Bugün köşemi, kendisinden 3 Kasım 2016 tarihinde “Lenf Koruyucu VASER Liposuction” ile 10 litre yağ alınan Sayın Aliye Ağaçayaklar’ın etkileyici öyküsüne ayırmak istiyorum:
“Yener Hocam merhabalar,
Ben Konya'dan hastanız Aliye Ağaçayaklar. Kısaca hastalık hikayemden bahsedeceğim. Hastalığım bundan 6 sene önce başladı. Bilmiyorum belki de daha önce, son 6 sene çok kötüydü. Konya'da gitmediğim doktor kalmamıştı. Bacaklarım da ayakta çok kaldığımda, yolculuk yaptığım zaman ağrılar ve şişlikler oluyordu. İlk zamanlar bu şişlikler iniyordu, daha sonraları şişlikler kalıcı olmaya başladı. Bu arada hep kilo almaya başladım. 30 yaşıma kadar 52-57 kiloyken, aslında şaşırtıcı olan vücudumun üst kısmı değil belden aşağısı bacaklarım basenlerim irileşiyordu. Bu sefer diyetisyene başladım, yine de kilo veremiyordum. Yemiyordum, hep kendimi kısıtladığım halde kilo alıyordum. Yanlış verilen detox diyetinden hastanelik oldum, hatta ölümden döndüm. Alerjiden dil kesemde şişme oluşmuş. Söylemek istediğim hastalığıma teşhis konulamadığından heryere başvuruyordum.
Daha sonra Ankara'da bütün bölümlere gittim. Romatolojide Fibramiyalji (yumuşak doku) romatizması teşhisi konulduğunda bile ben lipödem
Lipödemin 11 temel bulgusu ve bu bulguların lipödemli kadınlarda görülme sıklıklarına bir bakalım:
1. Alt kısımda orantısız yağlanma (% 100): Vücudun alt tarafı, üst kısma göre orantısız bir şekilde daha kalındır. Bu kalınlık önce kalça, basen ve uyluktan dizlere kadar başlar, ilerleyen evrelerde dizaltı bölgesi de etkilenebilir. Vücudun alt kısmına kilo almak çok kolayken, bu bölgelerden kilo vermek neredeyse imkansızdır. Bu bölgelerde biriken yağlar sıkı bir diyet ve düzenli egzersize dahi dirençlidir.
2. Kalıtsal olma (% 95): Ailevi, genetik ve ilerleyici bir durumdur: Etkilenen ailenin bir veya daha fazla kadınında (anne veya baba tarafındaki kadınlarda) az veya çok benzer şikayetler vardır. Gerekli önlemler alınmazsa daima ilerler.
3. Asimetriler (% 95): Lipödemli hastaların hemen hepsinde iki taraf arasında bir asimetri söz konusudur. Birçok hastada çapraz bir asimetriye rastlanmaktadır. Örneğin sol kalçası ve baseni sağa göre daha geniş olan bir hastanın genellikle sağ bacağı sol bacağına göre daha kalındır.
4. Kolay morarma (% 95): Etkilenen bölgeler çok kolay morarır, ve bu morlukların iyileşmesi daha uzun sürer.
5. Kadınlık hormonuyla ilişkisi (% 90):
Lipödem hastalarının en çok sordukları diğer bir konu da varisler. Varisler "Lenf Koruyucu SAVER Liposuction" ameliyatına engel mi? Varisler bu ameliyattan sonra geçer mi? Doppler'de varis çıktı, varis ameliyatı olmalı mıyım? İşte cevapları:
Lipödem hastalarının en büyük probleminin lipödem tanısına ulaşmak olduğunu biliyoruz. Bu arayış esnasında hemen her lipödem hastasının yolu, bir kalp ve damar cerrahisi uzmanına mutlaka düşer ve ilk yapılan tetkik bacaklardaki toplardamarların Doppler ile incelenmesidir. Doppler'i temiz çıkan hastalar bazen yanlışlıkla lenfödem tanısı alırlar. Doppler'inde derin varisleri olan veya gözle görülür yüzeyel varisleri olan hastalarda ise kalp damar cerrahı bu konuya odaklanıp şikayetlerin varislerden kaynaklandığını düşünerek hastaya varis tedavisi önerebilir.
