Kellik, kimi zaman genetik veya hormonlardan dolayı kimi zaman da bir hastalık sonrasında ortaya çıkar. Kadın erkek fark etmeksizin çoğu kişiyi etkileyen kellik, bugün gelişen teknikler sayesinde ise artık çözümsüz değil. Özellikle FUE tekniğinin saç ekiminde kullanılması, bu çözümün en önemli adımını oluşturmuştur. FUE’nin keşfi hem izsiz bir ekime imkan tanımış hem de daha sık saç ekimi yapılmasını sağlamıştır.
Uzun süre kellikle mücadele edilince, saç ekimi yaptırmak isteyen kişilerin ekimden beklentisi de yükseliyor. Yoğun ve sık bir görüntü elde etmek, kişinin birinci isteği haline geliyor. FUE eskiye oranla kişilerin sık saç ekimi isteğini karşılasa da, sık saç ekimini ayrıca kişinin donör bölgesi, ekim alanının genişliği, saçının yapısı ve de doktorunun tecrübesi de belirliyor. Sık saç ekimi yaptırmak isteyen kişilerin bilmesi gereken bir diğer nokta ise sık gerçekleştirilen ekimlerin bazı yan etkilere neden olmasıdır.
Sık Saç Ekimi Mümkün mü?
Sık saç ekimi mümkün mü sorusunun cevabı, donör bölgedeki saç yoğunluğu, saçın yapısı ve de saç ekimi yapılacak alanın genişliğine bağlı olarak değişiklik gösterir. Donör bölgenin saç bakımından yoğun olması, burada yer alan
Saç ekimi yaptırdıktan sonra başarılı bir sonuç elde etmek için belli başlı noktalara dikkat edilmesi gerekir. Saç ekimi süreci kadar önemli olan bu noktalar iyileşme sürecini kısalttığı gibi, yoğun bir görüntünün elde edilmesini de hızlandırır.
Saç ekimi sonrası hızlı bir sonuç alabilmek için özellikle ilk 1 ay oldukça önemlidir. Beslenme şeklinden, spora, saç tıraşından, yaşam şekline göre birçok noktayı içine alan bu süreç, tamamen kişinin özverisiyle mümkündür. Ekim sonrası dikkat edilmesi gerekenleri zamansal bir periyoda yayarsak, 3’e ayırmak doğru olacaktır.
İlk 3 Gün
İlk 3 gün ekim bölgesi henüz taze olduğundan bu bölgeyi mümkün olduğunca korumak önceliğimiz olmalıdır. Bu dönemde yanlış yapılan herhangi bir müdahale ekilen saç köklerinin kaybedilmesine kadar gidebilir.
• Herhangi bir yere temastan kaçınmak için ilk 3 gün sırt üstü yarı dik bir şekilde yatılmalıdır.
Kimi insanların hobi, kimi insanların ise sağlık amacıyla ilgilendikleri spor, günden güne popüleritesini artırarak birçok insanın hayatında önemli bir yer edinmektedir. Sporla ilgilenen ve saç ekimi yaptırmayı düşünenlerin merak ettiği konulardan bir tanesi de, saç ekimi operasyonu sonrası spor yapılmasının ekilen saç köklerine zarar verip vermeyeceğidir. Saç ekimi sonrası spor konulu makalemizde, sporun ekilen saç köklerine zarar verip vermediği, operasyondan kaç gün sonra spora başlanabileceği ve hangi sporların yapılabileceği konusunda ayrıntıları bulabileceksiniz
Makalenin başlangıcında, dikkat çekmek istediğim bir husus var. Saç ekimi tarihçesine baktığımızda ilk uygulanan saç ekimi yöntemi olan FUT, uzun yıllar başarıyla gerçekleştirilmiş, sonrasında ise yerini FUE Yöntemi'ne bırakmıştır. FUE Yöntemi günümüzde yaygın olarak tercih edilen saç ekimi yöntemidir. Çünkü FUE yöntemi ile;
Daha sık ekim yapılabilmekte,
Operasyon sonrası iyileşme süresi FUT'a oranla daha hızlı olmakta,
Saç kökleri, donör bölgeden (ense) FUT'taki gibi bir kesi halinde alınmadığı için iz bırakmamakta,
ve operasyon sonrasında donör bölgede FUT'taki gibi uzun süreli uyuşma, hissizlik ve
Saç ekimi sonrası yıkama, saç ekimi operasyonunu takriben, doktorun önerisine göre 3. Ya da 4. Gün yapılan, ilk yıkama işlemidir. Saç ekimi sonrası yıkama, saç köklerindeki kabuklanmayı yumuşatan losyonlama ve saç köklerine zarar vermeden saçın özel bir şekilde yıkanabilmesi işleminde dayanmaktadır.
Saç ekimi sonrası yıkama oldukça önemli ve hassas bir işlemdir. Yanlış yapıldığı takdirde yeni ekilen saç köklerinin zarar görmesi söz konusu olacağından, saç ekimi sonrası ilk yıkamanın mümkünse hemşireler tarafından saç ekimi merkezinde gerçekleştirilmesi uygun olacaktır.
Saç Ekimi Sonrası Yıkama ve Önemi
Saç ekimi sonrası yıkama süresince saç kökleri çok yenidir ve yeni nakledildikleri alanlara tam yerleşmemişlerdir. Bu süreçte yapılacak olan yanlış bir hareket, köklerin yerinden oynayarak, saç derisini tutması engellenir.
