Her gün yüreğimizi yakan cinayet haberleri ile sarsılıyoruz, içimiz yanıyor. Hayatını kaybeden kadın da olsa erkek de olsa acımız büyüktür. Bir hayat sönüyorsa, bir can kayboluyorsa orada büyük bir dram var, demektir. Öldürülen kişinin kadın ve erkek olması bir şey değiştirmez.
Ateş düştüğü yeri yakar, yaşamını kaybedenlerin ailelerinin yaşadıkları acının tanımı yoktur.
Bu olaylar sadece aileleri değil, tüm toplumu etkiliyor. İçimiz yanıyor yaşananlardan dolayı...
Suçlunun da kadını erkeği yoktur. Kanun suç olan eylemleri tanımlarken eylemi gerçekleştiren kişiyi veya suç mağdurunu kadın veya erkek olmasına göre değerlendirmez.
Suçun unsurlarını tanımlar. Her suç bireyseldir ve suçu işleyen kadın da olsa erkek de olsa cezasını çeker. Mağdurun veya suçlunun cinsiyeti suçun ağırlığını değiştirmez.
Bir yanda hepimizin yanında yer alması gereken suç mağduru diğer yanda, yasaların gerektirdiği en ağır cezayı alması gereken suçlu vardır.
"Bu kadınlaaar veya bu erkekleeer," diye başlayan söylemleri doğru bulmuyorum. Bu bizi bir yere götürmez.
Biz toplum olarak kadın veya erkek kim mağdursa, kim haksızlığa uğruyorsa, onun yanında yer almalıyız.
Kızı öldürülen bir aile ile oğlu öldürülen bir ailenin acısı arasında fark yoktur.
Bu nedenle kadınıyla erkeğiyle, tüm toplum olarak haksızlığa karşı durmamız ve çözümler üretmemiz gerekiyor.
Kendimize; cinayetler nasıl önlenir? Sorusunu yanıtını buluncaya kadar sormak zorundayız.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Türkiye'de bu suçlar için en ağır yaptırım olan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanıyor. Demek ki bu bile yetmiyor.
Peki bu konuda daha neler yapılabilir?
Şu anda iki önerimi sizinle paylaşmak istiyorum:
1)Tehdit suçu nedeniyle sadece ceza değil, cezanın yanında öfke kontrolü tedavisinin de zorunlu olması için bir yasal düzenleme yapılmalı.
Çünkü tehdit dumanı tüten bir ateştir. İlerde olabileceklerin ön habercisidir. Tehdit eden kişinin tehdit eyleminden sonra derhal gözetim altına alınarak, uzmanların gerekli teşhisinden sonra gereken tedavinin yapılmasının zorunlu olması için bir düzenleme yapılmalıdır.
2) Eşine sürekli, sözel veya fiziksel şiddet uygulayan, bunu adeta bir alışkanlık haline getiren eşlere eziyetten dava açılmalı. Çünkü bu suçun cezası 8 yıla kadar hapistir. Caydırıcı özelliği var.
Yürekleri kanatan bu olayların önlenmesi için çözüm bulunması dileklerimle...