Türkiye’nin ve hatta dünyanın bugünkü manada ilk standardı Kanunname-i İhtisabı Bursa (Bursa Belediye Kanunu) olduğunu öğrendim. Padişah Sultan 2. Bayezit Han tarafından 1502’de yürürlüğe konulmuş.
“Bursa’da olan meslek erbabı ve bilirkişileri toplayıp, her meslekte alınan, satılan ve işlenen çeşitli kumaşların, giyeceklerin ve diğer şeylerin tümüne konulmuş narhların (Narh: zorunlu malların azami satış fiyatlarının tespiti) zaman içerisinde her bir cinsin fiyat değişiminin teker teker yazıldığı ayrıntılı bir defter hazırlayın. Ben tahta çıktıktan sonra narh ne şekilde uygulanmıştır? O zamandan beri aynı şekilde mi uygulanmıştır, yoksa değiştirilmiş midir? Değiştirilmişse sebebi nedir? Şimdiki uygulama nasıldır? Etraflıca incelenerek şüpheli ve bilinmeyen bir tarafı bırakılmasın. Acele olarak detaylı bir şekilde yazıp gönderiniz. Gönderdiğiniz bu defter kanunname olup gerektiği anda ona müracaat edileceğinden kesinlikle narhın eksik bir çeşidi kalmasın...”
Sözleriyle başlayan Kanunname’de halka satılan tüm ürünlerin olması
Yıllardır Antalya bölgesinde otellerin sağlık organizasyonlarını yöneten Turizm Hekimi arkadaşım Dr. Gökhan Metin ‘le görüştüm. Antalya bölgesinde hizmet veren tüm otellerin korona virüse karşı ciddi önlemler aldığını öğrendim. İşi daha en başından sıkı tutmuşlar. Havaalanında termal kameralarla yolcu giriş çıkışlarında ateş takibi yapılıyor. İl Sağlık Müdürü Dr. Ünal Hülür ‘ün desteğiyle 20 sağlık çalışanıyla 7/24 hizmet veren günlük 400-500 kişiye PCR test hizmeti verebilen Halk Sağlığı Laboratuvarı havaalanında devreye alınmış. Şüpheli vakalara anında test yapılıyor.
Dr. Gökhan Metin’in aldığım bilgilere göre otellerde önlemler üst düzey tutulmuş. Misafir kapasiteleri yarıya indirilmiş. Restoranlarda açık büfeler kapatılmış, tek kullanımlık çatal, bıçak, baharat düzenine geçilmiş. Tüm masaların, şezlongların Sağlık Bakanlığı mevzuatlarına göre mesafeleri açılmış. Temizlik personel sayıları artırılmış, hijyen eğitimleri düzenli aralıklarla verilmeye başlanmış.
Geçenlerde işyerinde muayene ettiğim bir hastam sindirim şikâyetleriyle geldi. Birçok hekime gitmiş, endoskopiler, kolonoskopiler, derin tahliller yaptırmış, birçok ilaç kullanmış gene de şikayetlerinden kurtulamamış. Uzun bir sohbetten sonra çok stresli ve hata kaldırmayan bir bölümde çalıştığını farkettim. İşinde çok başarılı olmasına rağmen bir hatayla her şeyini kaybetme korkusu yaşadığını hissettim. Sindirim kanalı sinir ağının çok olduğu bir yerdir ve duygusal değişikliklerden çok etkilenir, kişinin gerginlik derecesine göre verdiği cevap değişir. Bu şikayetlerin büyük kısmının ‘’organik değil, stres kaynaklı’’ olduğunu fark ettim. Basit bir ilaç başladık. Birkaç gün içinde tüm şikayetlerinin geçtiğini sevinçle bizimle paylaştı.
Cerrahpaşa’ da öğrenci iken Prof. Dr. Veli Yedigöz hocam, “çocuklar her zaman için hastalarınızın gözlerine bakın, daha çok şey anlatır” derdi. Hekimlik hastanın söylediklerinden çok aslında anlatmak istediği alt metinleri
Evet maskelerin arkasından nefes almak, kendini ifade etmek çok zor.
Defalarca el yıkamak, ellerde oluşan tahriş.
Sosyal mesafe; arkadaşlarına sevdiklerine sarılamamak.
Özellikle sağlık çalışanlarının başka kişisel koruyucu ekipmanlar da takmak durumunda olduklarını düşününce yaşadıkları güçlükleri daha iyi anlıyoruz. Aylardır çocuklarının yüzünü göremeyen anneler babalar var. Bu süreçte verdikleri emeğin tarifi de karşılığı da yok.
