Cengiz Hortoğlu

Cengiz Hortoğlu

hortogludorduncubakis@gmail.com

Tüm Yazıları

Sabahat Şahin Başarı Öyküsü

(Hiçbir başarı rastlantı değildir.)

Başarıları alkışlamaya devam ediyoruz. Değerli okurlarım bu köşede başarı öyküsünü paylaştığım değerli insanların ortak özellikleri başarılarının yanında mütevazi ve samimi olmalarıdır. Bana göre gerçek başarı budur.

Bugün sizinle, Yazar Sabahat Şahin'in başarı öyküsünü paylaşacağım.

Sabahat Hanım öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

-Ankara doğumluyum. Bir 29 Ekim’de annemi hazırlıksız yakalamış doğum sancıları... Ve hastanenin kapısında açmışım dünyaya gözlerimi... Ben cumhuriyet kızıyım; her Cumhuriyet Bayramı yeniden doğuyorum sanki... İlk adımlarımı İstanbul’da attım ve o gün bugün de hiç ayrılmadım şehrimden...

Haberin Devamı

Kalamış’a yürüme mesafesinde oturur, Suadiye’de denize girerdik. İlkokul yıllarım aynı mahallede geçti. Evimize en yakın okula gider, komşularımız tarafından korunur kollanırdık. Altı çocuklu bir ailenin en küçük kızıyım. Dolayısıyla evdeki en küçük kız çocuğu olmanın ayrıcalığını iliklerime kadar hissettim; şımartıldım fakat asla şımarmadım. Büyüklerin çocukların kişiliklerini baz alıp onlara meslek biçtikleri yıllarda, avukat olacağıma inanırdım. Sanırım haksızlıklara karşı, daha o yaşlarda sessiz kalamayışım yüzünden biçmişlerdi bana bu elbiseyi... Ortaokul ve liseyi Moda’da ‘Kadıköy Kız Lisesi’nde’ bitirdim. Rahmetli Barış Manço’ya komşuyduk anlayacağınız... Lise yıllarımda edebiyata yatkınlığım çok değerli Edebiyat öğretmenim Ümran Hasşerbetçi tarafından fark edildi. En sevdiğim dersti edebiyat... Okurken ve yazarken kendimi buluyordum. Üniversiteyi Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünde okudum. Aslında şu an hala öğrenciyim İstanbul üniversitesinde tarih okuyorum.

Başarılı olmak için neler yaptınız? Nasıl çalıştınız?

-‘Başarı bir yolculuktur bir varış noktası değil’ demiş Ben Swetland... Sanırım benim başarı anlayışım da bu cümle üzerine kurulu. Varacağım yolun sonunu bilmem ama ben bu yolculuğu çok sevdim. Bu yolculuktaki en büyük avantaj ‘seviyor olduğunuz işi yapmaktır,’ diye klişeleşmiş bir cümle ile anlatmak istiyorum, mesleğime olan tutkumu... ‘Okumak ve yazmak hayat biçiminizse,’ benim için paha biçilemeyecek bir ayrıcalığı yaşıyorum. Çünkü işimin olmazsa olmazı iki gerçeğin üzerine kurulmuş bir hayat benimki...

Haberin Devamı

Tarihe çocukluğumdan gelen bir merakım var, son kitabım ‘Asırlık Sevda’ ile bu merakı belgelendirmenin gerekliliği, tekrar üniversiteye başlamama neden oldu. Dönem tarihi içinde geçen olayları romanlaştırmayı seviyorum. Genç Cumhuriyet’in önemli girişimcilerinden olan Nuri Demirağ’ın hayatını; Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün desteğiyle kurduğu uçak fabrikasını ve bu yatırımın hazin hikayesini; o dönemin tarihi gerçeklerine dayayarak sırtımı, romanlaştırdım. Yakın tarihin içinde anlatılacak o kadar çok başarı öyküsü var ki; bu anlamda bir hazine içindeyim.

Şu andaki mesleğinizi yapmasaydınız ne yapmak isterdiniz?

-Uzun yıllar önce televizyonculuk ile başladım çalışma hayatıma... Spikerlik ve sunuculuk yaptım kısa bir süre. Sonrasında annemin kansere yakalanması ile hayatım değişti. Üç yaşındaki oğlumla birlikte, İngiltere ve Türkiye arasında mekik dokuduk. İlk kitabım ‘Kanatsız Melekler’ benim kanserle mücadelemin hikayesidir. Annemi babamı ve ablamı kaybederek yenildiğim bu savaşta; mücadeleyi kalemimle sürdürdüm. ‘Kanatsız Melekler’ her anlamda bir farkındalık kitabıdır. Yaşadığım olayların bir daha tekrar edilmemesi adına kaleme alınmış gerçek bir hikaye...

