Konca Kumkum Başarı Öyküsü
Değerli okurlarım, başarıları alkışlamaya devam ediyoruz. Bugün sizinle medyadan da yakından tanıdığınız Sayın Konca Kumkum ile yaptığım söyleşiyi paylaşacağım. Başarı öykülerini bu köşede paylaştığım değerli isimlerin ortak yanları başarılarının yanında mütevazi ve samimi olmalarıdır.
Konca Hanım öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
-Medya iletişim danışmanı ve tv program yapınıcısıyım. Üniversite sınavında halkla ilişkiler bölümünü kazandım. Aynı sene konservatuar sınavına girdim. Tiyatro bölümünde oyunculuk eğitimi aldım. Medya sektörüne ilk girişim 1994 yılında radyolarla oldu. Alem FM ve radyo Klas da yedi sene yapımcı, sunucusu olarak çalıştım.
Radyolarda reytinglere giren ilk kadın seslerinden biriyim. Ardından tv programları geldi. Sektörde iz bırakan pek çok yapımda çalıştım. Sonrasında kendi işimi kurdum. Markalaşmak isteyen kişi ya da kurumlara 'Medya iletişim Danışmanlığı' hizmeti verirken aynı zamanda TV program yapımcısı olarak işime aktif devam etmekteyim.
Başarılı olmak için neler yaptınız? Nasıl çalıştınız?
-Medya zor bir sektör... İşi bilmeden ilerlemeniz ve kalıcı olmanız mümkün değil. Benim sektöre adım atmamda abim Şafak Karaman'ın büyük etkisi oldu. Onun kardeşi olma sorumluluğunu taşıyarak daha disiplinli çalıştım. Abim 90 lı yıllarda TV kanallarında ses getiren programlar hazırlayıp sunarken aynı zamanda Akşam Yayın Grubu bünyesinde bulunan Alem FM'in genel müdürüydü. Başta kendisi olmak üzere sektörün duayen isimleri ve ustalarından işi görerek, onları dinleyerek, öğrettiklerini uygulayarak tecrübe kazandım.
Bana yapılan tüm uyarıları dikkate aldım. Bir süre sonra abimle TV programlarında da çalışmaya başladım. Sonra farklı isimlerle faklı yapımlar devam etti. İşin mutfağını öğrendim ve işi sevdim. Editörlükten, konuk koordinatörlüğüne, stüdyo şefliğinden, sponsor sorumluluğuna yapımların her aşamasında bulundum. Kendimi geliştirdim. Çevrem gelişti. Kendimi geliştirdikçe teklifler geldi ve gelen teklifleri değerlendirdim. Derken kendi işimi kurdum. Değişen medyaya uyum sağladım. Sektörün içinde kendimi geliştirerek aktif çalıştım. Başarılı olmanın yolu işi avucunuzun içi gibi bilmekten geçiyor. İşi bilmezseniz kaybolur gidersiniz ama bilirseniz ayaklarınız yere sağlam basar. Vazgeçilmez olursunuz.
Şu andaki mesleğinizi yapmasaydınız ne yapmak isterdiniz?
-Eğitimini aldığım oyunculuk... Oyunculuk eğitimi alırken son sınıfta bir tercih yaptım. Medya sektörünü tercih ettim. Ama eğer bu sektörde iletişim danışmanı ve yapımcı olarak çalışmasaydım, tiyatro oyuncusu olarak yer alırdım.
Hayatta sizin için çok önemli üç şey nedir diye sorsam ne cevap verirsiniz?
-Ailem, İşim, manevi değerler...
Konca Hanım, sizi en çok ne mutlu eder? Nelerle mutlu olursunuz? En çok keyif aldığınız şeyler nelerdir?
-Ben küçük mutlulukları seviyorum. Seyahat etmek, yeni yerler görmek, ve yeni yerler keşfetmek... Yeni insanları tanımak beni mutlu ediyor. Evimi seviyorum. Bazen evimde gezinirken attığım her adıma şükredip, teşekkür ediyorum. Çalışırken ve üretirken mutlu oluyorum. Ailemle birlikte olmak, eşim ve tatbiki Sezar onun saf sevgisi mutlulukların en güzeli...
Şimdi biraz da gelecekten konuşalım. Geleceğe dönük ne gibi planlarınız var?