Durumumuzu özetleyelim:
Şu anda Kovid-19’un tedavisi veya önlenmesi için lisanslanmış bir ilaç bulunmamaktadır.
Birkaç ilaç denemesi devam etmekle birlikte, hidroksiklorokin veya başka bir ilacın Kovid-19’u iyileştirebileceğini veya önleyebileceğini gösteren kesinleşmiş bir kanıt bulunmamaktadır. Hidroksiklorokinin yanlış kullanımı ciddi yan etkilere ve hastalıklara neden olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Ghebreyesus “Güvenlik verileri güvenlik gözlem kurulu tarafından gözden geçirilene dek hidroksiklorokin denemelerinin geçici olarak durdurulduğunu” söyledi.
Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre koronavirüs hastalığı salgın döneminde hastanelere kalp kriziyle başvuran hasta sayısı oranlarında yüzde 38 düşüş olduğu açıklandı. İspanya’da yüzde 40 İtalya Lombardia’da yüzde 70 oranında düşüşler var.
Türkiye’de sahada konuştuğum acil servis hekimleri ve kardiyoloji uzman hekim arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre ülkemizde de benzer düşüşler var.
Peki nereye kayboldu bu kalp krizleri? İnsanların evde kalmaları, stresten uzaklaşmış olmaları bu oranın düşmesinde bir miktar etkili olmuş olabilir.
Fakat uzmanlar daha büyük etkenin insanların acil serviste enfeksiyon kapma korkularından dolayı hastaneye başvurmamalarından kaynaklandığını söylüyor.
Dolayısıyla hastaların birçoğu göğüs ağrıları olsa da çok şiddetlenmezse evlerinde kalmayı tercih ediyorlar. Hastaneye geldiklerinde ise erken müdahale şansı kaybolduğu için kurtulma şansları düşüyor.
Göğüs ağrısı (sıkışma, baskı, yanma ve ağırlık hissi şeklinde) ve birlikte olabilecek bulantı-kusma ve fenalık hissi
Koronavirüs hastalığıyla birlikte akla mantığa sığmayacak bilgiler sosyal medyayı çöplük haline getirmiş durumda. Akıllı telefonuma 15-20’ye yakın gruptan her gün çılgınca bilgiler yağıyor. Gün içinde birçoğuna yetişmemiz mümkün değil.
Geçen gün işyeri hekimi olarak yıllardır takip ettiğim sigarayı bıraktırmaya çalıştığım şeker hastalığı olan bir hastamın bana ilettiği yazı şöyle diyor;
Fransa’nın başkenti Paris’in Pitie Salpetriere Hastanesi’nde yapıldığı iddia edilen bir araştırmada sigara içenlerin koronavirüs hastalığından daha az etkilendiği ortaya çıkartılmış. Nikotinin virüsle mücadelede etkili olduğunu savunmuş.
Bu tezler geçen aylarda Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’de de ileri sürülmüştü. Şimdi bu haberin aslı astarı var mıdır, arkasında sigara lobisi mi vardır, nikotin bandı üreten ilaç lobisi mi vardır hangi küresel güçler rol alıyor bilemem.
Lakin her yıl dünyada 7 milyon insan doğrudan sigaradan kaynaklı nedenlerle hayatını kaybederken, 1.2 milyon
Kovid-19 hastalığı tüm dünyayı kasıp kavuran, yaşam şekillerimizi değiştiren, ekonomileri sarsan, daha önce hiçbirimizin bir benzeri ile karşılaşmadığı salgın bir virüs hastalığı. Tarihçesinden kısaca bahsedecek olursak;
12 Aralık 2019 da Çin’in Hubei Eyaleti, Vuhan bölgesinde insanlarda atipik zatüre ve Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu’na (ARDS) neden olan yüksek bulaşıcı özelliği olan yeni bir virus keşfedildi. Uzmanlara göre virus hayvansal kökenli ve ilk çıkış noktası olarak aklımıza gelebilecek her türlü canlının gıda olarak satıldığı Huanan Deniz Ürünleri Pazarı orijinliydi. Ancak bu yüksek bulaşıcı virüs, Çin ile sınırlı kalmadı. Hızlı bir şekilde tüm dünyaya yayıldı ve 11 Mart 2020’de de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından salgın olarak ilan edildi. Yine aynı tarihte Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ülkemizde ilk pozitif vakayı açıkladı. Bu andan itibaren elde ettiğimiz tecrübelerle gördük ki hastalığa ne kadar erken tanı koyarsak tedaviye o