Evet, iddalı laf.
Ama ben sözümün arkasındayım. Yerim arkadaş. Yeterki hakkıyla sofraya gelsin.
Alsancak’ta bi kafade oturmuş iki üç arkadaş laflıyoruz, denizden açıldı konu.
Döndü dolaştı, deniz balığı, çiftlik balığı konusuna takıldı kaldı. Tam muhabbet koptu kopacak derken, işi balık olan arkadaşım, “Fedo, haftaya ayarla kendini balık tadıcaz, denizmi, çiftlik balığımı olayını çüzücez kardeşim” dedi.
“Yahu, benim böyle bi derdim yok” desemde, azıcıkta işime geldi galiba, “Olur çözelim” dedim.
Haftasonu Ildır’da bir sahil restoranında buluştuk.
Balıktan önce derin derin deniz kokusunu içimize çektik.
Şahane manzarayı gözlerimiz doyana kadar seyrettik.
Aslında arkadaşım bıraksa, aynı noktadan üç gün yemeden içmeden bu manzarayla doyardık. Daha fazla uzatmadık, bizim için hazırlanan masamızda yerimizi aldık. Arkadaşım, “Bugün size levrek, çipura, trança, sinarit ve mercan tattıracağız. Bakalım beğenecekmisiniz” dedi.
Anlayacağınız iyice havaya soktu bizi.
Önden balıkla gidecek bir iki meze geldi. Hemen ardından sırasıyla balıklarımız şenlendirdi masamızı.
Bi kere itiraf etmeliyim, trança kavurmaya bayıldım!
Sinarit, çipura ve mercanda şahaneydi.
Fakaaat, denizlerin hırçın delikanlısı levrek benim bir numaramdı. Tam suyunda pişirilmiş, derisi kıtır İstanbul usulü ızgara edilmiş albenili müthiş bi balıktı. Derisiyle eti arası yağlanmış levreğin kıtır derisini çok severim. Usta bilmiş beni de öyle pişirmiş sanki.
Neyse, ben kendi kendimi acıktırmadan devam edeyim.
Bu şahane balıkları tadarken Türkiye’deki ve Avrupa’daki kültür balıkçılığını konuştuk.
Açıkçası etkileyici rakamlar ve ihracatımızın geldiği nokta, beni şaşırtmadı desem yalan olur. Size bu rakamları yazmayacağım, benim uzmanlık alanım değil.
Ancak şu bilgi beni etkiledi.
Türkiye sınırları içinde yapılan kültür balıkçılığı, tam manasıyla yüzde 100 denetlenen bir sektör. Hatta öyleki, ülkenin resmi kuruluşları dışında Avrupalı denetçilerin habersiz ve ani denetimine açık tek sektörmüş. Çünkü, başta Avrupa’nın tercih ettiği, lezzet yarışmalarında birincilik ödülleri alan balıklar, bizim balıklarımızmış.
İyi bi şey.
Sohbet sırasında bi ara bizi tadıma davet eden arkadaşımla göz göze geldik, “Ben dedim dimi sana, bu iş çok ciddi yapılıyor ve balıkların lezzeti de şahane!” der gibi baktı bana. “Evet kardeşim hepsi çok güzel” bakışımla cevap verdim kendisine.
Tabiri caizse, “adamlar yapmış” balıklar şahane.
Öyleki, kültür balıkçılığı yapılmasa, balığın fiyatı kuyumcu vitrinine taş çıkarır hale gelebilir.
Sözün özü, şu iki satırı sizlere yazarken maksadım onu yiyin, bunu yemeyin demek değil.
Balık yiyin arkadaş.
Ama deniz balığı ama çiftlik balığı, yiyin gari...
Yoğurtçu Hasan...
Kemeraltı dipsiz kuyu benim için. İşte bu harika kuyudan size bir lezzet mekanı daha. Yoğurtçu Hasan.
İzmirli, Kemeraltı esnafı kahvaltıyı sever.
Sabahın erken saatlerinde kahvaltıyla başlar hayat Yoğurtçu Hasan’da.
Mükellef bir kahvaltı mekanının dışında, ballı yoğurdu pek bi meşhurdur dükkanın.
İkiçeşmelik yokuşuna gelmeden Havra girişinden bi önceki sokaktan dalın Kemeraltı’na.
Sokağın eşsiz kokularıyla ulaşacaksınız Yoğurtçu Hasan’a.
Menemen ve kavurmalı yumurtası çok güzel.
Ancak ben şu sıcak günlerde yüreğinizi serinletecek bi taraftanda gücünüze güç katacak ballı yoğurdu öneriyorum.
Gün içinde öğle yemeğiniz köftemi olur, dönermi olur yoksa zeytinyağlılarla mı geçiştirirsiniz bilemem.
Bildiğim, yemeğinizi Kemeraltı’nda yediyseniz, tatlı niyetine ballı yoğurdu mutlaka deneyin.
Benden söylemesi...
Kakavya
Madem balık anlattık bugün, tarifimizde balık olsun o zaman. Yakın nir dostumun şahane yaptığı bir balık tarifi Kakavya yapacağız.
Buyrun...
Malzemeler
Balık 1 kg (çipura, levrek, sinarit, granyoz)
- 4 adet iri domates
- 1 büyük baş kuru soğan
- 5 adet yeşilbiber (tercihen acı)
- 7 diş sarımsak
- 1 demet maydanoz
- 1 su bardağı sızma zeytinyağı
- Tuz
- Karabiber
- 4 adet defneyaprağı
Yapılışı:
Balıklar temizlenerek kemiksiz fileto halinde büyük parçalara ayrılır.
Bir tavaya zeytinyağı konulur.
Balıklar hafif unlanarak kızgın yağda çok hafif kızartılır. (Yağın yanmaması önemli.)
Balıklar kızardıktan sonra ısıtılmış başka bir tavaya alınır ve bekletilir.
Bu arada, balığın kızartıldığı yağa jülyen kesilen soğanlar konularak 3-4 dakika pişirilir. Daha sonra kıyılmış sarımsak ve yuvarlak dilimlenmiş domatesler ve yeterince tuz, karabiber ile defne yaprağı ilave edilir. En son olarak da yeşil biber konularak domatesler diri kalacak şekilde pişirilir.
Bu malzeme kızartılarak başka tavaya alınan balıkların üzerine dökülür, yarım limon suyu sıkılır, kekik serpilir 2-3 dakika daha ateşte tutulur ve servis yapılır.