Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 11 Haziran 2019’da ABD Adalet Bakanı William Pelham Barr ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Özellikle Türk yargı makamlarının ABD’ye iletmiş olduğu deliller, belgeler ve iade talepnameleri buraya ulaşmasına rağmen konunun adli mercilere intikal ettirilmemiş olmasını kabul edemeyiz.”
Gül’ün dikkat çeken ikinci cümlesi ise, “15 Temmuz darbe girişimiyle FETÖ’nün doğrudan ilişkisini ortaya koyan delilleri, belgeleri kendileriyle paylaştık. Bu yeni ve önemli delilleri doğrudan Sayın Bakan’a iletmiş olduk” ifadesiydi. Bu cümleleri şu şekilde söylemek de mümkün: “size belge, bilgi gönderiyoruz, ama bunları rafa kaldırıyorsunuz” diyen Gül, yeni bazı delilleri ABD Adalet Bakanı’na elden verdi.
Burada kısa bir parantez açalım. Gül’ün gerçekleştirdiği son görüşme ile Gülen ve avanesinin iadesi için bugüne kadar yapılan üst düzey görüşme sayısı 7’ye ulaştı. Gönderilen onlarca dosya, ifade ve yazı dışında.
Aktivasyon haritası
Gül’ün Barr ile görüşmesinde masaya konulan ise, “delilin haritası” oldu. Aslında söz konusu delil, geçtiğimiz yıl haziran ayında ABD Adalet Bakanlığı’na resmi bir yazı ile gönderilmişti. Kamuoyu o delili Akıncı Davası sırasında ortaya çıkan “Abi bozun nmz” (Abi bozun namazı) mesajından hatırlayacaktır. Akıncı Davası’nın dört önemli sanığından biri olan, “kurmay subaylar abisi” olarak örgütün tepe yöneticilerinden aldığı talimatları kurmay subaylara ileten, kapatılan Anafartalar Koleji’nin sahibi sivil sanık Hakan Çiçek’in darbe gecesi Pensilvanya ile yaptığı telefon görüşmelerinden öğrenilmişti. Sadece Çiçek’in değil, başka isimlerin de görüşmelerine ilişkin tespitler yapılmıştı.
İşte Barr’ın önüne konulan harita bu görüşmelerin haritası. Darbe gecesi yapılan telefon görüşmelerinde kullanılan telefonların nerede, ne zaman aktive edildiği, yapılan konuşmalar ve daha da ötesi konuşmaların yapıldığı, mesajların atıldığı yerlerin üzerine işlendiği bir harita. Haritanın doğrudan Barr’a iletilmesinin nedeni, mart ayında göreve gelen, dolayısıyla “yeni” olan bakana adeta “İşte bu detaya kadar biliyoruz” mesajının verilmek istenmesi.
Gelişme olur mu?
ABD’den sadece Fetullah Gülen değil, FETÖ tayin heyetinden, mollalarından ve istişare heyetinden üst düzey FETÖ mensupları; kıta, ülke, il ve ilçe imamları, teşkilat imamları ve mütevelli heyeti üyelerinden birçok isim yer alıyor.
Gülen’in özel hizmetindeki Cevdet Türkyolu, özel doktoru Kudret Ünal, örgütün basın organlarında görevli Ekrem Dumanlı ve Emrullah Uslu, eski futbolcu Hakan Şükür ve armatör İhsan Kalkavan gibi isimler bunlardan sadece birkaçı. İadesi istenenlerin toplam sayısı 80 civarında.
Bugüne kadar bazı ülkeler Türkiye’nin iade taleplerine olumlu yanıt verdi, hatta bazılarıyla ortak operasyonlar düzenlenerek “paketlenenler” oldu. Ama ABD bunlar arasında değil. Bazı ülkelerde süreçlerin işlemesi gerekiyor.
Rahip Brunson ve NASA çalışanı Serkan Gölge’nin serbest bırakılması ABD tarafında “memnuniyet” yaratmıştı. Geçtiğimiz salı günü yapılan duruşma ile de, FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yargılanan İstanbul Konsolosluğu’nda görevli Nazmi Mete Cantürk’ün ev hapsi kaldırıldı. Cantürk’ün yurt dışına çıkış yasağı ise devam edecek. Bir diğer konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un da yarın duruşması var. ABD’nin yakından takip ettiği bu davalardaki gelişmeler belki Türkiye’nin iade talebi listesindeki bazı isimlerin Türkiye’ye gönderilmesinin de yolunu açar. Belli mi olur?