Türkiye, sanayileşme ve teknoloji alanında hızla ilerleyen bir ülke olarak, ekonomisini daha da güçlendirmek adına nitelikli iş gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Ancak, son yıllarda işverenlerin sıklıkla dile getirdiği bir sorun var: Nitelikli ara personel eksikliği. Öyle ki, 1 Mayıs öncesinde gerçekleştirilen Çalışma Meclisi’nin kapanış yemeğinde de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin genelinde yaşanan ara personel sıkıntısına vurgu yapıp iş dünyasının nitelikli personel bulma sıkıntısının Türkiye ekonomisi açısından endişe verici düzeyde olduğunu ifade etmişti. Konuya yönelik devletin en üst düzeyinden yapılan açıklamalar, sorunun ciddiyetini ve önemini vurguluyor.
Nitelikli ara personel eksikliği, Türkiye işgücü piyasasında çözülmesi gereken acil bir mesele.
Türkiye’deki işverenler, özellikle sanayi, teknoloji ve hizmet sektörlerinde nitelikli ara personel bulmanın zorluklarından yakınıyorlar. Sanayi odaları ve işveren sendikalarının dile getirdikleri şikâyetler, işverenlerin ara personelden beklentilerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu beklentiler arasında ilk sırada mesleki yeterlilik var. İşverenler, ara personelin işlerini doğru bir şekilde yapabilmeleri için gerekli teknik bilgi ve becerilere sahip olmalarını bekliyorlar.
Diğer taraftan, yeni mezunların iş tecrübesi eksikliği, işverenler için büyük bir sorun teşkil ediyor. İşverenler, eğitim kurumlarından mezun olan bireylerin staj ve uygulamalı eğitimlerle desteklenmiş olmalarını istiyorlar. Ancak bu noktada da kendilerine büyük iş düştüğünü hatırlatmak isterim.
Arz ve talep uyuşmuyor
Yapılan araştırmalar, nitelikli ara personel eksikliğinin Türkiye’nin ekonomik gelişimini olumsuz etkilediğini gösteriyor. TOBB, TİSK ve diğer sivil toplum kuruluşları ile akademisyenler tarafından yapılan çok sayıda araştırma, nitelikli ara personel eksikliğinin üretim verimliliğini düşürdüğünü, rekabet gücünü zayıflattığını ortaya koyuyor.
Ancak işveren cephesinden dile getirilen tüm bu ihtiyaca rağmen, mesleki eğitim mezunlarının işsizlik oranları şaşırtıcı şekilde yüksek kalıyor. TÜİK veriler,, 2024 Ocak-Mart döneminde 15 ve daha yukarıdaki nüfusta meslek lisesi mezunları için işsizlik oranının yüzde 9.6 olduğunu gösteriyor. Aynı gösterge, 15-24 yaş grubundaki gençler için yüzde 15.6. Üstelik, genel lise mezunları için söz konusu olan işsizlik oranlarının 15 ve yukarı yaştakiler için yüzde 11.8 ve 15-24 yaş grubu için yüzde 18.6 düzeyinde olduğu düşünüldüğünde, alınan eğitim aracılığıyla bir meslek sahibi olmanın iş bulmak açısından büyük bir farklılık yarattığını söyleyebilmek mümkün değil.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından yapılan açıklamalardan İŞKUR aracılığıyla yürütülen mesleki eğitim programları, işbaşı eğitim programları ve protokoller aracılığıyla kurulan sektörel iş birlikleri ile nitelikli ara personel ihtiyacının karşılanmasında önemli çabalar olduğu görülüyor.
Çözüm için ne yapmalı?
Sorunun bir an çözüme kavuşturulması, Türkiye’nin ekonomik kalkınması için kritik bir öneme sahiptir. Eğitim sisteminin iyileştirilmesi, iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına yönelik politikaların geliştirilmesi ve gençlerin mesleki eğitime yönlendirilmesi ile bu sorunun üstesinden gelinebilir. İlk olarak, mesleki ve teknik eğitimin kalitesinin artırılması, müfredatların güncellenmesi ve uygulamalı eğitim programlarının yaygınlaştırılması gerekiyor. Bunun yanında, eğitim kurumları ile iş dünyası arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi, staj ve iş başında eğitim programlarının yaygınlaştırılması da şart.
Gençlerin kariyer planlaması yaparken mesleki eğitime yönlendirilmesi ve mesleklerin iyi tanıtılması da önemli. Burada da İŞKUR tarafından yürütülen iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri kritik role sahip. İşverenlerin de nitelikli personel yetiştirmeye katkı sunmaları ve ücret politikalarını gözden geçirmeleri bir diğer önemli husus.
Nitelikli ara personel eksikliği, yalnızca iş dünyasını değil, aynı zamanda genel olarak toplumu da etkileyen bir sorun. Bu bakımdan, mesleki eğitime yönelik algı ve nitelikli ara personel eksikliği gibi önemli sosyoekonomik sorunların çözülmesi için kapsamlı ve uzun vadeli stratejilerin belirlenmesi ve bu süreçte tüm aktörlerin sorumluluk alması gerekiyor.