Seviyorum kardeşim ben Ege’yi!
Denizini, insanını, doğasını, seviyorum işte!
Her şeyine bayılıyorum buraların…
Çok kıymetli bir abimle uzun zamandır “Yol bizi nereye götürürse” diye bi seyahat yapmak istiyorduk. Kısmet geçtiğimiz haftaymış. Saat 10.00 gibi çıktık İzmir’den. Dedik ki; “Denizden bol bişey yok İzmir’de. Hadi bi şöyle Aydın havası alalım”. Tam Aydın’a geldik, bu seferde “Yyahu hadi bi Nazilli’ye gidelim. Bugün Perşembe. Köylü pazarı pek güzel olur” deyip sürdük Nazilli’ye arabayı.
Yanılmıyorsam en son iki yıl önce gitmiştim Nazilli Perşembe Pazarı’na. Nar ekşilerimi hep buradan alırım. Ve iddia ediyorum memleketimin en güzel ekşilerinden biri Nazilli’de yapılıyor. Eee boşuna dememişler “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” diye buraların.
El yapımı gazoz
Dedim ya iki yıl olmuş Nazilli’ye gelmeyeli. Artık pazardan beklentimiz neyse, pek bi heyecanla daldık ara sokaklardan birinden pazaryerine.
Hava sıcak, güneş tam tepemizde. Arkadaşımla birlikte köylü kadınlar, amcalarla sohbet ede ede ilerliyoruz. İlerliyoruz ama bi yandan da şıpır şıpır ter akıyor heryerimizden. Ana! O da ne! Pazaryerinin gazozcu damadı Ali Abi.
“Allah çıkardı seni karşımıza abi” derken Ali abim, “İçiverin bire dene, içiniz soğusun” deyip, buzz gibi gazozları tutuşturuyor. Daha öncesinden bi merhabamız var Ali abiyle. Asıl gazozcu Meşhur Karabıyık Amca’nın damadı Ali Abi. İkinci gazozları içerken Karabıyık Amca’yı soruyorum Ali abiye. Ama maalesef bir yıl önce rahmetli olduğunu öğreniyorum. 65 sene kadar gazoz yapıp bu pazarda satmış Karabıyık Amca. Mekanı cennet olsun. Bundan sonra damadı Ali abinin elinden içeceğiz inşallah gazozlarımızı...
Bozdoğan sucuğu
Hoş bir sohbetle ayrılıyoruz gazozcu Ali abinin yanından. Daha iki adım atıyoruz ki önümüze bir camekanda alışageldiğimiz tarzın dışında cevizli bir sucuk çıkıyor. İçi ceviz, dışı beyaz bu lezzeti soruyorum satıcı arkadaşa. “Ağabey meşhur Bozdoğan sucuğu deller buna. Nişasta, şeker ve cevizden yapılır bu. Pek sevili buralada” deyiveriyor. Tabii bi parça alıp tadıyoruz. Dediği kadar var, lezzetli, hoş bir şey Bozdoğan sucuğu.
Uzuun bir ana sokak içinden ara sokaklara doğru dağılan pazarda kayboluyoruz arkadaşımla. Her zamanki gibi nar ekşimi alıyorum. Koca koca domateslerde aklım kalmasın diye onlardan da alıyorum. Peynir, zeytin, çökelek, kayısı, ne görsek azar azar dolduruyoruz çantamızı. Sanki kıtlıktan çıkmışız, İzmir’de hiç yok! Ama öyle değil, burası başka. Datlı datlı sohbetin eşliğinde alışveriş başka güzel.
Öyle ki ne görsem alasım var. En son iki kilo koruk alırken arkadaşım tutuyor beni. “Yahu bu kadar koruğu ne yapacaksın?” Dinlemiyorum alıyorum işte. Her şey o kadar güzel, o kadar saf ki…
Zor kopuyoruz bu şahane karmaşadan.
Yadeller’in kar helvası
Kendimizi arabaya atıyoruz. Klima her ne kadar serinletse de, içimizdeki yangına bir faydası olmuyor.
“Sür abi” diyorum. “Bozdoğan yoluna doğru sür.”
Arkadaşım “Su” diyecek oluyor.
“Sen süüür, serinleteceğim ben senin içini”. Meydan’dan Bozdoğan’a doğru giderken sağ tarafta. Meşhur Kısmet Pide’den hemen önce bir kar helvacısı var. Namıdiğer “Yadeller Mustafa.” Lakabı biraz Ferdi Tayfur’a benzerliğinden ama çokça şarkılarını çok sevdiğinden Yadeller olmuş. Mustafa desen kimse bilmiyor. Yadeller deyince herke biliyor.
İşte Yadeller’in önündeyiz. Arkadaşım biraz şaşırmış “Nereye geldik arkadaş biz?” der gibi bakıyor. Daha o soru soramadan ben iki kar helvası isteyiveriyorum. Yalnız Mustafa abi arabasının başında değil. Kar helvamızı sevgili eşi Ayla Yılmaz hanımefendi hazırlıyor. Bozdoğan Madran’dan gelen gerçek kara meyve şurubu eklenmesiyle yapılıyor kar helvası. Ayla Hanım hem hazırlıyor hem de datlı datlı eşi Yadeller’e serzenişte bulunuyor. “Nere gitti bilmiyom, gaçmış adam” diyor ama bi yandan da aynı tatlılıkta gülüyor.
Her zaman birinci tercihim olan vişneli kar helvası içimizi serinletirken “Abi nasıl serinledin mi?” diye soruyorum. Arkadaşım, “Yazın gerçek kardan helva yiyeceğim ve bu kadar beğeneceğim hiç aklıma gelmemişti” diye yanıtlıyor. Ayla ablamız karadutluyu da çok önerdiğinden birer tane de karadutlu helva yiyoruz. Yadeller Mustafa Abiye selam bırakıp içimiz serin, gönlümüz ferah çıkıyoruz yola. Biraz hüzünlü ama daha fazla sıcacık, muhabbet dolu bir gezi oluyor bize Nazilli.
Bi dahakine arayı uzatmayalım diye sözleşerek ayrılıyoruz arkadaşımla.
Demem o ki sevgili dostlar; hep yemek mekanları olmasın, deniz olmasın, tarih olmasın gezi alanlarınız. Arada pazarları gezin. Yerel yemekleri tadın, el emeği göz nuru ürünler alın. Dostluklar kurun, bi kahvehanede oturup çay, kahve için. Zerzevattan çok sohbet olsun alışverişiniz.
Biz bu sefer Nazilli’yi gezdik. Siz Milas’ı, Tire’yi, Aydın’ı, Söke’yi, Ödemiş’i gezin.
Hadi şimdi bi plan yapın, dışarı çıkın!
Pazarlar sizi bekler.
Hepinize mutlu bayramlar…