Bu ara çok yoğunum çok! Köyde bi işe kalkıştık ki, sormayın gitsin. Evimizin yan tarafına evin şekline şemaline uysun, doğal bi görüntüsü olsun diye, taa Aydın’dan alıp geldiğimiz kargılarla gölgelik yaptık. Yetmedi, aynı doğal görüntü bozulmasın deyip gölgelik alana taş döşemeyun karar verdik. Aramızda kalsın, Pinterest’ten bi sürü örnek baktım, videolar izledim çimentosuz taş nasıl döşenir diye. Tabir yerindeyse, tıkır tıkır hallolacaktı her şey. İşe başlayınca öyle olmadığını anladım. Şöyle diyeyim, işi sevgili abim Turgay ve kardeşim Sevgin yaptılar ama ne hikmetse ben yoruldum. Yani anlayın işin ne yorucu bi iş olduğunu. Neyse konumuz bu değil. Ama tam da buraya bağlantılı. Pazar günü işimiz bitti. Köyden İzmir’e dönerken canımız lahmacun çekti. Şöyle bi düşündüm ve arabadakilere “Size güzel bi lahmacun yedireyim mi” deyiverdim. Hararetli bi “Evet”ten sonra “Armutlu’da mı yiyeceğiz lahmacunu?” diye sordu eşim Ebru. Dedim ki, Bornova Emektar bu saatte açıksa şimdi arayıp sipariş vereceğim, geçerken alır çıtır çıtır yeriz. Aslında lahmacun fırından çıktığı gibi yenmeli, çıtır çıtır. Ama biz o kadar yorgunuz ki, bi an evvel eve ulaşmak istediğimizden lahmacunların icabına arabada bakarız diye düşündük. Navigasyondan kaç dakika sonra ulaşacağımızı öğrenip ona göre verdik siparişimizi.
Saat 19.15 gibi Emektar Kebap’a ulaştık. Bizimkiler arabada beklerken ben siparişleri almak için içeriye doğru yöneldim. İlk defa gelmiyorum buraya. Bildiğim, sevdiğim bi yer. Daha önce köşemde yazdığım bi mekan. Ancak beni şaşırtan akşam saati kalabalığı ve gelen müşterilerin şıklığı! Ne var bunda, insanlar elbette akşam yemeğine şık giderler, diyebilirsiniz. Haklısınız, elbette öyle. Lakin Emektar Kebabın Bornova 4. Sanayi’de olduğunu düşünürseniz siz de şaşırabilirsiniz. Verdiğim siparişleri almaya giderken gerçekten Emektar’ın görüntüsünden çok gelen müşterilerin şıklığı beni çok etkiledi. Evet, restoran vakti zamanında nostaljik bir konseptle açıldı ama geçen süre zarfında görünen o ki, bulunduğu lokasyona değer katmış. Dikkat ederseniz lezzeti, hizmeti hiç konuşmuyorum. Çünkü kebapları, yancıları, lahmacunu gerçekten çok güzel. Eh! Bu güzelliğe sanayideki bu nostaljik dükkana gelen kadınlı, erkekli müşterilerin şıklığı eklenince ortaya bambaşka bir güzellik çıkmış. Ve bu güzellik İzmir’e çok yakışmış. Siparişini verdiğim lahmacunları almaya giderken aklımdan geçenler bunlardı. Aldım lahmacunları, geldim arabama, çıtır lahmacundan bi ısırık alırken hafifçe gaz verdim arabama, dükkanın önünden geçerken özenli giyimli bi çifte yol verdim. Arka koltuktan sevgili eşim Ebru “Fedocum şu güzelliğe, şu özene bakarmısın, kim der burası sanayi sitesi diye?” Vallahi öyle kadınların zerafeti, erkeklerin şıklığı sanayi sitesini aydınlatmış. Bu güzelliği yaratan Emektar Kebap ve güzelliklerin Kenti İzmir’i, İzmirlileri alkışlıyorum...