"Bu nasıl olur?" diye sorma sevgilim, onların her konuda bilgileri vardı ve her şeyi bildiklerinden o kadar eminlerdi ki... Aristo'yu, Platon'u, Sokrat'ı Heraklit'i, Marcus Aurelius'u, Zenon'u boşuna okumuşuz yıllarca... Tartışmayı bilgiyi arama sanatı olarak öğrenmiştik ya düşünürlerden... Dün akşam kanalları dolaştım şöyle birer birer, ateşli tartışmalar vardı ve her iki taraf da öylesine haklıydı ki... Konumunu söyle sana ne düşüneceğini söyleyeyim der gibiydi konuşmacılardan biri... O benim yerime de düşünüyordu sağ olsun. Yoruldum izlerken... Karşı tarafı anlamasına gerek yoktu, ne kadar yüksek sesle bağırırsa o kadar haklı çıkacağını biliyordu. Savunduğu fikirden daha önemli olan nasıl savunduğuydu. Ortam gergindi. Siyah ve beyaz vardı, hayatın tüm renkleri solmuştu. Aşka, sevgiye, felsefeye dair bir şeyler aradım ama bulamadım. Oysa hayatın yorgunluğuna karşı bizi koruyan aşk ve sevgi değil miydi?
Biz tartışmayı kendimizi geliştirme ve doğruyu arama yolu olarak görürdük ya, artık öyle değil sevgilim.