2019’a gireli tam 2 hafta oldu ve sen hala o diyete başlayamadın.. Oysa bu yaz senin yazın olacaktı. Şimdiden başlayıp 15-20 kilo verecektin ve yaza 2 ay kala da spora başladın mı tamamdı bu iş! Peki ne oldu? 1 Ocak’ta kendini yine buzdolabını açarken, ara ara mutfağa kaçıp bir şeyler atıştırırken, gecenin bir saati miden kazındığı için laptopun başında yemek siparişi verirken mi buldun? Özellikle de şöyle pizza, hamburger, çikolata gibi karbonhidrat ağırlıklı bir şeyler? Ve 2019 sabahında başlayan bütün ümitler 2019’un son saatlerinde tekrardan son buldu. Tıpkı o her hafta özenle diyete başladığın pazartesiler gibi değil mi? Sence biz böyle canlılar mıyız? Yani sence akıllı telefonmuşçasına ayarlanılan saatlerde ve günlerde, ruh halimiz izin versin vermesin o görevi yerine getiren veya getirebilecek canlılar mıyız? Öncelikle işe bunu düşünerek başlamanı istiyorum.
Telefonu bir açıyoruz, 7/24 bakımlı ve güzel giyimli insanlar, her gün sporunu aksatmayan fit vücutlar, ve kaçamaksız sürekli sağlıklı beslenen, evet bunu yapabilen insanlar. O an kendine bakıp şöyle diyorsun değil mi: “Onlar yapıyor, ben neden yapamıyorum? Bende bir sorun mu var? BEN BAŞARISIZIM!” Hayır sen
Ah o kalabalık bayram sofraları… Bütün özlenen tatların aynı masada olması, uzun uzun oturulan sofralar, saatler süren sohbetler muhabbetler… Bayram deyince hepimizin aklına az çok gelen sahne bu olsa gerek. Fakat ramazan ayı sonrasında beslenmeye dikkat edilmediği takdirde bayram adeta eziyete dönebilir. Ramazan ayında uzun saatler aç kalındığından dolayı metabolizma yavaşlar. Bunun için bayram daha da riskli! Ramazan sonrası eski beslenme düzenine yavaş yavaş dönülmeli. Böylece hem yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmış, hem de uzun saatler açlığa alışmış vücudumuzu çok zorlamamış oluruz. Aksi takdirde mide krampları, hazımsızlık gibi problemler yaşanabilir. Özellikle reflü, gastrit, tansiyon ve kan şekeri ile ilgili sağlık problemleri yaşayanlar bu konuda çok dikkat etmelidirler.
Şimdi birçoğunuzun aklından geçeni duyuyor gibiyim. “Tam diyete başlıyorum bir şey oluyor. Ya doğum günü ya davet. Şimdi de bayram!” Bu tür özel günler hayatımızın her döneminde olacağı için öncelikle bu yargıyı aklımızdan bir güzel silip atıyoruz. Uyguladığınız beslenme programları sizin hayat tarzınıza adapte edildiği takdirde her zaman her yerde bulabileceğiniz yiyeceklerle oluşturulduğu
Kimi zaman çok sıkı diyetler yaparız fakat tartıda karşılığını göremeyiz. Ya da görmediğimizi zannederiz. Hatta çoğu zaman aceleci davranıp pes etme noktasına geliriz ve diyetin başlamasıyla bitmesi bir olur. Doğru ölçüm nasıl olur, her gün tartılmak doğru mudur, tartıda sonuç görmediğimizde bu gerçekten kilo veremediğimiz anlamına mı gelir?
