Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aklımda kaldığı kadarıyla; 40-50 yıl önce, bir dizi film çekilmişti Hollywood’da; 3-5 yıl sonra da Türkiye’ye gelmişti.
* * *
Filmin adı Kaçak’tı; bir üniversite hastanesinde, “çocuk doktoru” olarak çalışan Dr. Richard Kimble’ın; karısını öldürmekten suçlandıktan sonra cezaevinden nasıl kaçtığını ve karısını kimin öldürdüğünü; suçu kendisinin üstüne kimin attığını bulmaya çalışmasını anlatıyordu.
* * *
Resmi bir dedektif de, Dr. Richard Kimble’ın peşindeydi. Onu bir an önce yakalayıp, mesleğindeki üstünlüğünü kanıtlamak istiyordu.
Dedektifin ilgilendiği yoktu Dr. Richard Kimble’ın suçlu olup olmadığıyla, onun derdi, cezaevinden kaçan bir suçluyu, çarçabuk bulup, kaçtığı yere teslim etmekti.
* * *
Dr. Richard Kimble, bir yandan polisten kaçarken, bir yandan da, karısını öldürdüğünü ve suçu da kendisinin üstüne kimin attığını kanıtlama çabasındaydı.
* * *
Dizi filmin her bölümü merakla bekleniyor ve ateşli bir tutkuyla izleniyordu.
* * *
1960’lı yılların başında çekilen ve 3 yıl boyunca yayınlanan filmde, David Janssen, Dr.Kimble rolündeydi.
Aynı konu, 30 yıl sonra bir kez daha filme alındı; bu defa dizi olarak değil, tekmili birden.
* * *
Doktor Kimble rolünde, Harrison Ford vardı, “Kaçak” olarak.
* * *
Pazar günkü Vatan gazetesinin manşeti ise, şaşırtıcı mıydı, düşündürücü müydü, kaygı verici miydi; doğrusu kestiremedim.
* * *
Manşet şöyleydi:”ÇADIR DİKECEK YER KALMADI
VATAN, beklenen büyük İstanbul depremi için “toplama ve çadır kurma alanı” olarak belirlenen 480 ayrı adresi inceledi...
Bu alanların yarısında şimdi AVM’ler, lüks siteler yükseliyor”
* * *
Öge Demirkan, Manşetin altına şu haberle başlıyordu:
“ÇOĞU KAMU ARAZİSİ
Şehir içinde sınırlı sayıda boş alan bulunan İstanbul’da, İl Afet Kurulu 17 Ağustos sonrasında bu arazileri tek tek tespit etti. Çoğu kamuya, bir kısmı da özel şahıslara ait imara kapalı, park ve yeşil alan olarak gözüken 480 arazi, toplanma ve çadır kurma alanı olarak belirlendi.”
* * *
İstanbul’un nüfusu 15 milyonu aşar ve her yıl nüfus artışı 500-600 bin kişiyi geçerken; büyük bir İstanbul depreminin nelere mal olacağını kestirmek elbet kolay değildi.
* * *
İnsan, ister istemez ürküyordu ortaya çıkan durumdan ve hem şaşırarak mı, hem düşündürücü olarak mı, yoksa kaygı verici bularak mı değerlendireceğine karar vermekte zorlanıyordu.
* * *
Her ne kadar “Kaçak” filminin eskisinde de, yenisinde de; Dr. Richard Kimble, bir yandan kendisinin peşinden ayrılmayan ve bir türlü bulamayan “dedektif”inden kaçarken, bir yandan da gerçek katilin kim olduğunu kanıtlamaya çalışmayı sürdürüyordu.
* * *
Ve sonunda buluyordu da...
Kendisinin çalıştığı hastanede, uydurma bir ilacı, “yeni bir ilaç” gibi kanıtlamaya hazırlanan bir doktor, Dr.Richard Kimble tarafından yakalanıp yakayı ele vermemek için; hem Dr.Kimble’ın karısını öldürmüş, hem de ona bir tuzak hazırlamıştı, katil olarak yakalanması için.
* * *
Dr. Kimble ise kılık değiştirerek bir hastabakıcı olarak dönüyordu eski hastanesine ve “gerçek katilin” kim olduğunu da kanıtlıyordu...
* * *
Van kentimizle, çevresinde ve daha sonra daha küçük olmakla birlikte Hakkari’de yaşanan depremlerde kimlerin hangi acılara uğradığıyla, ne tür bir sefalet yaşadığının sorumluları yok gibiydi.
* * *
Sadece İstanbul’un nüfusu, her yıl yarım milyon daha artıyor ve Hazine’nin kadastrosuz arazileri bol bol yağmaya uğruyordu.
* * *
Keşke bir “kaçak” film de, bütün boyutlarıyla beraber buralarda yapılabilseydi.