Bomontiada’nın öne çıkan restoranı Kilimanjaro, kısa bir sessizlik döneminden sonra şef Melih Demirel’in dokunuşları ve yerel lezzetleriyle yenilenerek karşımızda
Uzun zamandır Bomontiada’ya gitmemiştim, Kilimanjaro’nun yenilenen menüsünü denemeye gittim. Tarihi Bomonti Bira Fabrikası, Ocak 2016’da Bomontiada’ya dönüşmüştü. Önce Babylon açılmıştı, sonra restoranlar ve galeriler. Şehrin yeni buluşma noktası olacak demiştik, kısa sürede oldu.
Kilimanjaro, Bomontiada’da ilk açıldığında yemekleri de Autoban imzalı dekoru da çok başarılıydı. Menünün tamamı yerel malzemeden oluşuyordu. Hatta komşu Feriköy Organik Pazar’ın lezzetlerini de öne çıkarıyorlardı. Sonra araya zaman girdi, Kilimanjaro sessiz bir dönem geçirdi ve şimdi Frankie’den tanıdığımız, d.ream grubunun executive şefi Melih Demirel’in imzasıyla yeni haliyle karşımızda.Şef Melih Demirel’in en önemli özelliklerinden biri lokal malzemeler kullanması ve her malzemenin kökten masaya geliş hikâyesini yemeklerinde anlatması. Burada hedef sürdürülebilir bir mutfak yapısı oluşturmak. Odun ve kömür karışımının kullanıldığı özel fırında, uzun pişirilen tabaklar tamamen yerel malzemeyle hazırlanıyor. Bunların arasında her biri 200 yıllık karakılçık buğdayı unu ve Balandız Yaylası ata tohumundan yapılan ekmekler, Konya küflü peyniri ile hazırlanan soslar, Çeşme’den Kilimanjaro mutfağına gelen orkinos gibi örnekler bulunuyor.
Kadın üreticilere destek
Doğal ve mevsiminde üretilebilen her şeyi -turşuları, tüm sosları, salçaları, sirke ve reçelleri- kendi bünyesinde üreten Kilimanjaro, üretemediği, dışarıdan tedarik edilmesi gereken ürünler için ise en iyisini üreteceğine her zaman güvenebileceği kadın üreticilerden destek alıyor, böylece kadın üreticileri de destekliyor. Menüde başlangıç olarak “öküz köftesi, deniz mahsullü gofret, kaymak loru çıplak dumpling dikkati çekiyor. Ana yemeklerde ise sous vide fener balığı, isli somon ve ev yapımı papardelle” denenmesi gereken tatlardan. Tatlı severlere ise “yanık çikolatalı kek, kuzukulağı suyu ile beyaz çikolatalı muhallebi ve kestane ezmesi alternatifleri sunuluyor. Kokteylleri de iddialı; mevsimine uygun ürünler, katkısız içeriklerle, paketlenmiş veya hazır ürünler kullanılmadan hazırlanıyor.
Kilimanjaro’nun yeni “fine dining” halini görmek için en yakın zamanda Bomontiada’ya gitmekte fayda var.
Bebek’te yerel lezzetler
Bu hafta en iyi yeme-içme deneyimlerimden biri de Bebek Otel by The Stay’deydi. Hayır, akşam yemeği ya da terasta içki değil. Tam aksine burada şahane bir kahvaltıyla başladım güne. Şef Demir Özkal tamamen yerel malzemeye odaklanmış. Hatta bazı ürünler The Stay otellerinin Çeşme’deki yeni ekolojik projesi Pastoral’in bahçesinden geliyormuş. Peki, ama menüde neler öne çıkıyor? Yöresel lezzetlerin dikkati çektiği Türk kahvaltısı, sağlıklı bir öğün tercih edenler için granola, acai bowl ve omletler, detoks yapanlar için smoothie çeşitleri, sabaha tatlı bir başlangıç yapmak isteyenler için French toast, krep gibi seçenekler, trüf yağı, Bergama tulumu, avokado, somon gravlax ile yumurta çeşitleri... Ayrıca zengin bir çay kahve menüsü var. Ayurvedik bitki çayı harmanı, zencefilli bitki çayı, süt buharında bekletilmiş oolong çayı, Hindistan cevizli ve çarkıfelek meyveli beyaz çay gibi zengin bitki çayları da dikkatleri çekiyor. Bebek Otel’de lezzeti daha da artıran ise hiç şüphesiz 1950’lerden bu yana korunan tarihi ve tabii İstanbul’un en güzel yerlerinden birinde harika konumu.