Çalışanların ücret seviyesi, ücreti zamanında ödenmesi, işveren tarafından doğru hesaplanması ve ücretten kesinti yapılamaması için bir dizi koruyucu düzenleme var. Gelin, inceleyelim...
İşçilerin genellikle tek geçim kaynağı olan, bu özelliği nedeniyle yaşamsal öneme sahip ücret kavramı mevzuatımızda özel koruma kurallarına tabi. Ücretin korunması çok yönlü koruma kuralları getirilerek yapılmıştır. Son dönemin en çok konuşulan konularından olan asgari ücret belirlenmesi de devletin ve sosyal tarafların doğrudan müdahalesi ile ücret seviyesinin korunmasına yönelik bir uygulamadır. Bunun dışında ücret seviyesi ile birlikte, ücreti zamanında ödenmesi, işveren tarafından doğru hesaplanması, ücretten kesinti yapılamaması gibi bir dizi koruyucu düzenleme de mevzuatımızda yer almaktadır.
Zamanında ödenmeli
Ücret ödemelerinde farklı dönemler belirlenebilir. Kanuna göre ücret en erken haftada bir, en geç ise ayda bir ödenebilir. Dolayısıyla, işveren çalışanın ücretinin iki ayda bir ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yapamaz. Bir önceki ay ücretler ayın 10’unda yatırılmışsa, bir sonraki ay en geç 10’unda ücretin ödenmesi gerekir. Yargı da taraflar sözleşme ile anlaşmışlarsa hesaplamalar gereği ücret ödeme süresinin bir hafta uzamasını kabul edebilmektedir.
Geciken ödemeye faiz
Gününde ödenmeyen ücrete faiz talep edilebilir. Ücrete uygulanan faiz, yasal faizden daha yüksek olan mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıdır. Hatta bu ücret toplu iş sözleşmesinden kaynaklanıyorsa, bu kez daha da yüksek olan işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanacaktır. Fakat bu faizlerin istenebilmesi için işverenin temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Bu noktada ihtar gereklidir. Önceden ihtar çekilmediği takdirde faiz ancak arabuluculuk aşamasından başlamaktadır.
Kesinti nasıl olur?
İşçinin fiili çalışmasına bakılmaksızın her ay aynı tutarda ödenen ücrete maktu ücret denir. Rapor süresine ait ücretin kesilmesi de bu iki ücret türü için farklılık göstermektedir. İlk ücret türü açısından, ücrete hak kazanmak için çalışmak gerektiğinden raporlu olunan sürenin ücreti de doğal olarak ödenmeyecektir. Fakat maktu ücret için durum biraz daha farklıdır. Maktu ücrette işveren raporlu olunan günler için çalışanın ücretinden kesinti yapamaz. Çalışan nasıl farklı çeken aylar için aynı ücreti almayı kabul ettiyse, işveren de çalışanın bazı aylarda hastalanmasına rağmen aynı ücreti almasını kabul etmiştir. İşveren ancak ilerleyen aylarda çalışana SGK tarafından geçici işgöremezlik ödeneği ödendiyse, onun kendisine verilmesini talep edebilir. Yani, işveren rapor alınan ayın ücretinden doğrudan kesinti yapma yoluna başvuramaz.
Öte yandan işçi ücretin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini derhal feshederse kıdem tazminatına hak kazanır.
Zamanaşımı ödeme gününde mi başlar?
Çalışanların en çok karıştırdıkları konuların başında ödenmeyen ücretlerin en fazla ne kadar sürede talep edilebileceği gelir. Ücretlere ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ücretin ödeme zamanından itibaren 5 yıl içinde dava veya diğer takip yollarıyla talep edilmeyen ücret zamanaşımına uğrar. İşçinin o işyerinde çalışmaya devam etmesi sonucu etkilemez. Örneğin, 15 yıldır aynı işyerinde çalışan bir işçi, 10 yıldır fazla çalışma yaptığını fakat bunların ödenmediğini iddia ediyorsa, dava açtığı tarihten önceki 5 yıl içinde ödenmeyen ücreti talep edebilir.
İşveren ancak işçinin kasten zarar verdiği ve bu durumun mahkeme kararıyla sabit olduğu durumlarda, işçinin ücretinden kesinti yapabilir. Bu oran da haciz gibi dörtte biri geçemez.