Şafak Coştu Başarı Öyküsü
Değerli okurum, hiçbir başarı rastlantı değildir. Bugün sizinle, örnek olması dileklerimle, Yazar Şafak Coştu'nun başarı öyküsünü paylaşacağım.
Şafak Hanım öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
-Tabii. Kayseri doğumluyum 29 yaşındayım. Evliyim ve bir kızım var. Başkent Üniversitesi Eğitim Fakültesinden tam burslu olarak mezun olduktan sonra Türkiye’nin en iyi okullarında öğretmenlik yaptım. Ayrıldıktan sonra eğitim için bir katkım daha olsun istedim ve Türkiye’de ilk Disleksi Görsel Alfabesini buldum. Disleksi çocuklar kaybolup gitmesinler diye onlar için güzel bir çalışma yapıp tescilini aldım. Şu an Posta’da köşe yazarlığı ve çeşitli dergilerde yazarlık yapıyorum.
Başarılı olmak için neler yaptınız? Nasıl çalıştınız?
-Henüz kendime “başarılı” unvanını veremiyorum, bence daha gitmem gereken çok yol var. Ama şu ana kadar geldiğim noktayı sorarsanız sanırım “cesaret” diye tanımlarım. Ben yetkili olmadığını düşündüğüm kimseyle düşüncelerimi paylaşmam. Denerim, göze alırım, cesur olurum, kimseyi gözümde büyütmem… Kimsenin hayallerimi küçümsemesine izin vermem. Her zaman şunu düşünürüm bundan çok değil 20 yıl önce Zuckerberg birine çıkıp “bir hayalim var herkes kendi isteğiyle fotoğraflarını, ailesini, adresini, işini, videolarını, iletişim bilgilerini paylaşacak” dese eminim herkes gülerdi. Zuckerberg şu an dünyanın en zengin adamlarından biri.
Şu andaki mesleğinizi yapmasaydınız ne yapmak isterdiniz?
-Sanatsal yönümün çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Keman çalıyorum, resim yapıyorum, el becerilerim çok güçlüdür. Sanırım en büyük hayalimi sorsanız modacı olmak derdim. İlkokulda bile o zamanlar kimse bilmezken ben, “büyüyünce stilist olacağım,” derdim. “Yap yine yap ama ekstra bir diploman da olsun” söylemleriyle bu hayalim hayal olarak kaldı. Çünkü bir işi profesyonel yapmadığınız sürece hep artık zamanlarda yapılan bir yük olarak kalır.
Hayatta sizin için çok önemli üç şey nedir diye sorsam ne cevap verirsiniz?
-Dürüst olmak istiyorum sağlık, mutluluk, huzur gibi içi dolmamış klişe sıralamalar yapmak istemiyorum. Kızım, param ve özgürlüğüm derim.
En çok nelerden keyif alırsınız?
-Bu soruyu pandemiden önce pandemiden sonra diye yanıtlamalıyım. Pandemi öncesi sosyalleşmekten, gezmekten, alışveriş yapmaktan keyif alırım derdim. Ama su an evde oturup kitap okumaktan, ayaklarımı çime basmaktan keyif alırım derim. Bana bir rahat sandalye, biraz yeşillik ve şarjı olan bilgisayar verin başka bir şey istemem.
Sizin için mutluluk nedir?
-Özgür olmak. Özgürlükten kastım sorumsuzca yaşamak değil. Hiçbir zaman sınırları olmayan bir insan olmadım. Ama sürekli sitem eden ya da laf cambazlığı yapan arkadaşlıklar bana gelmez mesela ya da eşimin her adımıma karışmasını istemem.
Şafak Hanım, sizi en çok ne mutlu eder? Nelerle mutlu olursunuz? En çok keyif aldığınız şeyler nelerdir?
-Sakin bir dünyam vardır. Tek başıma vakit geçirmeyi severim. Aslında daha önce dediğim gibi güzel bir manzara, rahat bir koltuk ve şarjı ve interneti olan bir bilgisayar beni son derece mutlu eder.
Şimdi biraz da gelecekten konuşalım. Geleceğe dönük ne gibi planlarınız var?
-Çok gözlemliyorum hayatı. Düşüncelerim konusunda pek mütevazi olamıyorum. Düşüncelerimin bir ülkenin yaşantısını değiştireceğini düşünüyorum. Bu yüzden daha fazla kitleye hitap etmek istiyorum. Ekranlarda olup düşüncelerimi daha fazla kişiye aktarmak istiyorum.
Başarmak isteyenler size, “Başarının sırrı nedir?” diye sorsalar, ne cevap verirsiniz?
-Enerjinizi çalan insanları hayatınızdan çıkarın. Yaptığınız işle ilgili yetkili olmayan kimseye düşüncelerini sormayın ve sizi eleştirmesine izin vermeyin. Ast-üst dengesini iyi ayarlayın. Mütevazi olayım derken saygınlığınızı kaybetmeyin. Sonra tabii en önemli gördüğüm şey cesur olmak. Ne olabilir ki en fazla reddedilirsiniz. Reddedilince de diğer seçenekleri denersiniz.
Peki, sosyal medyayla aranız nasıl? Teknolojiyi nasıl görüyorsunuz?
