Safra mecaz olarak kullanıldığında “Sıkıntı, tedirginlik, rahatsızlık veren kimse veya şey” demek. Kanımca, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de cumartesi günü partisinin 3. Olağan Kurultay’ında, 2018 yılından bu yana içinde biriken tüm safraları attı. Kurultay konuşması 3 Mart 2023’te altılı masadan kalktığını ilan ettiği açıklamasına çok benziyordu. Ama orada hep dışarıya yani ittifak ortaklarına yüklenmişti. Bu sefer hem içeriye hem dışarıya vurdu.
Öze geçmeden önce biraz kurultay salonundan bahsetmek gerek. 3 bin 200 koltuk kapasiteli ATO Kongre Merkezi hınca hınç dolu değildi bir kere. Hiç kurultay havası da yoktu. Ne bir bayrak ne bir flama ne katılımcıları coşturacak bir müzik, eser miktarda bile mevcut değildi. Sakin sakin yerinde oturan ve birazdan sahnede olacakları bekleyen çoğunluğu takım elbiseli bir kitle vardı. O kadar ki anonsları yapan görevlinin sık sık “büyük bir alkış istiyorum” çağrısı pek karşılık bulmuyor, “Duyamıyorum… Duyamıyorum…” uyarıları havada asılı kalıyordu. Kendime sorduğum “Ne eksik burada?” sorusuna “ruh eksik” yanıtını verdim. Meğer yanılıyormuşum. Çünkü az sonra sahnede olacaklara tam da uygun atmosfer buymuş.
Eldeki torba ya da duvarda asılı silah
Meral Akşener, en son seçimin ikinci turu olan 28 Mayıs akşamında konuşmuştu. O zamandan bu yana partinin tüm organlarıyla uzun toplantılar yapmış, randevu isteyen herkes ile görüşmüş, dinlemiş, dinlemişti. Kaybedilen seçime ve Millet İttifakı’nın geleceğine ilişkin söyleyecekleri merakla bekleniyordu çünkü malum bir de 3 Mart masadan kalkma vakası vardı. Kurultayda rakipsiz olduğu malumdu da acaba muhaliflerine ne diyecekti, partinin iki seçimdir yerinde sayması konusunda nasıl bir özeleştiri yapacaktı, bir fatura kesilecekse kimlere kesilecekti? İttifak ortaklarına dönüp “haydi herkes kendi yoluna” diyecek miydi?...
Beklenen konuşma için kürsüye çıkarken elindeki bez torbayı fark etmemek mümkün değildi. Yanımdaki meslektaşım “yine bir şeyler atacak galiba” dedi, grup toplantısında kürsüden fırlattığı kovanlara atıf yaparak. Torbayı bir de kürsünün üstüne koydu ki, sanki salondaki kimse gözünü ondan ayırmasın. Ve elbette o andan itibaren herkes torbaya kilitlendi. Tıpkı Anton Çehov’un dediği gibiydi, ‘Eğer ilk perdede duvarda asılı bir silah varsa, o silah ikinci veya üçüncü perdede mutlaka patlar’. Biz de torbanın ne zaman patlayacağını beklemeye başladık.
Meral Akşener’in konuşması üç bölümden oluştu. Kısa giriş, aniden girilen sert bir gelişme ve dingin sonuç bölümleri. Gelişme bölümüne o kadar hızla hem öfkeli hem heyecanlı, yüz mimikleri, el hareketleri ve ses tonlamalarıyla girdi ki Akşener şaşkınlık yaratıcıydı. Metin dışına çıkmıştı ve ‘doğaçlama’ gibi duruyordu. Ve ne olduysa bu bölümde oldu. Hem içeriye hem dışarıya aynı tonda vurdu. ‘Düşmanlarından bile duymadığı pis iftiraları duyduğu partilileri affetmeyeceğini’ söylediğinde ilk alkışı aldı salondan. Parayla milletvekili sıraları satıldığı iddiasıydı kastettiği. “Saygısızlar” da dedi, “herkes haddini bilecek” de...
CHP’den 15 milletvekili istemesinin hayatının en büyük pişmanlığı olduğunu ilan etmesiyle salon ayağa kalktı. Eksik olan ruh o zaman doldu salona. Daha önce bu nedenle Kılıçdaroğlu’na ömür boyu minnettar kalacağını söylemişti Akşener. Bu sefer ise kabahati kendine buldu ama Kılıçdaroğlu’na yine teşekkür etti. İstanbul’un İYİ Parti ile değil HDP ile kazanıldığını söyleyenlere bundan sonraki hayatlarında başarılar dilemekten de geri kalmadı. Salonu ikinci kez ayağa kaldıran ise “artık bu partide şımarıklık, saygısızlık bitmiştir” sözleri oldu. Torba da partililere patladı. Her tercihinde sorgulanmaktan şikâyet ederek, “GİK’i kurayla mı belirleyeyim?” diye sorduğu anda... Tekrar yazılı metne geçtiğinde ise ‘bundan sonrasını’ anlattı. Parti aidiyetinin altını çizdi, öze dönüleceğini, ortak aramadan yola devam edileceğini, pusulanın da millet olacağını vurgulandı.
“Artık biz, biziz”
Akşener’in konuşmasıyla partisinde tam demir yumruğa geçtiği aşikardı. O salondan geldiği gibi yine hızlı adımlarla çıktıktan sonra biz de partililere konuşmayı sorduk. Şunu söylemek mümkün; tam da böyle bir konuşma bekleniyormuş meğer Akşener’den. Yüreklerine su serpilmiş gibi yorumladılar.
“Artık biz, biziz” dedi bir partili. Bir başkası Akşener’in “müstakil siyaset” mesajı verdiğini söyledi. Bir diğeri “konfor alanlarının yıkılması gerekiyordu, bu bize lazımdı” diyerek çıkışın “kurumsallaşmaya katkı sağlayacağını” anlattı. Peki bu kimilerinin okuduğu gibi, İYİ Parti’nin başta CHP olmak üzere yerel seçimlerde ittifaka kapıları kapadığı anlamına mı geliyor? Ben öyle okumadım. Partililer de öyle demiyor. Duruma ve şartlara göre her şey olabilir. Bir partili bunu “görerek gidilecek” diyerek anlattı. Bir başkası ise daha önceki yerel seçimde ittifak teklifinin İYİ Parti’den gittiğine atıfla “Artık ittifak yapmak isteyen bize gelecek” dedi.
Sonuçta, İYİ Parti 5.5 yıllık geçmişinde yeni bir sayfa açtı. İçini nasıl dolduracağını göreceğiz.