“42 Yaşındayım ve iki çocuk babasıyım. İkinci eşimle 3 yıldan bu yana evliyiz.
Eşim, ne yapsam mutlu olmuyor. Çok güzel bir evde oturuyoruz. Evin bütün işlerini yapan iki yardımcısı da var. İstediği alışverişi yapabilir. Arabası da var. Hiçbir parasal sıkıntımız da yoktur.
Bir kadın daha ne ister?
Bütün bu sağladığım olanaklara rağmen ben zaman zaman geç geliyorum diye kızıyor. ‘Sevdiğimi’ söylemiyormuşum diye üzülüyor. Birlikte tatil yapmıyoruz, akşamları yemeğe gelemiyorum, yemeğe çıkmıyoruz, diye bozuluyor.
Bazen çok sinirlendiğimde bağırmama içerliyor.
Sonunda geçen akşam bana ‘benden boşanmak istediğini’ söyledi.
Neye uğradığımı şaşırdım. Ne yapmam gerekiyor, çalışıp çabalayıp onu gayet güzel yaşatıyorum. Bir kadın daha ne ister?”
***
Değerli okurum, elbette yaptıklarınızı takdirle karşılıyorum. İşinizde başarılı olmanız ve ailenizi maddi anlamda iyi yaşatmanızı takdir ediyorum.
Ancak hayat bundan ibaret değil. Öncelikle belki sizin hiç de önemsemediğiniz davranışlar bu sağladığınız olanaklardan daha önemlidir.
Bir kadın, içinde sevgi, güven ve duygu zenginliği olan bir ilişki ister. Ayrıca onun ve yaptıklarının farkına varılmasını ister?
Bir kadın, doğum gününün ve evlilik yıldönümünün hatırlanmasını, üzerindeki bir giysinin fark edilmesini, “seni seviyorum” sözünü duymayı, değer görmeyi, romantizmi ve kısacası sevdiğine olan aşkını, evlilikte de sürdürmeyi ister.
Hani diyorsunuz ya, “Bazen çok sinirlendiğimde bağırmama içerliyor” diye bağırdığınız anda size olan sevgisini tahrip ediyorsunuz.
Son söz, daha çok para yerine daha çok sevgi, saygı ve güven...
Evlilikler aşkların sonu değil, başlangıcı olmalıdır.
Mutluluk ve sağlık dileklerimle…
Cengiz Hortoğlu