş anavatanına.

Dilek Çim Hanım’ın bize heyecanla anlattığı Aspro Kastro zeytinyağlarının temeli olmuş o fidan. Şimdi binlerce ağaçlık bir bahçesi var Çim ailesinin.

Dilek Hanım, “Tikveş’ten gelen fidanla başladı bizim zeytin yolculuğumuz. O fidanın da bulunduğu dedemin bahçesine gözümüz gibi bakıyoruz” diyor.

Yurtdışında bir inşaat firmasında 7 yıl çalışmış Dilek Çim.

Okul yıllarından bu yana hep böyle bir işletme kurma hayali olmuş. Annesi ve dedesi aşılamış ona zeytin sevgisini. Sadece zeytinyağı üreticisi değil Dilek Çim, aynı zamanda profesyonel bir zeytinyağı tadımcısı.

“Çok emek harcıyoruz zeytin ağacına, hani yemeklere sevgimizi katıyoruz, diyor ya şefler, biz ağaçlarımıza aşkla bağlıyız” diyor.

2 yıllık bir firma olmalarına rağmen bunun karşılığını da almaya başlamışlar. Avrupa’da düzenlen yarışmalardan gümüş ve altın madalya kazanmışlar ürettikleri yağ ile.

Gittiğim yerlerde gördüğüm butik işletmeler beni çok mutlu ediyor. Çünkü böyle işletmelerin köklü geçmişleriyle birlikte masalsı hikayeleri oluyor. Bence ürüne bu masalın da tadı geçiyor. Özellikle ölümsüz ağaç zeytin bu masaldan çok etkileniyor.

Tabi bizler de seviyoruz bu hikayeleri.

Akhisar Belediyesi’nin “Leziz Akhisar” etkinliği sayesinde tanıdık bu işletmeyi. Ve daha birçok yeni yer keşfettik bu sayede.

Dilek Çim ve ailesine çıktıkları bu zeytin yolculuğunda başarı diliyorum. Ayrıca Akhisar’da benzer işletmelerin daha da çok artmasını istiyorum.

Son olarak, memleketin dörtbir yanından Akhisar’ın tanıtımı için şahane bir organizasyon planlayan ve gerçekleştiren Akhisar Belediyesi’ni de tebrik ediyorum.

Kalın sağlıcakla...