Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

İki haftadır bir sorunun cevabı etrafında dolanıyoruz: Suriye yönetimi ile istihbarat düzeyinde devam eden ilişkiler bir üst seviyeye, siyasi düzeye taşınır mı? 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun çıkışıyla başlayan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Türkiye’nin Suriye ile görüşme düzeyini siyasi diyalog mertebesine çıkarması ciddiyetle ele alınmaya değerdir” sözleriyle devam eden konuyla ilgili son konuşan isim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan’ın Ukrayna dönüşü “Devletler arasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. İplikle de olsa bağı koparmayın, gün olur lazım olur” sözleri de “kapıyı açık bıraktı” yorumlarına sebep oldu. Uzun süredir Rusya’nın “olası bir harekât veya siyasi çözüm için Suriye rejiminin muhatap alınması gerektiği” mesajı güçlü şekilde masadayken, Erdoğan’ın bu çıkışı, yeni bir dönemin başlayabileceğine işaret gibiydi. 

Haberin Devamı

Öncelikle şunu söyleyelim: Yaptığım görüşmelere göre henüz siyasi düzeyde bir görüşme noktasında değiliz. Ama bu bir zaman meselesi. Artık kapılar eskisi gibi kapalı değil; ancak o kapı aralığından ne zaman girileceğini gelişmeler gösterecek. Ortak menfaatlerin hangi noktada buluşacağı ise çözümün anahtarı olacak. O çıkış yolu da Suriyeli sığınmacılar üzerinden bulunacak gibi. Bunun sinyalini rejim tarafından gelen mesajlardan da alıyoruz. Çavuşoğlu’nun sözlerinden sonra Suriye Baas Partisi yetkilisi Bassam Abu Abdullah’nın açıklamaları da mülteci boyutuyla benzer bir çıkış yolunu gösteriyor. 

Zaman meselesi

Şam’ın perspektifi 

Elbette Şam perspektifinden bakılınca da Türkiye ile 10 yıl boyunca yaşanan gerilimin bir anda silinmesi pek kolay görünmüyor. Suriye rejimi Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki varlığından memnun değil. Ama Türkiye’nin terörle mücadelede geri adım atmayacağının da bilincinde. Abu Abdullah, Suriye rejiminin kırmızı çizgilerini ortaya koysa da mülteci konusunda yol alınabileceğinin mesajını şu sözlerle veriyor: 

“Suriyeli mülteci sorunu, Türkiye’nin gündem meselelerinden biri haline geldi. Bu mesele ancak Şam’la yapılacak bir diyalogla çözümlenebilir. Bu bağlamda önümüzdeki dönemde gelişmeler yaşanabilir, zorluklara rağmen Ankara ile diyalog önemli.” 

Haberin Devamı

Özetle, sığınmacılar üzerinden bir süreç izlenebilecek bir yol gibi duruyor. 

Tabii Türkiye perspektifinden bakıldığında, Ankara, şayet diyalog siyasi bir seviyeye taşınacaksa bunun doğru bir zemine oturmasını da istiyor. Bu yüzden uzun süredir Cenevre’de devam eden siyasi çözüm sürecinin sonuçlanmasından yana. Orada rejim ve muhalefet arasında varılacak bir sonuç, Ankara’nın böyle bir görüşme için elini rahatlatacak. Ama Anayasa Komitesi çalışmalarında şimdilik süreç istendiği gibi gitmiyor. Zira dokuzuncu tur ertelendi. (17 Temmuz 2022’deki yazımda ayrıntılarını paylaşmıştım.) 

Rusya, Ukrayna savaşı sonrası kendisine yönelik yaptırımları ve Rus heyetinin Cenevre’ye gidişinde yaşadığı lojistik sorunları gerekçe göstererek İsviçre’deki görüşmelere katılmayacağını duyurmuş, hatta toplantıların artık İsviçre’de yapılmamasını istemiş, Suriye rejimi de bu sebeple toplantılara katılmayacağını duyurmuştu. Türkiye, işte bu süreçte Anayasa Komitesi’nin yeni toplantısının yapılabilmesi için de çabasını artıracak. Bu siyasi bir temasın zeminini daha da kolaylaştırabilir ama bu süreçte başka gelişmeler olursa da sürpriz olmaz. 

Haberin Devamı

Genel Sekreter Rusya’ya neden gitmedi?

Bu haftanın manşeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretiydi. Cumhurbaşkanı, savaşın başından bu yana ilk kez bu ülkeye gitmiş oldu. Ülkenin batısındaki Lviv kentinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile buluştu. 

Tabii burada BM Genel Sekreteri’nin sadece Ukrayna’ya gitmesi, bu ziyaretin Rusya ayağının olmaması dikkat çekiciydi. BM’nin en tepesindeki ismin Ukrayna’ya kadar gitmişken Rusya’ya neden gitmediği merak uyandırdı. Bu soruyu bir üst düzey BM yetkilisine sordum. Aldığım cevap şuydu: 

“Rusya ayağı hiç planlanmadı. Genel Sekreter Rusya Savunma Bakanı dahil Rus yetkililerle yakın temas halinde. Bu ziyaret Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın üçlü zirve daveti üzerine gerçekleşti.” 

Zaman meselesi

Bu, BM tarafından verilen cevap. Şimdi gelelim Rusya tarafının bu ziyarete bakışına. Rusya bir süredir BM Genel Sekreteri’nin tarafsızlığını sorguluyor, özellikle tahıl koridoru anlaşması için yürütülen müzakerelerde Guterres’i biraz da “Batı’nın adamı gibi davranmakla” suçluyordu. Zaporijya Nükleer Santrali meselesinde de Birleşmiş Milletler’in tutumunu Ukrayna odaklı görüyordu. Hatta Rus yetkililer, santrale kontrol için denetim ekibini Haziran ayında davet ettiklerini hatırlattılar; ancak BM Genel Sekreteri’nin o ziyaret için heyete güvenliği gerekçe göstererek onay vermediğinin altını çizdiler. 

Moskova’nın ayrıca tahıl koridoru anlaşmasının kendisiyle ilgili maddelerinin henüz hayata geçmemiş olmasından da rahatsızlık duyduğu anlaşılıyor. Zira mutabakat Rus gemilerinin de gıda, gübre ve hammaddesini Karadeniz üzerinden taşımasını öngörüyordu. Ancak o günden bu yana tek bir Rus gemisi yola çıkabilmiş değil. Yaptırım korkusu, gemilere el konulabileceği endişesi, sigorta şirketlerinin çekinceleri gibi pek çok sebeple Rusya hala beklemede. Bu konuda BM ile ayrı bir anlaşma yapan Rusya, sürecin kendileri için sağlıklı işlememesinden rahatsız. Tüm bu gerekçelerle Rusların Guterres’in Ukrayna ziyaretinden pek de memnun olmadığını söylemek çok yanlış olmaz.