-Sosyal medyada çok aktifim. Olabildiğince paylaşım yapmaya çalışıyorum. Elimden geldiğince özelden mesaj atan herkese dönüş sağlıyorum. Sosyal medya herkesin kendi ününü yarattığı bir mecra, seviyorum ben. Önceden insanlar Unkapanı’nda biri tarafından keşfedilmeyi beklerdi artık herkes kendi medyasının sahibi kimseye muhtaçlık yok.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
-Hayatımın en yoğun çalışma temposundayım. 20 aydır anneyim. Kızımın bir dadısı yok, kendim büyütüyorum. Sabah onun istediği saatte uyanıyorum, öğlen o uyuduğunda göndermem gereken mailleri gönderiyorum, haber okuyorum, o uyandıktan sonra mesaim devam ediyor. Gece o uyuduktan sonra yazılarımı ve yazmakta olduğum kitaplarımı yazıyorum. Özellikle akşam uzun telefon görüşmeleri ya da webinarlardan kaçınıyorum çünkü ailemle vakit geçirmek istiyorum.
Hafta sonları neler yaparsınız?
-Ben bu ara doğaya çok düşkün oldum. Kızımın doğayla büyümesini istiyorum ve onu her hafta sonu açık bir alana götürürüz, mutlaka topla, kumla oynar. Onun dışında hafta sonları eşim evde olduğu için benim biraz daha annelik mesaim hafifliyor. Odama çekilip, kulaklığımı takıp yazılarıma odaklanırım.
İş dışında uğraştığınız spor veya hobileriniz var mı?
-Evet. Çok bilinçli bir annem var. Çok okur, çok bilir. Bu yüzden ablam ve beni multidisipliner bireyler olarak yetiştirmeye önem verdi. Keman çalıyorum, zamanında kort tenisi madalyalarım vardı ama şu an teniste çok iddialı olamam. Buz pateni kaymayı bilirim çok da severim ileride kızımın da buz pateniyle ilgilenmesini isterim. Onun dışında resim çizmeyi severim.
Evde yemek yapar mısınız? Yaparsanız en çok hangi yemekleri yaparsınız?
-Ben bir Kayseriliyim, yemek yaparım ve çok güzel yaparım. Elimin lezzetli olduğunu yemeklerimi yiyen herkes söyler. Evim de restoran gibidir zaten herkes bizim evde yemeğe davet edilir. Kayserili olduğum için her zaman en iddialı olduğum tarifler karbonhidratlı tariflerdir. Kendime özel tarifler yaratmayı da severim. Baharat ve soslu yemekler yapmayı çok severim. Kendi özel soslarımı ortaya çıkarırım. Ev yemeklerinden ziyade farklı lezzetler yemeyi ve pişirmeyi severim.
Bize bir yemek tarifi verir misiniz?
-Yemek yemeyi çok severim o yüzden size yemeyi en sevdiğim yemeğin tarifini vereceğim. Kıymalı ravioli:
Normal mantı hamurunu hazırlıyorsunuz, biraz iri ve kare şekilde kesiyorsunuz. İç harcı için kıyma, domates, biber, soğan ve baharat koyuyorsunuz. İç harcında en önemli şey mor reyhandır. Sonra kare kestiğimiz hamurları bu harç ile dolduruyoruz. Şekli sizin kararınız ben üçgen yaptıktan sonra karşılıklı uçlarını çapraz birleştiriyorum. Üzerindeki sosu için mantarları küçük keserek tavaya koyun suyunun çekmesini bekleyin, üzerine sarımsakları ve domates salçasını ekleyin. Bunları iyice pişirdikten sonra baharatları ekleyin ama asıl önemli olan lezzet mor reyhandır. Sosuna da mor reyhan ekleyin. Mantıları haşlayıp tabağa aldıktan sonra sosu üzerine ekleyin, üzerine de rendelediğiniz kaşar peynirlerini gezdirin. Yok böyle bir lezzet mutlaka deneyin.
Harikaymış... Peki, eşiniz evde size yardım eder mi?
-Eşim dünyadaki en yardımcı erkektir diyebilirim. Kendisi doktor. Buna rağmen “yoruldum” kelimesini duymam ağzından. Evde her işi ortak yaparız. Eşim erkeklerin örnek alması gereken bir insan. Kızımız ilk doğduğu andan itibaren her zaman altını değiştirdi, benimle uykusuz kaldı… Ev ve babalıkla ilgili her ayrıntıyı benden önce düşünüp halleder.
Evde mutluluğun sırrı nedir?
-Partnerinizin önem verdiği şeylere önem vermek. İş, arkadaş, aile, hobi, romantizm, futbol ne olursa…
Şafak Hanım gençlere başarılı olmaları için ne yapmalarını önerirsiniz?
-Artık salt kariyerler yetmiyor. Çok yönlü insan olmalarını tavsiye ederim. Sosyal, okuyan, araştıran, kariyeri olan, çalışan insanlar olsunlar. Okumak kaderi değiştirmenin en basit ve adil yoludur. Kısa yoldan kimse kimseyi ihya etmez, edeceğim diyenlere inanmasınlar.
Şafak Hanım sizinle söyleşiden çok keyif aldım. Başarılarınızın hep sürmesini diliyorum. Yolunuz açık ve aydınlık olsun. Eşiniz ve kızınızla birlikte nice harika yıllar diliyorum.