Haberin Devamı

Hayatta sizin için çok önemli üç şey nedir diye sorsam ne cevap verirdiniz?

-Evlatlarım inancım ve Vatanım. Hiç düşünmeden cevaplayacağım üç değerimdir.

Sabahat Hanım, sizin için mutluluk nedir? Sizi en çok ne mutlu eder? Nelerle mutlu olursunuz? En çok keyif aldığınız şeyler nelerdir?

-Çok değil bundan sekiz ay önce sorsaydınız bu soruyu, çok farklı cevaplar verebilirdim. Bugün benim için mutluluğun ilk şartı, sağlıklı olmaktan geçiyor. Sevdiklerimle birlikte elbette! Tarihin tozlu sayfalarında kaldığını sandığımız salgın hastalıklar gerçeğiyle yüzleştiğimiz şu günlerde önceliğimiz sağlığımız... Coronaya yakalanmadan yaşamanın, büyük lüks olduğu pandemi günleri; rehavete düşüp unuttuğumuz bir dolu gerçeği hatırlattı bize... Dünyanın tüketim çılgınlıklarının doruğunda öğrendik, her şeyden önce ‘can’ geldiğini. Ve şimdi ben de mutluluğumu ailemle birlikte sağlık temellerinin üzerine inşa ediyorum. Kuş cıvıltılarının arasında doğayla iç içe yaptığım yürüyüşlerde, ağzımda maske olmaksızın tadıyorum mutluluğu mesela. Oğullarımla kahvaltı masasında ülkemin ve dünyanın geleceğine dair yaptığımız sohbetlerde, okuduğumuz kitapları tartışırken ve yediğimiz balıkların kılçıklarını bahçedeki kedilerle paylaşırken... Mutluluk bir seçim, yeter ki isteyelim.

Şimdi biraz da gelecekten konuşalım. Geleceğe dönük ne gibi planlarınız var?

-Geleceğe dair mesleki planlarımla başlamak istiyorum öncelikle. İlki; hali hazırda yazılmış üç romanımı da piyasaya çıkarmak. Proses, yılda bir kitabı mümkün kılıyor. Pandemi sürecinde bir kitabın da editörlüğünü üstlendim. Bu yılın sonuna kadar raflarda yerini alır sanırım. Bir şiir kitabı daha çıkarmayı planlıyorum. 2021’in ilk ayında baskıya vereceğim. Bütün bunların yanında keyifle okuyup yazacağım bir sahil kasabasında bahçeli bir ev almak ve İstanbul’u özlemek istiyorum.

Başarmak isteyenler size, “Başarının sırrı nedir?” diye sorsalar ne cevap verirsiniz?

-“Önce biz alışkanlıklarımızı oluştururuz, sonra da alışkanlıklarımız bizi oluşturur.” Sanırım insanı başarıya götüren en büyük argümandır alışkanlıkları... Neye alıştıklarına dikkat etsinler. Çalışmak ve başarı bir disiplin işidir. ‘Neyi başarmak istediğinize odaklanıp çok çalışmalısınız’ derdim sanırım...

Peki sosyal medyayla aranız nasıl?

Kültürel açıdan öncelikle şunu söylemeliyim ki; Türk toplumu olarak paylaşmayı seven sosyal medya adaptasyonu yüksek insanlarız. Bu bağlamda çok sıkıntı çektiğimi söyleyemem. Paylaşımlarımı mesleğimin gereği kadar yerine getirmeye çalışıyor, özelimi bu paylaşımlara dahil etmiyorum. On yıllık bir süreçte inanılmaz bir şekilde hayatlarımızın neredeyse olmazsa olmazları arasına girdi sosyal medya...

Bir gününüz nasıl geçiyor?

-Sabah erkenden kalkıyorum. Malum sebeplerden dolayı uzaktan eğitim annelerinden biriyim. Oğlumu bilgisayar başına oturtup, eğitime başlattıktan sonra da elime kitabımı alıp uygun bir yere çekilip, okumaya başlıyorum. Okumak için en güzel saatler sabah saatleri benim için... Sonrasında gündelik hayatın getirileri ve sorumluluklar geliyor. Arkadaşlarımla buluşup kahve içmek ve meslektaşlarımla proje geliştirmek de bu sorumluluklara dahil. Gün bitip akşam geceye döndüğünde, klavyemle baş başa kalıyorum. Klasik bir müzik eşliğinde saatlerce yazabilirim.