Toplardamarların duvarlarının kalınlaşarak genişlemesi sonucu ortaya çıkan yapılara varis denir. Vücudun her tarafında oluşabilmekle birlikte yerçekimi sebebiyle en sık rastlandığı bölge bacaklardır. Bacaklarda derin ve yüzeyel olmak üzere iki temel toplardamar sistemi vardır. Yüzeyel toplardamarlar hemen derinin altındadır. Bu damarlarda oluşan varisler gözle görülebildikleri için
Annelik heyecanını yaşamak isteyen lipödem hastalarının en çok sorduğu sorular ve cevapları:
Gebelik lipödemi kötüleştirir mi?
Gebelik lipödemi tetikleyebilir veya belirginleştirebilir. Lipödem kalçaların, uyluğun veya bacakların şişmesine neden olan bir durumdur ve şişliğe ek olarak, doku hassasiyeti ve kolay morarma sıkça görülür. Lipödem ergenlik, gebelik ve menapoz gibi hormonal değişim evrelerinde ortaya çıkar veya ciddileşir. Gebelikten sonra vücudun alt yarısından kilo vermek zor olur. Yapılan diyetler yüz boyun ve gövdeden kilo kaybı oluştururken basen ve bacaklardan kilo kaybı olmaz. Ciddi bir egzersiz ve sağlıklı beslenme ile hastalığın ilerlemesi engellenebilir ancak gerilemesi sağlanamaz. Lipödemli bir kadının gebelikte ve doğumdan sonraki emzirme sürecinde yaşayacağı en büyük problem, bebeğinin beslenmesine öncelik vererek, haklı olarak, kendi hastalığını geri plana itmesi sonucu lipödemin ilerlemesidir.
"Lenf Koruyucu SAVER Liposuction" ile Lipödem Tedavisini Gebelikten Önce mi Sonra mı Yaptırmalıyım?
Lipödemi olmayan kadınlar, normal bir gebelik sürecinde kiloları tüm vücutlarına orantılı bir şekilde alırlar ve doğumdan sonra da uygun bir egzersiz
Lipödem, yani vücudun alt yarısının üst kısımlara göre orantısız bir şekilde geniş ve yağlı olması durumu, kadınlar arasında oldukça yaygın bir hastalıktır. Lipödem, birçok hekim tarafından yanlış bir şekilde "armut tipi obesite" olarak adlandırılmaktadır. Lipödem obesite değildir. Obesitede tüm vücut, hem alt hem de üst bölgeler orantılı bir şekilde kiloludur.
Lipödem hastalığıyla ilgili deneyimi olan bir hekim için lipödem ve obesite ayrımını yapmak zor değildir. Aslında kendi durumuyla ilgili hekimlerden aradığı cevapları bulamayan birçok hasta, internetten yaptığı araştırmalarla lipödem tanısını kendi kendilerine kolayca koyabilmektedirler. Ancak ne yazık ki lipödem, hekimlerin büyük çoğunluğunun ilgi alanlarına giremediği için lipödem-obesite ayrımında hekimler tarafından sıkça hata yapılmaktadır. Lipödem hastalarına "obes" tanısı konarak tedavileri buna göre planlanmaktadır. Fakat obesite tedavisinde etkili olan diyet ve egzersiz programları lipödem hastalarında işe yaramadığından bir süre sonra bu hastalar diyet ve egzersizlerini terketmektedirler. Bu durum hem lipödemlerinin ilerlemesine, hem de beraberinde obesite gelişmesine yol açmaktadır. Ayrıca lipödem ve
Diyet yapıyorsunuz, spor yapıyorsunuz, yine de vücudunuzun alt yarısındaki yağlardan kurtulamıyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Bu çok yaygın bir durum ve bu durum sandığınız gibi sizin hatanız değil. Siz obes değilsiniz, büyük ihtimalle lipödem hastasısınız. Evet bu bir hastalık ve tedavisi mümkün.