-Hayat sürprizlerle dolu. Ben yarınla ilgili plan yapmayı sevmiyorum. Gece yatıyoruz sabaha çıkacağımızın garantisi var mı? Bir virüs geldi tüm dünyayı kasıp kavurdu. Tüm planları bozdu. O nedenle yaşadığım şu anı değerlendirmeye çalışıyorum. Bizim çekirdek ailemiz üç kişilik. Ben, eşim Süleyman Bey ve oğlum (Sezar) pitbull dogo kırması köpeğimiz... Önümüzü görerek, dikkatli ve sağlıklı adımlar atarak ilerlemeye çalışıyoruz.
Başarmak isteyenler size, “Başarınızın sırrı nedir?” diye sorsalar, ne cevap verirsiniz?
-Bir şeyi bilmeden, kavramadan tecrübe etmeden başaramazsınız. Öğrenmeye, kavramaya ve gelişmeye odaklanmanız gerekir. Hedef belirleyerek hedefinize doğru bildiğiniz yoldan, kendinizi geliştirerek ilerlemeniz gerekir. Yol uzun ve çetin... Çelme takanlar, sağ gösterip sol vuranlar, kuyunuzu kazanlar, işinize taş koyanlar olacaktır. Ayağınız kayıp düşebilirsiniz. Her düştüğünüzde yeni tecrübelerle ayağa kalkmayı başarabilmelisiniz. Ayağa kalktığınızda yaşadığınız hazla daha da güçlenerek ilerleyeceksiniz. Benim başarımın sırrı öz güvenim... İşime vakıf olmam... Dik duruşum... Kurallarım... Vazgeçmeden yola devam etmem... Kendime olan saygım ve inancım. Siz kendinize inanıyorsanız, farkındalığınız yüksekse ve manevi anlamda güçlüyseniz, sizi kimse yıkamaz.
Peki, sosyal medyayla aranız nasıl? Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor musunuz?
-Evet sosyal medyayı kullanıyorum. Doğru ve amaca uygun kullanıldığında faydalı olduğunu düşünüyorum. Ama sosyal medyada da yaşamıyorum.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
-Bu yıl yapımcısı olduğum iki programım oldu. Hafta içi 5 gün yayınlanan 'Sağlık Masası ve yaz sezonunda başlattığımız ünlü isimlerin konuk olduğu 'Başka Sohbetler...' Sağlık masası canlı yayın olduğu için rejisinde her gün bulunmaya özen gösterdim. Yayın öncesi günlük konuk koordinasyonu, ön hazırlıkların yapılması ve uygulama aşamasının takibi... 'Başka sohbetler" bant çekim... 15 günde bir sabahtan akşama kadar 5 bölüm olarak çekiyoruz. Mutlaka ekiple birlikte çekimlerde bulunuyorum. Öncesinde ön hazırlıklarını yapıyorum. Ekiplerin koordinasyonu, işleyişini takip ediyorum. Medya iletişim danışmanlığını yaptığım kişi ya da kurumlarla hazırladığımız plan dahilindeki çalışmaları takip ve koordinasyonunu yapıyorum. Haftalık akışa göre onların çekimleri varsa mutlaka bulunmaya özen gösteriyorum. O günkü iş planına göre günlük akışımı belirliyorum. Ama erken kalkarım. Günlük iş planıma uygun telefon trafiğimi sağlarım. Çok gerekmedikçe gece işi almam. Dışarda İşim biter bitmez evime gelirim. Evimi ve evimde vakit geçirmeyi seviyorum. Sezar'la ilgilenmek tüm stresimi alıyor. Eşim de ben de mutfağı seviyoruz. Akşam yemeğini yerken günün kritiği ve gıybetini yaparız. Eğer bir konuda karar verememişsem mutlaka dış göz onun fikrini sorar objektif görüşünü alırım. O da olaya başka bir bakış açısıyla bakmamı sağlar.
Hafta sonları neler yaparsınız?
-Kış sezonunda işler daha yoğun oluyor o nedenle hafta sonları stresimizi seyahat ederek atıyoruz. Sapanca, Gököz'de Maremşah yaylası ve Uludağ'a gidiyoruz. İki günlük hafta sonu kaçamağı ikimize de Sezar'a da çok iyi geliyor. Çok bunaldığımda bana en iyi gelen yerlerden biri Konya'dır. Bu sene Doğum günümde eşim sürpriz yaptı. Konya'ya gittik. Günlük yaşamın koşturmacası içinde manevi tatminde önemli! Bambaşka güzellikte bir yer Konya... Kışın seyahatleri abartabiliyoruz. Yazın daha planlı programlı hareket ediyoruz.
