Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Son birkaç haftadır Ortadoğu’da bölgesel seviyede dikkat çeken yakınlaşmalar oluyor, Çin-Rusya gibi küresel güçler bölgeyi yeniden şekillendirecek adımlar atıyor.

Geçen hafta Suudi Arabistan’ın İran ile ilişkilerini normalleştirme kararını ve o süreçte Çin’in etkisini yazmıştım. Tahran-Riyad yakınlaşmasını konuşurken, Suudi Arabistan’ın “Suriye ile ilişkilerini yeniden tesis etmek için görüşmelere başladığı” bilgisi basına sızdı. Malum, 2011’de başlayan Suriye iç savaşı sonrası Arap dünyası Beşar Esad ile ilişkileri koparmış, Suriye rejimi Arap Ligi üyeliğinden çıkarılmıştı. Ancak yıllar içinde Esad’ın iktidardan gitmeyeceği anlaşıldı ve bölge dengeleri değişti.

Haberin Devamı

Perde arkasına bakıldığında, Riyad yönetimini iknada İran’ın telkinleri, Suriye tarafını iknada ise Rusya’nın etkisi oldu. Yani Çin’in açtığı kapıdan Rusya da girmiş oldu. Moskova yönetimi kendine yakın müttefikinin yani Suriye’nin yeni bir ilişki kurabilmesi için kanal açmış oldu. Özetle Çin ve Rusya bölgede yeni bir ağ örüyor. Bu stratejik bir akılla birlikte mi yapılıyor, bu tartışma yaratacaktır ama tüm bu süreçlerin ABD’nin aleyhine işlediğini söylemek mümkün.

Ortadoğu’da yeni hamleler

Bir stratejik rota daha

ABD’nin işgalinden sonra İran’ın nüfuzuna giren Irak’ın adımlarına baktığımızda, dikkat çeken bir ziyaret de Türkiye’ye yapıldı. Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es Sudani, bu hafta Ankara’daydı. Ziyaretin ana gündemi “Kalkınma Yolu” projesiydi. Proje, 1200 kilometrelik bir rotadan oluşuyor. Basra’daki Faw terminalinden başlıyor Avrupa’ya kadar uzanıyor. İnşa edilecek ve rehabilite edilecek demiryolu ve otoyollarıyla yeni bir ticaret rotası çiziliyor.

Bir başka deyişle bu projey ile Irak, Asya’yı ve Avrupa’yı Türkiye üzerinden bağlayacak. Projenin başlangıç noktası, yıllık 99 milyon ton kapasitesiyle dünyanın en büyük konteyner terminallerinden biri olacak Faw Limanı. Basra’daki limanın ilk bölümü 2010 yılında 2,6 milyar dolara Güney Kore’li bir şirket tarafından yapılmıştı.

Aşama aşama ilerlenecek projenin devamı için Irak, yabancı şirketlerle görüşmelerini sürdürüyor. Bundan sonraki aşamaların da 4,3 milyar dolara mal olması bekleniyor. Bittiğinde Dubai’dekileri de geride bırakıp Ortadoğu’nun en büyük konteyner limanı olacağını söyleyelim. Basra’daki o limandan çıkan mallar, demiryolu ve karayolu üzerinden Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya taşınacak. İşte Türk şirketlerinin katkısının bu aşamada olması bekleniyor. O yolların inşası için şirketler Irak’taki ihalelere girilecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da hafta içi bu projeyi “stratejik” olarak nitelendirdi, İpek Yolu’na benzetti, katkı vereceklerini duyurdu, bu konuda Irak ile mutabakata varıldığını duyurdu. Ortadoğu’nun kalbinden geçecek yeni rota ve işbirliği imkanları Irak Başbakanı’nın ziyaretinin odak noktasıydı.

Haberin Devamı

Ortadoğu’da yeni hamleler

İran’dan iki adım

İran’ın son dönemde bölgede kendisine alan açma adımları da Suudi Arabistan’ınkilere benziyor. Tahran’ın bu adımlardaki ağırlıklı motivasyonu Riyad’dan farklı olarak ekonomikti. Suudilerle diplomatik ilişkilere dönük anlaşmayı imzalayan İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Shamkhani, Çin’in ardından Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Irak’ı ziyaret etti. Tahran yönetiminin ilk adımı BAE ile ticareti kolaylaştırmak için Emirlik’in para birimi Dirhem’i kullanmaktı. Shamkhani, Irak seyahatinde ise İranlı işadamlarının döviz sorununu çözecek mekanizmaların belirlendiğini duyurdu. Ayrıca sınır güvenliği konusunda işbirliğinin yapılması için de imza atıldı.

Haberin Devamı

İran’ın Irak ile yeniden önemli anlaşmalara imza atması, geçmiş yıllara göre keskinliği azalan ama yine de varlığını hissettiren “Irak’taki İran nüfuzu” için önemliydi. Bölgeyi yakından takip edenler, bölgede yeni hamleler yapılırken, İran’ın da attığı adımları buna bağlıyor.

Ortadoğu’da yeni hamleler

İsrail diken üstünde

İsrail, tüm bu gelişmeleri diken üstünde izliyor. Çok değil, bundan sadece iki yıl önce İsrail bölgede Körfez ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmek için “İbrahim Anlaşmaları”nı imzalamıştı. ABD’nin öncülüğünde (Eski Başkan Donald Trump döneminde) Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile yeni bir dönemi başlatmıştı. Aslında İsrail’in en büyük hedefi bu zincire Suudi Arabistan’ı da eklemekti.

Ama istediğini alamadı. Eylül 2021’de dönemin İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat ile yaptığım görüşmede Riyad’ın anlaşmalara dahil olup olmayacağını sorduğumda net yanıt alamamış, ancak sözlerinin satır aralarından İsrail tarafının istekli ama Riyad tarafının temkinli olduğunu anlamıştım. İsrail, Riyad’ı buna ikna edemediği gibi, şimdi ezeli düşmanı İran’a kaptırmış durumda. Riyad-Tahran anlaşması her ne kadar İsrail’e karşı olarak lanse edilmese de bu anlaşma Tel-Aviv’de büyük rahatsızlık yaratmış durumda. Bu dillendirilirken iki değerlendirme öne çıkıyor. Birincisi İsrail dış politikasının İran’a karşı yetersiz kalması ve Suudi Arabistan’ı yanına çekememiş olması.

İkinci yorumsa bu ülkelerin yakınlaşmasının İsrail’i bölgede izole edeceği şeklinde.

Ortadoğu’da yeni hamleler