Profesyonel tartılar bize yağ, kas ve su oranını verirken, evlerimizde bulundurduğumuz tartılar ise sadece ağırlık ölçer. Bu nedenle spesifik değişimleri göremeyebiliriz. Eğer profesyonel bir destek almıyorsanız ve takibinizi detaylı vücut analizi yapan tartılar ile yapamıyorsanız lütfen panik olmayın. "Bütün hafta diyet yaptım hiçbir işe yaramadı" tepkisi genelde kaçınılmaz oluyor. Bu noktada önce sakinleşin ve derin bir nefes alın. Panik yapacak hiçbir şey yok! Vücut ağırlığınız değişmese bile vücut kompozisyonunuz değişmiş olabilir. Nasıl mı? Özetle, yağ oranınız azalmış ve kas oranınız artmış olabilir. Toplam vücut ağırlığınız aynı kalmış olsa da aslında verimli bir sonuç almış olabilirsiniz. Özellikle de içinizden "oysa ki ben incelmiş gibi hissediyorum, ama tartıda hala aynıyım!" diyorsanız yağ kaybı sağlamış olmanız
Yeme bozuklukları, besin alımının sağlıksız boyutlarda olması sonucu kişilerde gelişen yeme davranışlarının bozulmasıdır. Kişide bedensel kaygı ve endişe görülür. Çoğu zaman aç kalmak kişileri rahatsız etmek. Özellikle ergenlik döneminde ve kadınlarda daha sık görülür. Yeme bozukluklarının tetikleyen unsurlar ise genel olarak gebelik dönemi sorunları, çocukluk döneminde yaşanılan uyku ve beslenme problemleri, baskıcı aile üyeleri ve mükemmeliyetçilik. Yeme bozuklukları;
· Aneroksiya Nervoza
· Bulimiya Nervoza
· Tıkanırcasına yeme bozukluğu
· Ortoreksiya Nervoza’dır.
Aneroksiya Nervoza
1. Nedir? Beden algısında bozulma, zayıflama ve kilo kaygısından kaynaklı düşük enerji alımı sonucu görülen aşırı kilo kaybı. Kişi olması gereken ideal kilonun çok altında olmasına rağmen bunu kabullenmez ve reddeder.
2. Beraberinde görülen sorunlar: Adet görememe, kemik erimesi, cilt solukluğu ve kuruluğu, tırnak kırılması, saç dökülmesi, kalp sorunları, kansızlık, kabızlık, düşük nabız, depresyon.
Ah biz beslenme uzmanları hep aynıyız! Düzen isteriz, ara öğün isteriz, egzersiz isteriz… İsteriz de isteriz. Fakat hiçbiri boşa değil. Özellikle düzenlemenizi istediğimiz bir konu var ki hepimizin göz ardı ettiği: UYKU!
Hormonal denge, cilt güzelliği, iştah, enerji ve her türlü yaşamsal faaliyet için uykuya ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Uyku, kilo artışı ve kilo kaybını da kayda değer oranda etkileyen bir doğal ihtiyaçtır. Yıllardır iştah ve uyku saatleri artasındaki ilişki üzerine birçok çalışma yapılıyor. Söylemekle olmuyor, ben de kanıtlarımla geldim.
Shahrad Taheri ve arkadaşları tarafından 1040 kişi üzerinde uyku üzerine bir çalışma yapılıyor. Katılımcılardan 6 gün uyku günlüğü tutmaları isteniyor. 6 günün sonunda analizlere göre az uyuyan katılımcılarda leptin hormonu seviyesinin düştüğü, ghrelin hormonunun iste seviyesinin arttığı gözleniyor. Yani iştah üzerine etkili kilit hormonlar etkileniyor. Leptin iştahı baskılayan, ghrelin ise iştahı arttıran hormondur. Bu hormonal değişim kişilerde iştahı arttırıyor. Dolayısıyla az uyumanın kilo artışına neden olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Nasıl araba benzinsiz gitmiyorsa, vücudumuza da yakıt sağlamazsak
Günümüzün en popüler beslenme şekillerinden biri glütensiz beslenmedir. Özetlemek gerekirse bu beslenme tarzında buğday, arpa, yulaf ve çavdar olan bütün yiyecekler diyetten çıkarılır. Glutensiz beslenme kimi durumlarda elzemdir. Örneğin çölyak hastalığı olan kişiler veya glütene karşı alerji/intoleransı olan kişiler glütensiz beslenmelidir. Bu kişilerde “glüten” adlı tahıllarda bulunan proteine karşı bağırsaklar hassasiyet gösterir. Çölyak hastalarında ömür boyu bu gıdalar diyetten çıkarılmalıdır. Gluten intoleransı ise tamamen farklıdır. Diyetten belli bir süre çıkarıldığı takdirde bağırsak florası kendini yeniler ve yavaş yavaş diyetinize glüteni tekrardan eklediğinizde rahatsız hissetmiyorsanız tüketmeye başlayabilirsiniz.
