Gençten bir adam; festivaller, maskeli balonlar, karnavallar için değişik giysiler de satan bir mağazaya uğramış:
-Ben de, demiş; bir film festivalinin kutlanmasındaki sokak gösterilerine, değişik bir kılıkta katılmak istiyorum. Ancak çok ucuz olmalı alacağım şey, yani kıyafet değişikliğim.
* * *
Satıcı:
-Anladım, demiş; size en uygun düşecek değişik giysinin ne olduğunu. “Adem Baba” kılığında katılın gösterilere. Ala ala sadece bir asma yaprağı alacaksınız, çok ucuza.
* * *
Genç adam:
-Tamam, demiş; hemen alıyorum asma yaprağını, getirin.
* * *
Tezgâhta çalışan görevli, gitmiş bir asma yaprağı getirmiş.
* * *
“Adem baba” kılığına girmeyi kabul eden delikanlı da giysilerin denendiği perdeli küçük bölüme girmiş.
Az sonra da başını perde aralığından çıkarıp:
-Bu yaprak çok küçük geldi, demiş; biraz daha büyüğünü getirin.
* * *
Biraz daha büyük bir yaprak getirmişler kendisine; ama o da olmamış, küçük gelmiş o da...
* * *
Sonunda mağazadaki en büyük yaprağı getirmişler kendine, ama nafile; delikanlı başını perde aralığından çıkarıp:
-Bu da çok küçük geldi, diyormuş.
* * *
Mağaza sahibi bakmış olacak gibi değil; mağazanın özel terzisini çağırtıp, dev bir asma yaprağı yaptırmış.
* * *
Genç alıcı, terzinin yeni yaptığı dev yaprağı da göbeğinin altına koyup denedikten sonra:
-Bu da, demiş; genel ahlaka ve halkımızın hassasiyetine uygun düşecek bir biçimde, yeterli gelmedi örtmesi gerektiği yeri, yeterince örtmeye. Daha büyük bir şey olsun, daha büyük...
* * *
Satıcı, kafası perdenin dışındaki delikanlıya bakmış; şöyle birkaç saniye düşündükten sonra:
-Vazgeçin gösterilere “Adem Baba” kılığında katılmaktan, demiş; bir “Benzin pompacısı” kılığında katılın; üstelik de hiçbir şey ödemek zorunda kalmazsınız. Hortumunuzu, omzunuza koymak, yeter de artar bile...
* * *
Bizde de siyasal gündeme sık sık damgasını vurmaya alışmış bir çatışma var. “Askeri bir vesayetin altından”, “siyasal bir vesayetin altına” geçtik mi, geçmedik mi, diye...
* * *
“Vasilerimiz” kimlerse; acaba onlar da, “hayat motorumuzun çalışmasına kolaylık sağlıyormuş” görünümünde, hortumlarını omuzlarında mı taşıyorlardı acaba?
* * *
Yanıtı tartışmalı bir soru...
* * *
Gezginci bir tacir gittiği kentlerden birinde bir otele inmiş; hemen odasını göstermişler kendisine.
* * *
Odasına giren tacir, yataktaki yastığın üstünde bir tahtakurusu görmüş ve bağırarak patronu çağırmış.
* * *
Koşarak gelen patrona da, yastığın üstündeki tahtakurusunu göstererek;
-Bu ne, demiş?
* * *
Patron, ellerini ovuştura ovuştura, yumuşacık bir sesle:
-Önemli bir şey değil efendim, diyormuş; sadece küçücük bir tahtakurusu...
* * *
Tacir:
-Ben de görüyorum, demiş; tahtakurusu olduğunu, siz bunu önemsiz mi buluyorsunuz?
* * *
Otelin patronu:
-Elbet de çok önemsiz, diyormuş; kaygılanacak bir şey yok, üstelik de ölmüş bir tahtakurusu. Hiç merak etmeyin, çok rahat uyursunuz bu gece...
* * *
Ertesi sabah tacir, otelden ayrılmak üzere aşağıya inip, patrona borcunu öderken:
-Dün yastıkta gördüğümüz tahtakurusu gerçekten ölüydü ama, demiş; gece cenaze töreni çok kalabalık oldu.
* * *
Sorumluların küçümsediği bazı olayları hatırlatan bir fıkra.
Hatırlatan bir fıkra; çünkü o küçümsenen olaylar, bazen çok büyük gösterilere neden oluyor da...
* * *
Beberuhi’ye sormuşlar:
-Şayet politikaya girseydin, nasıl bir iddia ile değiştirirdin gündemi?
* * *
Beberuhi:
-Ben, demiş; Boğaz’ın bir yakasından öteki yakasına atlayabilirim, derdim.
-Ya hadi atla, derlerse...
-Diyemezlerdi, bunun için milli iradenin de onayına gerek var, derdim.
-Sen önce atla da; milli irade ona göre hakkında karar versin derlerse; ne derdin?
-Anadolu yakasından mı, Avrupa yakasına; yoksa Avrupa yakasından mı, Anadolu yakasına atlayayım diye sorardım.
-Sorardın da ne olurdu?
-Öyle bir tartışma başlardı ki, her gün flaş haber olurdum; bu da bana yeterdi.
* * *
Fazıl Ahmet’ten bir şiirle bitirelim yazıyı:
Hani?
Bu ne türlü ihtiras
Sarık sardı her papas?
Mütehassıs çok ama
Bilmem nerde ihtisas?
İşte gene ortalık
Eski hamam eski tas!
Piyasada aranan
Hep yalanla iltimas.
Ne umalım kalaydan
Altın bile tuttu pas.
Rest çekince kumandan,
Generaller dedi: Pas!