Orta Çağ'da varlığını derinden hissettiren, iri yarı insanlardan oluşan ve savaşçı özelliğiyle yaşadıkları dönemde çevrelerine korku salan Vikingler, günümüzde dahi birçok açıdan merak edilen bir topluluk. Viking coğrafyasının zorluğu ele alındığında şartların güçlüğü ve özellikle çok uzun süren kış koşulları altında karınlarını nasıl doyurmayı başardıkları ve savaşçı karakterleri herkesin ilgisini çeken detaylar arasında. Savaşçılar böylesine ürkütücü bir manzarada hayatta kalmak için ne yemişlerdi? Tarih araştırmacısı Doç. Dr. Selahattin Özkan birbirinden çarpıcı bilgiler paylaştı.
'SADECE YAĞMACILIKLA KARINLARINI DOYURMUYORLARDI'
Orta Çağ'da yaşayan bütün topluluklar gibi Vikinglerin de kendi coğrafyaları üzerindeki ulaşım ağları üzerinde ne varsa onlardan beslendiklerini ve hiyerarşilerini bu şekilde sağladıklarını dile getiren Doç. Dr. Selahattin Özkan, şunları söyledi:
"Yapılan arkeolojik çalışmalar şunu gösteriyor ki Vikinglerin yaşadığı coğrafyada zorlu
Leylek Jonas tam 10 yıl önce 10 Mayıs 2013'te Almanya, Buchhorst'ta dünyaya geldi. Kuş bilimcileri tarafından henüz yavru bir leylekken uydu takip cihazı takılan Jonas işte bu şekilde bilimin bir parçası oldu. 'Animal Tracker' adlı bir uygulamayla verici takılan kuşların göç yollarını izleyen araştırmacılar ve kuş gözlemcileri, böylece Jonas'ı günlük olarak takip ediyor ve nerelerden geçtiğini, konakladığını görebiliyordu. Yıllar sonra Jonas yetişkin bir leylek oldu ve bu kez doğduğu Buchhorst yakınlarında başka bir bölgede eş bulup yuva kurdu. Ve yıllar boyunca eşiyle her bahar o yuvada buluştu.
TÜRKİYE'DEN GEÇMEYİ İHMAL ETMEDİ
Yolculuk güzergahında Türkiye'den geçmeyi de ihmal etmedi Jonas. Hatta onu Türkiye'de gören meraklı kuşseverler görüntülerini fotoğraflıyor, sosyal medyada paylaşıyordu. Jonas böylece Türk basınının da dikkatini çekti. Jonas'ın popülerliğini, "'Bu gece Konya'da mola verdi' gibi konuşamalar dile geldikçe, sosyal medya da bunu diri tuttukça insanların ilgisi arttı" diyerek yorumlayan Alper Tüydeş,
Takvimler 1954 yılını gösterdiğinde Man Tokyo Havaalanı'ndan gelen, düzgün giyimli, orta yaşlı, beyaz bir adam dikkat çekti. Ana dili Fransızcaydı ancak Japonca ve birkaç başka dili de konuşuyordu. Görünüşe göre eğitimli ve gayet düzgün biriydi. Ancak herkesin dikkatini çeken bu adam geldiği yer hakkında oldukça kafa karıştırıcı şeyler söylüyordu. Vize görevlilerine hiç var olmamış olan 'Taured' adlı bir ülke tarafından verilmiş pasaportunu gösteriyordu.
TESLİM OLMAYI REDDETTİ
Pasaportunda neredeyse tüm ülkelerin vizesi vardı ve bu kim olduğu bilinmeyen 'Taured'li Adam' ülkenin bin yıldır var olduğunu iddia ediyordu. Bu iddialar üzerine polis onu aniden bir odaya kilitledi. Gizemli adama daha sonra geldiği ülkenin haritada gösterilmesi istendi. Bu istek üzerine Pireneler'de Fransa ve İspanya arasında yer alan küçük, bağımsız bir prenslik olan Andorra Prensliği tarafından işgal edilen bölgeyi gösteriyordu.
Bu bölgenin neresi olduğu söylendiğinde adam oldukça şaşırdı. Geldiği ülkenin Andorra olarak
Altıncı Sovyet Antarktika seferini gerçekleştiren Ob gemisi, denizde 36 gün kaldıktan sonra Prenses Astrid Sahili'ndeki buz sahanlığına keşif gezisi yapıyordu. Görevleri ise, Prenses Astrid Sahili'nde Schirmacher Vahası'nda yeni bir Antarktika kutup üssü kurmak ve kışı orada geçirmekti. 18 Şubat 1961'de Novolazarevskaya adı verilen yeni üs açıldı. Kutup kışı çoktan bastırmış, kar fırtınaları ve aşırı soğuklar zorlamaya başlamıştı. Deniz donmuş haldeydi. Gemi ise yelken açacak ve bir yıl boyunca da dönmeyecekti. Dış dünya ile temas yoktu. Uzun kış boyunca Novolazarevskaya'nın 12 sakini sadece kendilerine güveniyorlardı.
EKİBİN DOKTORU, METEOROLOJİ UZMANI VE ŞOFÖRÜYDÜ
Keşif ekibinin üyelerinden biri de 27 yaşındaki Leningradlı cerrah Leonid Ivanovich Rogozov'du. Gelecek vaat eden akademik kariyerini yarıda bırakarak yeni yöntemlerle ilgili tezini savunmasından kısa bir süre önce keşif gezisine çıktı. Antarktika'da her şeyden önce ekibin doktoru, aynı zamanda meteoroloji uzmanı ve şoförü olarak da görev yaptı. Birkaç hafta sonra 29 Nisan