Değerli okurlarım, bana “Mutluluk ve huzuru nasıl bulurum?” diye sorsanız, ben de size, “Sanat, kültür, tarih ve kitaplarla ne kadar ilgilisiniz?” diye sorarım.
Ben kendi hayatımdan biliyorum. Ne zaman müzikten, resimden, sergilerden uzaklaşsam eksiklik hissederim. Sanat ve kültür tamlık ve aidiyet duygusu verir bana…
İnsanlar, toplumlar ve devletler arasında da en sağlam köprüler sanat ve kültürle kurulur. Kısacası sanat ve kültür benim için yaşam damarımdır.
Bu hafta sonu, Sayın İnci Ertuğrul ve Sayın Feride Özal'dan harika bir sergi daveti aldım.
Eşimle birlikte Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde düzenlen sergiyi gezerken zamanın, tarihin ve sanatın içinde kaybolduk. Saatlerin nasıl geçtiğini anlayamadık. Tarih ve sanat iç içeydi. Ayrıca Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ni gezme olanağı bulduk. Türk ve İslam Eserleri Müzesini de mutlaka gezmelisiniz.
Kültür ve sanat, insanı sadece bilgilendirmekle kalmıyor, ayrıca mutluluk ve huzur veriyor. İnsanın ruhunu onarıyor.
Ben sözü daha fazla uzatmadan, bu olağanüstü sergiye ilişkin bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Türkiye’de ilk kez sergilenecek İranlı sanatçılara ait Tezhip ve Minyatürler, farklı dönemlere ait çalışmalardan oluşması açısından el sanatları tarihine bir yolculuk yapma fırsatı sunuyor.
Azam Eisazadeh ve Maryam Khorrami’nin yönettiği “Mim Alef” galerisindeki tüm bu eserler 20 İranlı kadın sanatçının imzasını taşıyor.
Sergilenen eserler arasında Hz. Ali, Mevlana Celalettin Rumi ve Osmanlı Padişahları portreleri, İran Safavi ve Gacar dönemine ait Padişah minyatürleri özel bir yer alıyor.
İran Edebiyatının önde gelen şairlerinden Ferdovsi’nin İran efsanelerini anlattığı eseri “Şehname”den metinler ve pek çok ünlü şaire ait şiirlerden oluşan minyatürlerde kullanılan teknik İran’ın bu sanat dallarında sahip olduğu ustalık ve derinliği yansıtıyor. Minyatürlerdeki kompozisyonlarda Simurg kuşu ve melaike gibi efsanevi motifler dikkat çekiyor.
Safavi döneminde (1501-1736) el sanatları içinde minyatür ve hat önemli bir yer tutar. Safavi hükümdarlarının nakkaş ve hattatları himaye ederek yapıların mimari tezyinatını düzenlediği, halı desenlerini çizdiği seramik, cam eşyaların şekil ve süslemelerini belirlediği bilinmektedir. Sanat tarihçileri bu dönemi “sanatta yüksek teknik ve estetik dönemi, gerçek bir altın dönem” diye tanımlamaktadır. Ardından gelen Gacar Hanedanlığı (1794-1925) döneminde yaşanan değişimler de sergideki eserlere yansımaktadır.
Emeği geçenleri kutluyorum.
***
Mutluluk ve sağlık dileklerimle…
Cengiz Hortoğlu