Mevsimler eskisi gibi değil artık. Yağmura hasret toprak. Ayvalık’tan geldiğimden beri yağmur yok! Hava hala mevsime göre sıcak.
Biliyorum biraz olumsuz bi giriş oldu. “Felaket tellallığı yapma” diyebilirsiniz ama gerçek bu.
Elbette hava mevsim normallerinin üzerinde sıcak, güneş yüzünü bizlerden sakınmıyorsa yapacak tek şey var. Dışarı çıkmak.
Evet fırsat bu fırsat kendimizi sahillere, doğanın kollarına atmak en güzeli.
Orman sevenler, şu aralar Tire, Ödemiş, Bayındır bambaşka renklere büründü. Yeşil, sarı, kahverenginin tüm tonları, bir ressamın elinden çıkmışçasına güzel.
Deniz koca yaz boyunca hırçındı. İzmir’de teknesi olanlar diledikleri gibi çıkaramadılar keyfini ama şimdi, “Hadi gel, sakinim” diyor. Çarşaf gibi neredeyse şimdi mavilikler. Bi olta, birer tost ve bol bol iyot kokusu hepimize iyi gelecek.
Öyle çok uzaklara gitmenize de gerek yok. Bostanlı, Kordon, İnciraltı, Sahilevleri, Urla İskele her yer uygun.
Atın arabanıza kamp sandalyenizi varsa bi masa, yapın çayınızı kahvenizi, oh mis...
Dilerseniz İnciraltı’nda dilerseniz Güzelbahçe’de yapın keyfinizi.
Tek tek yer önermeyeceğim bu kez, gözünüzün kestirdiği restorana oturun.
Ama düşüncemi de söylemeden yapamayacağım. Ben olsam Güzelbahçe’ye veya Urla İskele’ye giderdim. Güzelbahçe’de balık ekmek yemeyi çok seviyor oğlum Efe. Şöyle bol soğanlı, yanına da bi acı turşu biber. Değmeyin keyfimize.
Urla’da da, İskele’de Urla Kadın Kooperatifi’nin kafesi çok hoş. Şu ara var mıdır bilemiyorum ama orada limonata içerken insanları, tekneleri izlemek dinlendiriyor beni.
Dedim ya, toprak her ne kadar suya hasretse de güneş yüzünü esirgemiyor insanlardan.
Tadını çıkarın, keyif yapın ailelerinizle.
Öğleni kaçırdınız mı? Üzülmeyin canım, bakarsınız bi akşam sofrası kurarsınız gün batımına karşı...
Kalın sağlıcakla...