Mevsimsel saç dökülmesi, ilk bahar ya da sonbahar ayları gibi özellikle mevsim geçişlerine denk gelen dönemde saç köklerinin yorgun düşerek gereğinden fazla dökülmesi ve saçlarda görülen genel seyrelmelerle kendini gösterir. Mevsimsel saç dökülmesi hem kadınlarda hem erkeklerde yaşanabilen bir durumdur ve önlem alınmazsa zayıflamış olan saç telleri rahatsız edici şekilde dökülmeye başlar.
Her sene özellikle belirli dönemlerde yoğun bir şekilde yaşana mevsimsel saç dökülmesinden muzdaripseniz, bazı önlemler alarak, mevsimsel saç dökülmesini çok hafif bir şekilde atlatmanız mümkündür.
Nisan Mayıs ve Haziran ayları özellikle mevsimsel saç dökülmesinin sıklıkla yaşandığı dönemlerdir, bu dönemlerden önce saç kökleriniz beslerseniz, mevsim geçişlerinde saç dökülmesi sorununu çok hafif bir şekidle atlatmanız mümkün olur.
Mevsimsel saç dökülmesinin önüne geçmek için Mart Ayı İdeal Olabilir…
Kaş ve kirpikler, yüz hatlarını belirginleştirir ve gözlere derinlik katar. Kirpiklerin az olması, kaşların eksik ya da az çıkması yüzümüzdeki dengeyi ve görünüşü tamamen etkilemektedir.
Bu durum, çeşitli makyaj hileleriyle düzeltilebiliyor olsa da doğallık anlamında yeterli başarıyı gösteremeyen bu yöntemler, sürekli olarak tekrarlanması gerektiği için maddi ve manevi anlamda zaman kaybı yaratmaktadır.
“Kirpik ve kaş ekimi, tarihteki ilk saç nakli denemeleri arasındadır.”
İlk saç nakli denemeleri 1950'li yıllarda yapılmaya başlanmış ve kaş bölgesi, kirpik bölgesi üzerinde de çeşitli çalışmalar yapılmıştır ancak o dönemin şartlarında ciddi bir ilerleme sağlanamamıştır. 2000'li yıllar saç ekiminin olduğu gibi kirpik ve kaş ekimi içinde altın çağ niteliğindedir.
Kirpik ve kaş ekimi 2002 yılında FUE tekniğinin bulunması ve gelişmesinden sonra özellikle son yıllarda artmaya başlamış ve ciddi anlamda hem kadınlar hemde erkekler tarafından tercih edilir olmuştur. Kirpikleri seyrek olanlar, kaşları dökülmüş ya da bir sebepten çıkmayan kişiler, kaş şekillerini beğenmeyen hastalarımız veya kirpiklerini daha dolgun görmek isteyen kişiler kaş ve kirpik ekimi operasyonu
KADINLARDA SAÇ DÖKÜLMESİ
Saç dökülmesi problemi, hem erkeklerde hem de kadınlarda sıklıkla karşılaşılan bir problemdir. Saç dökülmelerinin bir kısmı kellikle sonuçlanırken, bir kısmı ise saç dökülmesi sebebinin ortadan kalkmasıyla birlikte ortadan kalkmaktadır. Saçların kadınlar için çok daha büyük bir önemi olduğu gerçektir. Saç dökülmesi, özellikle kalıcı kelliğe sebep olan saç dökülmesi çeşitleri daha çok erkeklerde görülse de kadınlarda da geçici ya da kalıcı saç dökülmesi yaşanmaktadır.
Sizin Saç dökülmeniz geçici mi? yoksa kalıcı mı?
Her kadın yaşantılarının bir döneminde belirli bir süre saç dökülmesi yaşayabilmektedir. Normalden daha fazla ve uzun süre saç dökülmesi yaşayan bir kadın mutlaka saç dökülmesi sebebini öğrenmek için bir doktora gitmelidir. Doktor, saç analizi, kan testi ve çeşitli hormon testleriyle saç dökülmesi sebebini ortaya koyar. Kadınlarda saç dökülmesinin çeşitli sebepleri olabilmektedir. Şimdi bu sebeplere kısaca bir göz atalım…
Hormonal değişiklikler kadınlarda saç dökülmesi yaşanmasına sebep olmaktadır. Hamilelik süreci, Menapoz dönemi, Trioid sorunları hormonal değişiklik yaşanmasına sebep olduğu için saç dökülmesini de
PRP yani trombositten zenginleştirilmiş plasma günümüzde estetik ve güzellik alanında oldukça yaygın kullanılan bir yöntemdir. İsmini sıklıkla duyduğumuz PRP, güçlü hücre yenileyici özelliği sayesinde cilt yenileme ve gençleştirmeden saç dökülmesi tedavisine kadar geniş bir alanda kullanılmaktadır. Peki, PRP tedavisi gerçekten işe yarıyor mu?
PRP’nin mucizesi aslında kişinin kendi kanında doğal şekilde varolan bir özelliğin kullanılmasından gelmektedir. PRP, kan içerisindeki hücre yenileyici göreve sahip trombositlerin aktif hale getirilerek gerekli bölgeye enjekte edilmesi yoluyla yapılan bir uygulamadır. Yaptığı işlem aslında vücudumuzun doğal olarak yara iyileştirme özelliğinden ortada bir yara yokken faydalanmaktır. Yani bir yaralanma anında aktif olarak yaralanmış bölgeye hücum eden trombositten zengin kan hücreleri o bölgede iyileşme sağlamak için hızlı bir çalışma içerisine girerler. Vücudumunuz bu doğal iyileşme metabolizması kullanılarak, yara olmayan yerlerde de yoğun hücre yenilenmesi sağlanabilir. Prensipte bu kadar etkili olan bu yöntem neden bazı kişilerde işe yaramıyor? Çok iyi bilinmelidir ki, bu PRP işleminin başarısızlığı ile alakalı bir durum değildir.