Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Nâzım Hikmet’in Küba devrimi üstüne olan şiirlerinden birindeki “mutlulukla” ilgili dizeyi hepiniz bilirsiniz.
“Sen mutluluğun resmini
yapabilir misin Abidin?”
*
Birisi de bu soruyu size sorsaydı...
Acaba siz mutluluğu nasıl çizerdiniz, hiç düşündünüz mü?
*
İsterseniz gelin birlikte azıcık araştırmaya çalışalım.
*
Kara mizaha meraklıysanız, mutluluğu insanoğlunun ana rahmine düşmesini önleyen bir doğum kontrol hapı olarak düşünebilirsiniz.
Böylece karamsar eski bir Roma ozanının görüşünü de onaylamış olursunuz.
“En büyük mutluluk doğmamaktır.”
*
Sofokles ise:
- Ölmeden önce hiç kimse mutlu olamaz, der.
Demek ki bu büyük Yunan sanatçısı, mutluluğu çizmeye kalkarsa, ya bir tabut, ya bir mezar resmi yapacaktı.
*
Önüne gelenin itip kalktığı çelimsiz biri için mutluluk, belki de kimsenin dokunmaya cesaret edemeyeceği güçlü bir boksör olmaktır.
O da sınırsız mutluluğu birden çıkardığı bir direkt yahut bir kroşe olarak düşünecektir.
*
Ülserseniz mutluluk, ya sucuk kızartması ya da turşu suyudur.
*
Âşıksanız, burun buruna bir mırıltıdır.
*
Chateaubriand için
gerçek mutluluk hiç de pahalı değildir. Pahalı olanlar
uydurma mutluluklardır
çünkü...
Yani doğal saçlara kıyasla takma peruklar gibi...
*
Napoleon acaba nasıl çizerdi mutluluğu? Çünkü o da:
- İnsan her şeyi icat edebilir, mutlu olma sanatını asla, diyor.
Belki de ağlayan iri kıyım madalyaların gözyaşlarını silen bir Josephine’di onun için mutluluk...
*
Gorki Rusçada acı demekmiş. Kendine “acı”yı takma ad olarak alan yazar, insan için mutluluğu temel bir hak olarak görüyor.
“Kuşlar nasıl uçmak için yaratılmışlarsa, insanlar da mutlu olmak için yaratılmışlardır” sözü onun.
*
Mutluluğu kasalar dolusu para olarak düşünmek de şiirsel değilse bile, milyonlarca
kişiye göre en gerçekçi
yaklaşımdır.
Ama ben yine de mutluluk deyince, küçük bir çocuğun “mutluluğu tarif etmek için” yaptığı resimdeki, başları bulutlarda öpüşen iki uzun zürafayı yeğlerim.
*
Deniz kıyısında bir kadeh rakıyla bir dilim beyaz peynir mutluluk olamaz mı?
Edip Hakkı ufacık bir tablo yapmıştı böyle.
Bir kadeh rakı, bir dilim beyaz peynir. Deniz kıyısı bile koymamış...
*
Mutluluğu nanik olarak da düşünebilir insan.
Tükürüklü budalalıklara, sinsi alçaklıklara, sünepe salaklıklara, rendelenmemiş görgüsüzlüklere, duygusuz hoyratlıklara ve uydurma böbürlenmelere karşı nanik...
Yaramaz bir çocuk naniği.
*
Şimdi bütün bunları gerçekten çizip, yan yana assak ve altına:
“Mutluluklar” diye yazsak.
En azından bir iki saniye gülerdik.
Gülmek ise mutluluğun
ta kendisidir.