"Mutluluk için ilk adım, zıtlıkları yadsımak yerine özümsemektir." Dün Gaziantep Tanıtım Günleri Etkinliğinde düzenlenen imza günümde bir okurum "Siz kitaplarınızda üzülmek de doğal mutluluk da..." diyorsunuz. "Bu nasıl olur? Bu bir çelişki değil mi?" diye sordu. İşte bütün mesele de bu; İçimizdeki mutluluğu bulmak için, tüm duygularımızla barışmak, üzüntüyü de hüznü de yaşama sevincini de doğal karşılamak gerekiyor. Hiçbir duygu kalıcı değildir, bir süre sonra düşünce ve eylemlerimize göre yerini başka bir duyguya bırakır. İşte bunu kabullendiğinizde duygularınızla savaşmayı bırakırsınız. Aslında doğa bize ne yapmamız gerektiğini öğretiyor. Telaşa, endişeye, paniğe gerek yok. Her şey karşıtıyla var olur. Her şey varlığını karşıtına borçludur. Gündüz-gece, kış-yaz, soğuk-sıcak...
Bir Hint Atasözü "Kazıdığınız acı kadar mutluluk doldurabilirsiniz." der. Kurtulmak için savaştığınız her duygu yapışkan hale gelir. Bu bataklıktan kurtulmak isteyen bir insanın çırpınmasına benzer.
İşte bu nedenlerle duygularınızın geçici olduğunu kabul edin ve o anın değerini bilin ve de anlamını çözmeye çalışın. Belki de hissettikleriniz sadece duygı değil aynı zamanda ne yapmanız gerektiğine dair işaretttir.