Biliyorsunuz benim yemek hikayem instagram’da başlamadı. Çalıştığım kurumda, yemek sohbetlerinin reklam satışına katkı sağladığını, müşteri ile hemen sıcak bir diyaloğa dönüştüğünü görünce, daldım gitti gastronomi dünyasına… İlk zamanlar işime katkı diye düşündüğüm bu durum, sonradan bende aşka dönüştü. Bir dönem gidip deneyimlediğim yerleri çalıştığım gazetede yazdım. İçinde “adımın geçtiği imzasız yazılarla” başladım yemek hikayelerini yazmaya.
Malumunuz köftesever biriyim. İlk yazdığım mekanlardan biri de Kağıtta Köfte’ci Tamer’di. Bu sabah bi video düştü önüme, ulusal bir firma dikkate değer gördüğü mekanlarla ilgili çektiği seriye Köfteci Tamer’i de almış.
Pek çok insanın bilmediği, henüz instagram’ın bu kadar aktif olmadığı yıllarda ekip arkadaşlarımı, müşterilerimi götürdüğüm yerdi burası. İlk yazmaya başladığım dönemde ısrarla insanlara önerdiğim dükkan Köfteci Tamer. O nedenle videoyu görünce gururlandım. Kendime de pay çıkardım bu başarıdan. Elbette işi yapan, başaran Tamer usta ve oğlu Caner ama ne bileyim biraz yaştan, biraz egodan olsa gerek güzel şeyler hissettim... Bu hislerle birlikte, uzun yıllardır buraya gelen köfte severlere güzel duygular yaşatan Tamer’in aynen böyle kalmasını, köftesinin yanına çok yakışan ekşi ayranının daha uzun yıllar hiç bozulmadan sürmesini diledim.
Hop! İkizler Kasap
Daha Tamer’in videosunun etkisindeyken, hopp İkizler Kasap Murat’ın videosu düştü önüme. Bizim @gezginkereviz Deniz’in söylemiyle “influancer” olduğum dönemde, pandemiden hemen önce tanımıştım Murat Usta’yı. Oğlum Efe’nin karnı acıkmasaydı belki de hiç tanışmayacaktık. Dükkanını bi yan dükkana taşıyordu usta. Masası, sandalyesi yoktu. Sadece paket servisi vardı. Ama bizi kırmadı, bir yer açtı karnımızı doyurdu. Kömür ateşinde yaptığı kelle ve kanatlarını çok beğendik. Diğer influencer dostlarımı da götürdüm bu lezzetli dükkana… Beğenimizi de instagram sayfalarımızda ifşa ettik. Ve şimdi Murat Usta’yı, İkizler Kasap’ı Türkiye’de bilmeyen yok. Tıpkı Tamer gibi, Murat ustayı da ulusal bir yemek kanalında görünce gururlandım.
En çok da her iki işletmenin onları tanıdığım zamanlardaki gibi, sıcak, samimi tavırlarını bozmadan buralara gelmesine mutlu oldum. Elbette İzmir’de bu iki lezzet noktası gibi birçok yer var. Ve bu lezzet noktalarının İzmir’e kattıkları, kazandırdıkları tartışılmaz. Dilerim bu gururu, keyfi güzel İzmir’in yöneticileri de en az benim kadar yaşıyordur.
Dilerim, yıllardır yazdığım, söylediğim, “İzmir’e ait bir gastronomi organizasyonu” yapma düşüncesini şehir yöneticilerimiz dikkate alıp hayata geçirirler. Söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi izninizle Köfteci Tamer ve İkizler Kasap Murat’ın videolarını bir kez daha izleyip, yeniden gururlanmak istiyorum.
Kalın sağlıcakla.