İki yıllık çabanın ürünü Antalya Diplomasi Forumu (ADF), üç günlük maratonun ardından dün sona erdi. KOVID-19 nedeniyle bir yıl ertelenmek zorunda kalan Forum, buna rağmen pandemi dünyayı ele geçirdiğinden bu yana yapılan, alanının ilki oldu. Diplomasinin kravatsız tartışma ve fikir alışverişlerine ne kadar ihtiyacı olduğunun göstergesi ise kanımca paneller ve oturumlardan daha çok ikili görüşme trafiğiydi. Önceden planlananlar dışında onlarca baş başa görüşmeye tanıklık ettik ve sanırım o trafikte bazıları da gözden kaçtı.
ADF’nin öne çıkan alanlarından biri ise gençlerin varlığıydı. 50’den fazla üniversiteden katılan 256 lisans, yüksek lisans, doktora öğrencisi etkinliğe dinamizm kattı. Uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi çalışan gençler, kendilerine tanınan imkânın hakkını tüm oturumları doldurarak, sorular sorarak verdiler.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Bakan Yardımcıları, ADF Koordinatörü Büyükelçi Murat Karagöz, Bakanlık Enformasyon Genel Müdürlüğü ekibi ve konuklara mihmandarlık eden bakanlık personeliyle aile fotoğrafı çektirdi.
***
Aynı anda birçok paralel oturum ve yan etkinliğin düzenlendiği ADF’den ilgi ile takip ettiğim oturumlardan biri, Yenilikçi Arabuluculuk etkinliğiydi. Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi ve aynı zamanda arabuluculuk konusunda akademik çalışmalarda da imzası olan Burak Akçapar’ın moderatörlüğündeki oturumda, Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Kuveyt Dışişleri Bakanı Mohammed Al Sabah da Yemen çatışmalarındaki arabuluculuk deneyimlerini paylaştı.
Al Sani, ihtilafın konusuna ve bölge dinamiklerine uygun bir ülkenin arabulucu olarak seçilmesi gerektiğini belirtti ve birinci meselenin arabulucunun güvenilirliği olduğunu söyledi. Arabulucunun tahkimdeki gibi değil, çözüm önerileri getiren bir rol üstlenmesi gerektiğine dikkat çeken Katar Dışişleri Bakanı, buna hızın da eklenmesi gerektiğini vurguladı. Afganistan’a özel olarak da Al Sani, “Afganistan ihtilafı iki taraflı değil, çok taraflı. Zamanlama çok kritik. 3 ay sonra ne olacak? Devlet neye benzeyecek? Afganistan’ın geleceğinin neye benzeyeceği konusunda fikir birliği yok” dedi. Öncelikle ülkede ateşkesin ve taraflar arasında fikir birliğinin sağlanarak, toplumun tüm unsurlarının özellikle gençlerin ve kadınların katkısının alınması gerektiğini belirten Al Sani’nin, “Müzakerelere katılanlar aciliyeti anlıyor mu emin değilim. Birçok ülkenin Afganistan’da barışın sağlanmasından çıkarı var. Bunlardan biri de Türkiye…” sözleri dikkat çekti. Al Sani’nin, “Arabulucu olmanın olumsuz tarafı, tarafların sizi tarafsız olmamakla suçlamasıdır. Motive edecek en önemli şey ise ihtilafın çözülmesiyle hizmet edeceğiniz amaçtır” ifadesinin de altı çizildi.
***
Güney Kafkasya: Bölgesel Barış ve İşbirliği için Yeni Fırsatlar başlıklı oturum da en çok rağbet edilenlerden biriydi. Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Gürcistan Dışişleri Bakanı David Zalkaliani, MHP Türk Dünyası ve Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın, Ermeni tarihçi, akademisyen ve Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan’ın eski danışmanı Gerard J. Libaridian ile ABD’nin eski Bakü Büyükelçisi Matt Bryza’nın katıldığı oturumdan notlarım arasına en çok Libaridian’ın sözleri girdi. Libaridian, eskiden danışmanı olduğu Ter-Petrosyan’ın da katıldığı dün yapılan seçimlere ve Azerbaycan ile yaşanan ihtilafa ilişkin saptamalarında, “Ermenistan’ın kendisini bölgenin bir parçası olarak görmesi” gerektiğine dikkat çekerek özetle şunları söyledi:
“Doğrudan müzakere başlamalı. Normalleşme tek yol... Paşinyan’ın partisi de Koçaryan’ın partisi de durumu anlamaktan, duruma müdahale etmekten aciz. Gerçek güçlükleri ve sorunları ele almıyorlar. Eski Cumhurbaşkanı Petrosyan çok popüler değil ama en dengeli kuvvet o... En çok oyu alacağını zannetmiyorum ama umarım politikaları etkileyecek kadar oy alır.”
***
ADF’de izleyenlerin bir kısmının gösterilen ilgi nedeniyle ayakta kaldığı oturum ise Libya Dışişleri Bakanı Necla Manguş, Malta Dışişleri Bakanı Evarist Bartolo, Ürdün Eski Başbakanı Awn Khasawneh ve DEHUKAM Başkanı Prof. Dr. Hakan Karan ile Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden Dr. Joseph Bahout’un katıldığı “Doğu Akdeniz İçin Bölgesel Konferans”tı. KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun da izleyicileri arasında yer aldığı oturuma aslında Yunanistan da davet edilmişti ama tabii ki katılmadı. Daha önce Türk askerinin Libya’daki varlığına ilişkin sözleri tepki çeken Manguş, oturumda bu kez çok dikkatli bir dil kullanmaya özen gösterdi. Ülkesine müdahale eden güçler olduğuna atıf yaptı Manguş ama bu konudaki doğrudan soruya “Libya’nın anlatısını bozan yerel ve uluslararası aktörler var. Ülkelerin Libya’ya bakışını birleştirmemiz lazım” demekle yetindi ve ülke ismi vermedi.