Fakat popüler yaklaşımlardan dolayı ihtiyaç olmasa bile özellikle kilo verme kaygısından dolayı kişiler bu beslenme tarzını benimsemektedir. Fakat uzun vadede glüten içeren gıdaları hayatımızdan çıkarırsak birçok besin öğesinden yararlanamayız ve bu da vücudumuzda çeşitli vitamin ve mineral eksikliğine neden olabilir.
Gluten nelerde bulunur?
Arpa, buğday ve çavdar ile yapılan bütün yiyeceklerde glüten bulunur.
Belirtiler nelerdir?
Şişkinlik,
Uzun süredir diyet yapıyorsanız 2 haftalık küçük bir araya ne dersiniz? Nuala Byrne ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmadan bahsedeceğim size. 25-54 yaş aralığında olan 51 obez erkek katılımcı ile yapılan bir çalışmada katılımcılar rastgele 2 gruba ayrıldılar. Bir grup 16 hafta süren kalorisi kısıtlanmış diyeti takip etti. Diğer grup ise yine aynı kısıtlı diyeti takip etti fakat 2 haftalık kilo koruma programı ile diyetlerine ara verdiler. Bu döngüye 30 hafta boyunca devam edildi. Yani toplamda 16 hafta kalorisi kısıtlı diyet uyguladılar. Sonuçlara bakıldığında 2 hafta ara verilen grupta kilo kaybı sürekli diyet yapan gruba göre daha fazla oldu ve diyet sonrasındaki 6 ay gözlemlendiğinde kilolarını daha iyi korudukları görüldü.
Vücuda alınan enerji azaldıkça metabolizma da yavaşlıyor. Aslında buna metabolizmanın savunma mekanizması diyebiliriz. Vücuda az besin girdikçe az enerji ile yaşamsal faaliyetleri sürdürebilmek için vücudun harcadığı enerji yani metabolizma hızı yavaşlıyor. Dolayısıyla kilo kaybı gittikçe yavaşlıyor, hatta duruyor. Sadece diyetten sıkıldığınızda değil, kilo vermeniz durduğunda da 2 haftalık küçük bir tatil hem vücudunuza hem zihninize iyi
Bayramlar bütün ailenin bir araya geldiği, paylaşımların arttığı özel günlerdir. Kurban bayramı bu yıl da geldi çattı. Peki akıllarda aynı soru: Kurban bayramında nasıl besleneceğim? Kilomu nasıl koruyacağım? Gelin birlikte kurban bayramında nasıl beslenmemiz gerektiğini ele alalım, bu konuya açıklık getirelim.
Kurban eti kesildikten sonraki 24 saat boyunca sertliğini korur. Bekletilmeden tüketilen kurban eti hazımsızlığa neden olabilir. Özellikle sindirim problemleri yaşayan kişilerde daha büyük problemlere yol açar. Bu nedenle kurban eti 1-2 gün bekletilerek tüketilmelidir. Buzlukta dondurularak saklanan kurban eti çözdürülünce tekrardan dondurulmamalıdır. Bu nedenle tüketeceğiniz kadarını çözdürün. Eğer hazımsızlık yaşıyor iseniz papatya, rezene gibi sindirimi rahatlatan bitki çayları tüketebilirsiniz.
Kırmızı et demirden zengindir. Demirden yararlanabilmemiz için yanına bol yeşillik bir salata tercih edebilirsiniz. Böylece salatadan alacağınız C vitamini demirin emilimini arttıracaktır. Ayrıca salata sindirimi daha zor olan etin yanında hafif bir alternatif olacak, aynı zamanda tokluk hissinizi arttırarak tükettiğiniz etin porsiyonunu kontrol etmenize yardımcı