Armut tipi yağlanma olarak tarif edilen, "Ağrılı Yağlanma Sendromu" olarak da adlandırılan lipödem özellikle ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyada çok yaygın bir hastalık; kadınların yaklaşık % 15’inde görüldüğünü tahmin ediyoruz. Bunların çoğu hafif formlarda lipödem olduğu için kadınlar önemsemiyor. Birçok kadında da orta yaşlarda ortaya çıktığında “doğum sonrası fazla kiloların verilememesi gibi” olağan bir durummuş algısıyla boşlanıyor. Oysa obesiteyi lipödemden ayırmak çok kolay: Obesite tüm vücudu aynı oranda etkiler, lipödemde ise en çok etkilenen bölgeler sırasıyla uyluk, basen, kalça ve bacak bölgeleridir. Diyet ve egzersizle desteklenen kilo verme girişimlerinde obes hastalar tüm vücutlarından eşit oranda kilo verebilirken lipödem hastaları etkilenen bölgerde çok az (genellikle % 10’dan az) yağdan kurtulabilirler.
Şu anda en büyük sorunumuz lipödemle ilgili hekimler
Lipödem tedavisi olmak isteyen kadınların en sık sorduğu sorular ve cevapları:
Ameliyat öncesi süreç nasıl işliyor?
Hastayı değerlendirip tedavi seçeneklerini tartıştıktan sonra ameliyata karar verdiğimizde, önce liposuction uygulayacağımız bölgelerin detaylı ölçüsünü alıyoruz. Hangi bölgeyi kaç cm inceltebileceğimizi hesaplayarak, hastanın ameliyat sonrası sahip olacağı tahmini ölçüleri elde ediyoruz. Bu ölçüleri kullanarak ameliyat sonrası kullanacağımız korseyi seçiyoruz. Erken evre lipödem hastaları için, elimizde hazır bulunan korseler genellikle yeterli oluyor. Eğer hastanın ameliyat sonrası ölçüleri elimizdeki hazır korselere uymuyorsa yurtdışından kişiye özel korse sipariş ediyoruz ki bu korsenin elimize ulaşması 10-12 gün kadar sürüyor. Korsenin ameliyat esnasında hazır olması gerekiyor, çünkü ameliyat sonunda hasta uyanmadan korsesini giydiriyoruz.
Ameliyat genel anestezi ile mi yapılıyor, kaç saat sürüyor, hastanede ne kadar kalıyoruz?
"Lenf Koruyucu VASER Liposuction" genel anestezi ile uygulanan bir işlem. Ameliyat sabahı hastanede anestezi öncesi tetkikler yapıldıktan sonra işleme başlıyoruz. Hasta uyuduktan sonra, önce işlem yapilacak bölgelerdeki yağ
Nedir Süpermikrocerrahi?
Özel büyütmeli gözlükler veya mikroskop yardımıyla yapılan ameliyatlar mikrocerrahi olarak adlandırılmakta. Plastik cerrahi için mikrocerrahi, 1 mm’ye kadar incelikteki damarların birbirine dikilmesi anlamına gelmekte. Son yıllarda, 40 kata kadar büyütmeyi sağlayan mikroskoplar, neredeyse çıplak gözle görülemeyen mikrocerrahi dikiş ipleri, çok daha küçük ve hassas mikrocerrahi aletlerin geliştirilmesiyle mikrocerrahide yeni bir dönem başladı. Artık 0,3 mm inceliğindeki damarları bile onarabiliyoruz. Yeniden onarım mikrocerrahisi (rekonstrüktif mikrocerrahi) için çok önemli bir yenilik olan bu yeni ve ileri tekniği klasik mikrocerrahiden ayırabilmek için yeni bir tanımlamaya ihtiyaç duyduk. 2010 yılının 4-5 Mart tarihlerinde, İspanya’nın Barselona kentinde bu konu üzerine yapılan bir sempozyumda tekniği kullanan uluslararası plastik cerrahlar olarak konuyu tartıştık. Ultramikrocerrahi, supramikrocerrahi, ileri mikrocerrahi gibi terimler düşünüldü. Ancak yeni teknik için en uygun ismin süpermikrocerrahi olduğuna karar verdik. Bu toplantıda alınan kararlar, “Barselona Süpermikrocerrahi Konsensusu” (Barcelona Consensus on Supermicrosurgery) adıyla, 8