Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström Ankara’daydı. Zira Stockholm’de yeni bir hükümet var ve bu hükümet bir öncekine göre Türkiye ile iş birliğine daha açık, birlikte çalışma konusunda istekli. Türkiye’ye dönük silah ambargolarının kalkması (lisanslama problemleri zaman zaman devam etse de) önemli bir adımdı. Bu ay başında PKK/KCK üyeliğinden hakkında 6 yıl 10 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan Mahmut Tat’ın Türkiye’ye iadesi de önemliydi. Zira yeni yönetimle birlikte iki kişi daha Türkiye’ye iade edilmiş oldu. Daha önemlisi Tat, terör suçundan iadesi yapılan ilk isimdi.

Haberin Devamı

Ancak İsveç yargısı FETÖ soruşturmasının firari şüphelisi Bülent Keneş’in iade talebini reddedince rüzgâr biraz tersine döndü. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ortak basın toplantısında, “Bu karar olumlu atmosferi zehirledi” demesinin sebebi buydu. Bu kısa ziyarette Dışişleri Bakanı Tobias Billström ile Ankara’da konuştum. Öncelikle şunun altını çizmem gerekiyor. Son yargı kararının gölgesinde Ankara ziyaretini yapan İsveçli Bakan hem basın toplantısında hem de bizim röportajımızda son derece dikkatliydi. Türkiye’yi rahatsız edecek bir ifade kullanmamaya özen gösterdi. Gerçekten çabaladıklarının mesajını vermeye çalışır bir haldeydi. Zira İsveç hükümeti kendi kamuoyu ile Türkiye’nin taleplerini karşılama zorunluluğu arasında sıkışıp kalmış durumda. Ama zaten siyasetçi olmak da bu sebeple zor.

Stockholm’daki hava

İsveç hükümetinin neden bu kadar ince bir çizgide yürümek zorunda olduğunu şöyle özetleyelim. Anlaşılır bir şekilde, İsveç kamuoyunda bir endişe var. “Türkiye bize onay vermeyecek, galiba NATO’ya üye olamayacağız” diye bir hissiyat oluşmuş durumda. Anlaşılan o ki, liberal sol basının Türkiye karşıtı yaptığı yayınlar da bu endişeyi körüklüyor. Dahası sadece kamuoyu üzerinde değil, siyasiler üzerinde de olumsuz bir etki yaratıyor. Hatta hükümet, Türkiye’nin adil bir müzakere süreci yürütmediği, metinde olmayan şeyleri İsveç’in önüne getirdiği şeklinde yorumlarla karşılaşıyor. Ancak Türkiye’nin Stockholm Büyükelçisi Yönet Can Tezel’in, Billström’ün ziyaretinden önce bir İsveç gazetesine yazdığı makalede de ifade ettiği gibi “Türkiye üçlü anlaşma metinde olmayan yeni bir şey talep etmiyor.”

Haberin Devamı

Hissiyatım Türkiye’de yaklaşan seçim süreci, meclis takviminin belirsizliği de İsveç yönetimini biraz endişelendiriyor. Ellerini çabuk tutmak istemelerinin sebebi bu, zira Billström açıkça, “Haziran ayında Vilnius’taki zirvede NATO üyelerinin sayısının arttığını görebileceğimizi umuyorum. O tarihe kadar Macaristan ve Türkiye’nin NATO üyeliğimizi onaylamasını, NATO ailesine katılmayı bekliyoruz” dedi. İsveç’in Haziran sancısının sebebi bu...

Yol haritasında neredeler?

Haziran ayında varılan Türkiye-İsveç-Finlandiya mutabakatında birkaç temel talep vardı. İsveç’in Türkiye’ye dönük silah ambargosunu kaldırması, terör örgütlerinin faaliyetlerine son verip finansal kaynaklarını kesmesi, örgütlerle bağlantılı ve Türkiye’den firar etmiş kişileri Türkiye’ye iade etmesi. İsveç Dışişleri Bakanı üçlü mutabakat metninde yazılı sorumlulukları yerine getirdiklerini” savunuyor. Hatta, “Sonuca adım adım yaklaştığımızı, süreçte sona yakın olduğumuzu düşünüyorum” diyor.

Haberin Devamı

Bu açıklama aslında bana epeyce şaşırtıcı geldi, çünkü Türkiye perspektifinden bakıldığında İsveç daha yolun başında gibi. İsveç’te herhangi bir terör örgütüne üye olmak suç değil. Ceza kanunlarında böyle bir düzenleme yok. Hapishaneden kaçmanın da cezası yok. Örneğin DAEŞ gibi bir terör örgütünün bayrağı da yasak değil. Ancak ülkede 1 Ocak’ta yeni bir anayasa değişikliği yürürlüğe girecek ve artık terörle irtibatlı eylemler suç sayılacak ve cezalandırılacak.

O anayasa değişikliğinin ardından bir de uygulama yasasının çıkması bekleniyor. Onun için de takvim 1 Haziran. İsveçli bakan “Tarihler net, biz sözümüzü tutarız” diyor. Sözlerini tutacaklar mı göreceğiz, zira Türkiye artık uygulamayı görmek istiyor.

Suçluların iadesi konusunda da İsveçli Bakan, “yargı bağımsızken de terörle mücadele edilebileceği” görüşünde. Billström, “Yargı sürekli ret kararları verirse, Türkiye’nin taleplerini nasıl karşılamayı düşünüyorsunuz?” sorusuna, “Bu konu karşılıklı olarak anayasal sistemlerimizi anlamamızla ilgili. Türkiye’nin talebi meşrudur. Eğer yargı iade kararı verirse iade edilir. Türk hükümeti bunun farkında; ama açıkça ifade etmem gerekiyor ki terörle mücadeleyi çok ciddiye alıyoruz. Yargı bağımsızlığı ayrı bir konu ama terörle mücadelede işbirliği de mümkün” diyor.

Dikkat çekici ifadeler

Tobias Billström, Türkiye ziyaretinden önce İsveç gazetesine verdiği röportajda YPG konusunda da dikkat çeken açıklamalar yapmıştı. Olası Suriye harekâtı ile ilgili olarak “Türkiye’nin meşru hakkı” ifadelerini kullanması önemliydi. “Bu açıklamanın İsveç’in geleneksel politikasına aykırı olup olmadığını, ülkesinin YPG konusunda bir politika değişikliğine gidip gitmediğini” sorduğumda, İsveçli Bakan dikkat çeken bir cevap veriyor:

“Bana göre İsveç üçlü muhtıra ile Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları konusunda daha net bir algıya sahip oldu. Yıllardır, hatta on yıllardır topraklarınızda terörle karşılaştığınız gerçeğini ciddiye almamız gerekiyor ve alıyoruz.” Bu sözler köprüyü geçene kadar mı bilmiyoruz. Ankara bunun da hesabını yapıyor olsa gerek.

İsveç’in Haziran sancısı

İsveç’in Haziran sancısı

Tobias Billström kimdir?

2002: İsveç Parlamentosu’na girdi

2006-2010: İsveç Göç ve İltica Bakanı

2010-2014: İsveç İstihdam Bakanı

2014-2017: İsveç Meclis Başkan Yardımcısı

2017-2022: Ilımlı Birlik Partisi Grup Başkanvekili

2022: İsveç Dışişleri Bakanı