Hafta sonları neler yaparsınız?

-Hafta sonunun diğer günlerden ayrılan en önemli özelliği, sabah kimsenin erken kalkma zorunluluğu olmaması herhalde... Mükellef bir geç kahvaltı yaparız çocuklarla... Sonrasında diğer günlerden pek de bir farkı kalmaz bizim için. Birlikte geçireceğimiz zamanlar ortak kararlarımız çerçevesinde planlanır. Sinemalar, tiyatrolar, konserler hafızamızda bir anı şimdilik. Özlemle bir an önce o günlere dönmeyi hayal ediyoruz.

İş dışında uğraştığınız spor veya hobileriniz var mı?

-Spor evet... Pandemi öncesi özel bir eğitmen eşliğinde, haftada iki gün plates yapıyordum. Sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte, evde neredeyse her gün yaptığım platese yogayı da eklemeye kalkınca ufak bir sakatlık geçirdim. Spor şu aralar keyif aldığım aktiviteler arasında ilk sırada yer alıyor. Hobilerim birkaç yıllık mesafeden hala göz kırpıyorlar bana... Hat sanatı, çini gibi estetiğe dayalı çalışmalara başlamakla birlikte devamını getiremedim. Resme karşı da çok ilgim var. Masamın üzerinde bir A4 ve kurşun kalemle kara kalem çalışmaları yapıyorum dinlenmek için... Fakat içimde ukde kalmış, hep ertelediğim yağlı boya tual çalışmaları için de fırsat kolluyorum.

Evde yemek yapar mısınız? Yaparsanız en çok hangi yemekleri yaparsınız?

-Çok iddialı olduğum bir alan mutfak. Yazmaya başlamadan önce zamanımın önemli bir kısmını mutfakta geçirirdim. Yemeğe çok düşkün olmasam da misafir ağırlamayı ve bunu akşam yemeklerinde arkadaşlarla birlikte şölene çevirmeyi çok iyi bilenlerdenim. Fakat beş yıldır çok istesem de yapamıyorum. Şu aralar mutfağa girmek bir lüks benim için.

Bize bir yemek tarifi verebilir misiniz?

-Zeytinyağlı yaprak sarması tadanların favorisi. Özellikle baharı bekliyorum bunun için. Çünkü taze yaprakla yapılan sarmalar her zaman olduğundan daha lezzet katıyor emeğinize. Bol soğan her zeytinyağlıda olduğu gibi olmazsa olmazı tarifimin. Zeytinyağında kavurduğum soğanlarımın ve çam fıstıklarımın üzerine yıkanmış pirinçlerimi ve sırasıyla baharatlarımı ve kuş üzümünü de ekledikten sonra bol dereotu katıyorum. Sonrasında da kalem gibi sarmak kalıyor. Ha bu arada zeytinyağlı sarma piştikten sonra soğuyana kadar kapağının açılmaması en önemli püf noktası, yoksa kararır.

Sabahat Hanım gençlere başarılı olmaları için ne önerirsiniz?

-Başarmanın en önemli kriteri kendine inanmaktan ve istikrarlı olmaktan geçiyor. Disiplin içinde yürüttüğünüz her çalışmanın karşılığı zaman içinde size ‘başarı’ ile dönecektir. Hangi alanda hedef belirlediğiniz önemli değil, fakat okumuyorsanız bir konuda farkındalık geliştirmeniz imkânsız. Bu sadece benim işimde değil, diğer her sektörde sizi var edecek en önemli ayrıntı bence. Mazeret üretmemek, kendini tanımak, planlama yapmak ve aksiyona geçmek; ayağınız bir atlet gibi başlangıç çizgisindeyse geriye düdüğün sesini duymak kalıyor. O sesten sonra hedefe kadar var gücünüzle koşmalı elinizden gelen her şeyi yapmalısınız. Buradaki en önemli ayrıntı yarışı tamamlamak olmalı, birinci olmak değil...

Milliyetin değerli yazarı Cengiz Hortoğlu, size ve kurumunuza sonsuz teşekkürlerimi ileterek tamamlıyorum sözlerimi.Sevgi ve saygılarımla...

Sabahat Hanım ben de bu harika söyleşi için size çok teşekkür ediyorum. Yolunuz açık ve aydınlık olsun.

Cengiz Hortoğlu