A. Gaffar Erbek*
1971 Yılında Siirt’te doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Illinois Üniversitesi’nde Çalışma Ekonomisi, İktisat ve Finans konularındaki lisans ve yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. TRT ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nda çalıştı. Ayrıca OECD Sekretaryası’nda sigortacılık komitesinde bir yıl süreyle çalıştı. Halen Hazine Müsteşarlığı, Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nde hayat ve sağlık sigortaları konularında çalışmaya devam etmektedir.
Bir alet düşünün; yaşamanız için ihtiyaç duyduğunuz her şeyi tek bir düğmeye basarak üretip önünüze koyuyor. Mesela akşam işten eve geldiğinizde canınız bir parça somon balığı çekiyor; yapmanız gereken tek şey önünüzdeki makineye yeterli miktarda “madde” koymak ve bir düğmeye basıp ne istediğinizi söylemek. Bu kadar basit! Gerisini makine yapıyor ve somonunuzu makineye koyduğunuz maddeden üreterek önünüze koyuyor. Daha büyük bir şeye mi ihtiyaç duyuyorsunuz, örneğin bir arabaya ya da bir tekneye ya da bir eve; o zaman da daha büyük bir aletin başına geçip daha büyük miktarda madde koyup, bir düğmeye basıyorsunuz ve “valaaa... İşte karşınızda istediğiniz araba, ev, ya da her ne istiyorsanız... ”
Uçuk bir fikir mi?
Çok mu uçuk bir fikir? Biraz öyle görünüyor. Ancak, belki de bildiğiniz gibi, bu sözünü ettiğim makine artık yeryüzünde ve insanlığın hizmetine girmiş bulunuyor. Belki biraz daha geliştirilmeyi bekliyor ancak yukarıda söylediğim tüm her şeyi eksiksiz bir şekilde yaratıyor/üretiyor!
Bilenler bilir ülkemizin sıra dışı siyaset tarihi bilimcisi Alaeddin Şenel**, namı diğer Adam Şenel, “Ozmos Kronos”*** adlı son derece çarpıcı ütopyasında; insanoğlunun yeryüzündeki serüveninin tüm aşamalarını şiirsel bir dille anlatmış ve insanoğlunun aştığı belirgin tüm gelişim aşamalarını betimledikten sonra, çok uzun bir gelecekte yaşamın alacağı şekli tarif etmeye çalışmıştır. Aslında, Adam Şenel’in bu ütopya kurgusu ile yapmaya çalıştığı şey, insanlığın sahip olduğu temel değerleri sorgulamak ve yaşamın amacına ilişkin bir cevap bulmaya çalışmaktır. Ancak, ütopyada tarif edilen bu dünya, en az sorgulanmaya çalışılan bu değerlere geliştirilen cevaplar kadar ilginç ve çarpıcıdır.
Ozmos Kronos ütopyasında insanlığın ulaştığı şekil aşağı yukarı şöyledir: Yeryüzünde ölüm diye bir şey kalmamıştır. İnsanların vücutları eskiyip işlevlerini yitirdikçe, yepyeni ve taptaze bir vücuda geçerek (klonlanarak) yaşamlarını sürdürmeye devam ederler. Bu şekilde ölümsüzleşmiş insanlar yaşamlarını binlerce yıl boyunca sürdürmeye devam etmektedirler. Bu yaşamda ölüm olmadığı gibi özel mülkiyet kavramı da geçerliliğini yitirmiş, insanlar tüm ihtiyaçlarını evlerinde sahip oldukları bir “çevirici” sayesinde karşılayabilmektedirler.
“Çeviricinin” temel çalışma prensibi, kamuya ait hizmetlerde belirli süre sürdürülen çalışma karşılığında, yine kamudan alınan “bir miktar maddeyi” çeviricinin giriş tarafına yerleştirerek, ihtiyaç duyulan maddeyle ilgili bilgiyi çeviriciye girip, diğer tarafından maddenin üretilmesini beklemek üzerine kuruludur. Tabii bu “çeviriciler” de ihtiyacın niteliğine göre değişiklik gösterir. Küçük ve günlük ihtiyaçlar için evdeki küçük çeviriciler yeterli olmakta, ancak daha büyük ihtiyaçlar örneğin, ev, araç vs. için kamunun ortaklaşa kullandığı daha büyük “çeviriciler” kullanılmaktadır.
