Dr. Demet Erciyes

Dr. Demet Erciyes

demeterciyes@yahoo.com

Tüm Yazıları

Hepimiz çok üzgünüz. İçimizden bu depremi bizzat yaşayanlar, enkazda yakınlarını kaybedenler çok daha fazla etkilendi ve daha da üzgün. Deprem sonrası bölgede bulunarak enkazdan yaralı ya da ölenleri çıkaranlar, yardım amacıyla gidip felaketin boyutunu kendi gözleriyle görerek yaşayanlar da ayrı üzgün. Hepimiz bu büyük felaketi değişik derecelerde hissettik ve bu hissi de ömrümüz boyunca hiç unutmayacağız. Elbette bu stresin insanın ruh sağlığında bıraktığı iz de hiç hafife alınmayacak kadar büyük. Zaten işte bu duyguları taşımak canlıyı insan yapıyor. Ancak aynı zamanda da insanın aklı, mantığı, muhakeme kabiliyeti var. Belirli bir yaşa geldiğimizde hayatın tozpembe olmadığını, acının da, mutsuz olayların da var olduğunu maalesef görerek, yaşayarak anlıyoruz. Kabullenerek önümüze bakmak, hayata devam etmek gerekiyor bazen. Olanla ölene çare yok. Bizim üzerimize düşen yaşadıklarımızdan, gördüklerimizden ders almak, hangi tedbirleri alacağımızı iyi öğrenmek. Acımızı, yasımızı gerektiği gibi yeterince yaşamak ama hayatın devam ettiğini, görevlerimizi, sorumluluklarımızı unutmadan ayakta dik durup, yolumuzda ilerleyebilmek.

Haberin Devamı

Travma sonrası stres bozukluğu

Burada kişiyi çok üzen ve korkutan psikolojik bir travma söz konusudur. Depremde hiç yara almadan kurtulan depremzedede, bölgeye daha sonra yardım amaçlı gidenlerde, yakınını depremde kaybedenlerde, bu olayı sonradan öğrenip haberini görenlerde bile travma sonrası stres bozukluğu olur. Bu travmadan etkilenme derecesi kişinin o dönemdeki psikolojik durumuna göre, olaylara bakış açısına ve dayanıklılık durumuna göre, yetiştiriliş tarzına göre, daha önce yaşadığı farklı travmaların varlığına göre değişir.

Belirtiler neler?

Uykusuzluk, kabuslar, aynı olayın tekrarlanmasının kaygısı, kolayca irkilme, çabuk sinirlenme en sık görülen belirtilerdir. Bu nedenle kişi zamanla sosyal çevreden kendisini soyutlamak isteyebilir.

Kişi uykuya dalmakta güçlük çeker. Olay tekrarlayacak korkusuyla gece boyunca sık sık uyanır. Kaliteli bir uyku uyuyamaz. Uyku kalitesinin bozulması bile tek başına psikolojik durumu bozduğu için olay bir kısır döngü haline döner. İyi uyku uyuyamayan birinin olaylara karşı psikolojik olarak dayanma gücü azalmıştır. Olayın tekrar tekrar hatırlanması, yeniden yaşanacakmış gibi tetikte beklemeler gece görülen kâbusların yanı sıra özellikle o dönemde gündüz uyanıkken bile kâbus görüyormuş hissini verebilir.

Haberin Devamı

Kaygı ve korku hali ile birlikte üzüntü, çaresizlik, gelecek korkusu olabilir. Kendini güvende hissedememe, hızlı duygu değişimleri gözlenebilir. Bununla beraber baş ağrısı, mide bulantısı, göğüste daralma, bunalma hissi, iştah değişiklikleri olabilir. Daha ileriki dönemde sosyal hayatı olumsuz etkileyen içe kapanma, unutkanlık, dikkatsizlik, odaklanmada güçlük yerleşebilir. Başlangıçta görülen depresyon kronikleşebilir.

Tedavi yaklaşımları

Tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi olur. Yaşanan olayın büyüklüğüne göre bırakacağı iz de ona göre derinleşeceği için henüz olay yeni iken travmanın bırakacağı yara daha derine inmesin diye erken müdahale edilmelidir.

Haberin Devamı

Hastalığın tedavisinde ilaç ve psikoterapi odaklı yaklaşımlar bulunur. Öncellikle uykunun düzeltilmesi, tedavideki başarının çabuk sağlanması için önemlidir. Eğer gerekirse tedaviye derin TMS (Derin TMU/ transkraniyal manyetik uyarım) ve EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing/göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme) gibi yöntemler kullanılabilir. Bu iki tedavi yönteminin detaylarından ileride bahsedeceğim.