Gazetelerin önemli bir bölümü hala gelmedi.Bendenizin aklı da, ne Kofi Annan planına takılı, ne New York görüşmelerine; ya bir de elektrik kesilirse... Üç hafta önce 5 saate yakın kesilmişti de...***Eski Osmanlı azınlıklarına karşı bitmeyen bir öfkenin yansımaları, vaktiyle kendisini "Varlık Vergisi" ve Aşkale sürgünleri sırasında da göstermişti; şimdi bazı emekli diplomatların aşırı şoven konuşmalarında da göstermekte...***Söz aramızda şu sırada, KKTCnin "Rumlara gol atmış" olduğu haber ve yorumları; ne bizim gazetelerin gelmesine bir katkı sağlıyor, ne haftalardır elektriksiz yaşayan 74 Çanakkale köyüne...İstanbula kar yağdı mı, insan bir kez daha somut olarak anlıyor "Türk insanının yaşam düzeyinin" neden Finlandiyada yaşayanlardan 96 basamak daha aşağıda olduğunu...Ama tabii "biz hür yaşadık, hür yaşarız; hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarız"; kar yağışı hariç...***Şimdi artık hayattan ayrılmış bulunan, sınıf arkadaşım üst düzey bir diplomatımız gelmişti eve. Bendenize şöyle demişti:- Yahu senin derdin kutsal hiçbir şey bırakmamak mı ülkede?"Tabu"larla "dogma"ların arkasına sığınma kolaycılığı, ağır basar "Rönesans"la "aydınlanma dönemi"nin dışında kalmış yoksul ülkelerde.***Vaktiyle Erasmuslar, Galileolar, Voltaireler ve daha yüzlerce, binlerce düşünce, bilim, sanat ve yazı adamı; "tabu"larla, "dogma"ların yarattığı yaygın hipnozları aşmak için, az çaba gösterip, az çile çekmediler...***Kimsenin inancını, görüşünü, tutkusunu iğnelemek için değil; sadece "tabu" ve "dogma"nın ne olduğunu somutlaştırmak için, bir örnek vermeye çalışayım; Hz. Muhammedle Gazinin karikatürleri yapılabilir mi bugün dahi Türkiyede?***Egemenler kadrosu, "tabu ve dogmaları" kendi çıkarları için çok rahat kullanır ve ekonomik saydamlıkları çok daha kolay engellerler böylece. Örneğin Türk insanının yaşam düzeyinin neden bu kadar düşük olduğu üstünde hiç durmaz; vaktiyle KKTCde batmış bir bankanın hesaplarını asla büyüteç altına almaz ve "şanlı tarih" edebiyatını, yahut "ırkçılığı" pompalarlar boyuna..."Kazığı atanlar" ve "kazığı yiyenler" diye de ikiye ayırabilirsiniz "insanlarının yaşam düzeyi" alabildiğine düşük ülkeleri.Bir de bu gözlükle bakılmalı, sanat, düşünce ve yazı adamlarının neden dikenli teller içinde boğulmak istendiğine...***Küreselleşmeyi engelleme olanağı yok... Er geç Türkiye de girecek Avrupa Birliğine... Avrupa Birliği içindeki tüm kentler, bizim de kentlerimiz olacak; nasıl bizim kentlerimiz de, AB vatandaşlarının kentleri olacaksa...Ve global sermaye yatırımlarının artması, savunma harcamalarının azalmasıyla; "Türklerin yaşam kalitesi" de yükselmeye başlayacak. Kimsenin aklına gelmeyecek, İstanbulda kar yağdığında, elektriklerin de kesilip, kesilmeyeceği...***Yüzyıllar boyu kul yığınları adam yerine konmadı. Artık o dönemler aşılmada...Bir gün belki, bir "Lanetliler Bahçesi" de yapılır Türkiyede...Siyah küçük taşlar üstüne beyaz harflerle; dünya klasiklerinin ünlü yapıtlarını, "Demir Ökçeler"i, "Bitmeyen Kavga"ları, "Bozgun"ları yasaklamış olanların adları yazılır. Buralardan yetişmiş gönül bahçelerinin fedailerine, onca zulmü reva görmüşlerin ve yolsuzluklarla soysuzluklarda bayrak koşturmuş olanların adları da tabii...***Enseyi karartmayın. İnsanlık kötüye gitmez, Türkiye de gitmez...Bakın 3 hafta önce kar yağdığında, İstanbulda yaşanan keşmekeş bugün pek yaşanmıyor; elektriklerin kesilme kaygısından başka...Hele geçsin 3 yıl, hele geçsin 13 yıl...Keşke bu kadar gecikme olmasaydı, ama oldu işte... c.altan@prizma.net.tr Saat sabahın 8i. Bütün pencereler buğulu ve kıyıları buz tutmuş. Pervazların önündeki inişli çıkışlı kar kalınlığı, 10 cmi geçiyor. Balkonlarda ise rüzgarın etkisiyle kıyılara doğru oluşmuş kar tepecikleri. Damlar bembeyaz ve bazı bacalarda dumanlar. Tipi devam ediyor.