İş dışında uğraştığınız spor veya hobileriniz var mı?
-Astrolojiye merakım var... Temel seviye eğitim aldım. Astrolojiyi yol haritası gibi düşünüyorum. O hafta gökyüzünde neler oluyorsa kendi haritamı yorumlayıp dikkat etmeye, uyarılara kulak vermeye özen gösteriyorum. Başka bir yöne odaklanmak bana iyi geliyor. Sezonun oyunlarını ve filmlerini takip ediyorum ve izlemeye çalışıyorum.
Evde yemek yapar mısınız? Yaparsanız en çok hangi yemekleri yaparsınız?
-Evet yaparım. Pratik şeyleri tercih ediyorum. Eşim iyi bir gurme... Ona yemek beğendirmek zor. Evde balık ve et pişirmek ondan sorulur. Ben daha çok meze ve pratik yemekler yapıyorum. Hamur işlerine bayılırım. Ama yememeye özen gösteriyorum. Salatanın her türü, meze, makarna, çorba, hamur işini güzel yaparım. Pandemi surecinde ekmek bile yaptım.
Bize bir yemek tarifi verir misiniz?
-Ben Karadeniz kızıyım. O nedenle size Karadeniz bölgesine özel kiraz tuzlusu (Kiraz kavurması da denir.) tarifi vereyim.
İlk önce tuzlayacağınız kirazı seçersiniz. Kavanozlara bir parça kiraz üstüne tuz döşersiniz. Bu işlem kavanoz dolana kadar devam eder. Kapağını sıkıca kapatıp en az 20 gün olmasını beklersiniz. Kış yaz tüketebilirsiniz. Diyelim ki bir misafiriniz gelecek kavanozu açıp tüketeceğiniz kadarını alıp önce çekirdeklerini çıkarıp suya koyar birkaç saat bekletirsiniz. Beklettikten sonra kirazın suyunu iyice sıkıp bir kenara alırsınız. Derin bir kaba zeytinyağı koyup diğer tarafta soğanı doğrarsınız. Ateşi yakıp soğanı zeytinyağında kavurursunuz. İçerisine kirazları koyup ezmeden kavurursunuz. Renk pembeleşince ateşten alıp servis yapabilirsiniz. Sıcak ve soğuk tüketilebilir. Afiyet olsun.
İlk kez duydum, harika bir tarif... İlk fırsatta ben de deneyeceğim. Peki, evde mutluluğun sırrı nedir?
-Saygı, sevgi ve iletişim. Yaşamın kendi içinde sürprizleri var. Başımıza ne gelirse gelsin, birlikte göğüs gererek acıları da sevinçleri de birlikte paylaşmak gerekir. Sevgi ve saygı var oldukça aşılamayacak engel yoktur.
Konca Hanım gençlere başarılı olmaları için ne yapmalarını önerirsiniz?
-Kendilerine inanıyorlarsa asla vazgeçmesinler. Farkındalıkları yüksek olsun. Kalıcı olmak istiyorlarsa hedeflerini belirleyerek ilerlesinler. Vizyon sahibi olsunlar. Kısır döngü yaratıcılığı öldürür. Dünyada ve Türkiye'de değişen ve gelişen her şeyi takip edip uyum sağlamaya özen göstersinler. kibir ve ben bilirim, ben oldum tavrı yerine mütevazı ve alçak gönüllü olmayı tercih etsinler. Tüm bu yazdıklarıma bir sürü ekleme yapabilirim. Ama en büyük değer; güzel kalpli, kendiyle barışık, iyi insan olmak! Her ne olursa olsun, kalbiniz karanlıksa tüm bu yazdıklarım gerçek olsa da başarmış ama mutsuz ve tatminsiz insan olursunuz.
Diyeceğim odur ki; kalbinizin kararmasına izin vermeyin. Kendinizle barışık ilerleyin. Önce kendinizi sevin. Yaşamınızdan sevgi ve saygıyı eksik etmeyin...
Konca Hanım çok teşekkür ediyorum, harika bir söyleşi oldu. Ben çok keyif aldım. Umarım başarı öykünüzü gençler de örnek alır. Yolunuz açık ve aydınlık olsun.
-Cengiz Bey, ben de çok teşekkür ediyorum.
Cengiz Hortoğlu