Örneğin, kişi günlük yiyecek, giyecek, ufak tefek ihtiyaçları için evdeki küçük çeviriciyi kullanmakta, daha büyük, örneğin araba, yatak veya benzeri günlük olmayan ihtiyaçları için ise kamunun ortaklaşa bir şekilde kullandığı daha büyük çeviricileri kullanmaktadır. Yukarıda da söylendiği gibi; ihtiyaç duyulan bu nesneleri yaratmak için yapılması gereken tek şey; ihtiyaç duyulan nesnenin büyüklüğüne bağlı olarak, yeterli miktarda “maddeyi” çeviricinin bir tarafına bırakmak ve bir düğmeye basarak diğer taraftan ihtiyaç duyulan nesnenin çıkmasını beklemektir. Bu maddeyi elde etmek için ise, yine maddenin miktarına bağlı olarak belirli bir süre boyunca kamunun ihtiyaç duyduğu bir işte çalışmak, kamuya hizmet vermek yeterli olmaktadır.
obama’nın sözleri
Doğrusu, doksanlı yılların ortalarında Adam Şenel’in eşsiz “Ozmos Kronos” ütopyasını okuduğumda, bu ütopyanın gerçekleşmesi için en azından birkaç yüz yılın geçmesi gerektiğini ve benim kendi hayat sürecimde bu makinaları hiçbir zaman göremeyeceğimi düşünmüştüm. Ta ki, kısa bir süre önce ABD Başkanı Barack Obama’nın ulusa sesleniş konuşmasında söylediği ve ABD’nin öncelikleri arasına “üç boyutlu yazıcıların geliştirilmesini” koyduğu ana kadar. Bu konuşmada Obama, üç boyutlu yazıcıların geliştirilmesinin ABD’nin temel öncelikleri arasına alınması gerektiğini belirtiyordu ve bu yazıcılar geliştirilmesi için gerekli fonların sağlanacağını ifade ediyordu.
Kısa bir süre sonra 3 boyutlu yazıcılarla ilgili haberler basında peş peşe verilmeye başlandı. 3 boyutlu yazıcılar, Adam Şenelin “Ozmos Kronos” ütopyasında hayal ettiği (belki de büyük bir öngörü gücü ile öngördüğü) “çeviriciler”den başka bir şey değildi aslında. Aynı mucizevi işlevi yerine getiren ve aklımıza gelebilecek her şeyi yaratabilecek potansiyele sahip makinalar. Şaşırtıcı olan şey, bu makinaların bu kadar kısa bir süre içinde geliştirilmiş olmasıydı. Basında çok yakın zamanda 3 boyutlu yazıcılar ile üretilen silahlar, insan vücudunun çeşitli parçaları, mesela kafatası parçaları, hatta içinde rahatlıkla yaşanabilecek evler ve daha birçok nesnenin üretildiğine ilişkin bilgiler yer aldı. Bu konudaki tek sorun bu makinaların etkinliğinin geliştirilmesi ve ekonomik bir hale getirilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
köklü değişim
Kanımca bu buluş dünyayı ve dünya üzerinde yer alan her şeyi köklü biçimde değiştirecektir. Üstelik bu değişim daha önce dünyayı köklü bir şekilde değiştiren, telefon, elektrik, internet ve cep telefonlarından daha da derin olacaktır. Gelecekte bu teknolojiye sahip olacak toplumların çok büyük bir avantajla öne çıkacakları da ortadadır. Nitekim Amerikan toplumu bu gerçeği müthiş bir öngörü ile sezinlemiş ve bu makinelerin geliştirilmesini stratejik bir öncelik olarak önüne koymuş durumdadır. Üstelik bu öncelik, ABD Başkanı Obama’nın konuyu bizzat sahiplenmesine neden olacak kadar önemli görünmektedir. Bu gelişmeler de gösteriyor ki, bizim de ülke olarak yönümüzü araba markası geliştirmekten, 3 boyutlu yazıcıları geliştirmeye çalışmamız gerekir. Üç boyutlu yazıcılar sayesinde gelecekte çok büyük avantajlar elde edebiliriz.
(*Kamu görevlisi, arada bir düşünür.)
(**Alaeddin Şenel, A.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyasal Teori Kürsüsü Profesörü)
(***Ozmos Kronos; Ayrıntı Yayınları, 1.Basım 1993, İstanbul)