Miami’deki Mandolin’den sonra New York’ta yeni bir Türk-Yunan restoranı dikkatleri çekiyor. Üstelik Manhattan’da açılan Iris adlı restoranın kurucusu Amerikalı ünlü bir şef John Fraser
New York Times’ın başlığı bu aslında. Bu hafta New York’un yeni restoranı Iris’i anlatıyorlar: “Şef John Fraser ve executive şef Rob Lawson’ın Manhattan’daki yeni restoranı Ege mutfağının tahmin edilebilir olduğu algısını yıktı” diyorlar. “Bunun en büyük nedeni de aslında Türk ve Yunan mutfaklarını bir araya getirerek ve yeniden yorumlayarak yarattıkları menü” diye ekliyorlar.
Hatırlayacaksınız, Ahmet Erkaya ile eşi Anastasia Koutsioukis’in 2009’da Miami’de açtıkları Türk-Yunan restoranı, Ege bistrosu Mandolin’in Türk ve Yunan sokak yemeği kültürünü birleştiren yeni kardeş mekânı, hızlı yemek yeri Mr. Mandolin’i daha önce yazmıştım. Mr. Mandolin’in menüsünde döner de gyro da shawarma da yazıyor: “Önemli olan ne dediğiniz değil, bu ortak kültürün lezzeti” diyorlar.
Mr. Mandolin, açılır açılmaz Amerikan Vogue’dan Time Out Miami’ye birçok yayına konu oldu. Yaz sonu Miami’de Espanola Way’de The Drexel adlı yeni bir Ege restoranı daha açmaya hazırlanıyorlar. Sonra da Mandolin’in hemen yanında bir meze ve şarap barı açmayı planlıyorlar.
Peki, ama her şey nasıl başladı? “Yemek ve müzik birleştiriyor bizi” diyor Ahmet Erkaya ile eşi Anastasia Koutsioukis. Malum, birçok ortak yemek konusunda Türk mü, Yunan mı tartışmaları yapılıyor. Hâlâ döneri, baklavayı, musakkayı ve daha birçok yemeği paylaşamıyoruz. Daha önce finans sektöründe çalışan Ahmet Erkaya ile pazarlama alanında çalışan Anastasia Koutsioukis, New York’ta tanışıp evleniyor, daha sonra da güçlerini birleştirip Ege’yi merkez haline getiriyorlar.
Mandolin’in başarısının sırrı
Mandolin’i Miami Design District’te 2009’da açtılar Ahmet Erkaya hep şef olmak istemiş, bu isteğini gerçekleştirip Mandolin’de bu kadar başarılı olunca “Bizim restoranımızda şef değil, malzeme önemli” demiş. Miami Design District’teki Yunan adalarını andıran restoranın bahçesinde domatesten bibere, hatta Ege otlarına kadar birçok malzemeyi kendileri yetiştiriyorlar. Bir dönem İstanbul’da da olan Mandolin’in menüsünde Türk ve Yunan mezeleri başlıklı iki ayrı tabak dikkatleri çekiyordu. Türk ve Yunan mutfağı birbirinden rol çalmıyor, aksine birbirini tamamlıyordu. Zaten Mandolin’in başarısının en büyük sırrı da bu; iki kültürün lezzeti, iki kültürün gücü.
Şimdi ise Nix, the Loyal, 701West, Narcissa gibi restoranlarıyla tanıdığımız, Amerikan mutfağına sebze yemeklerini sokmasıyla diğer şeflerden çok daha zamanın ötesinde olarak öne çıkan, vejetaryenlerin de çok sevdiği şef John Fraser’ın yeni restoranı Iris’de de benzer bir durum söz konusu.
“Manhattan’da iyi bir Yunan restoranı bulmak kolay, özellikle de 1990’larda Estiatorio Milos açıldığından beri” diyorlar, “ama zor olan şaşırtacak kadar iyi bir Yunan restoranı bulmak” diye ekliyorlar.
İki yakanın kardeş menüsü
Meze, ızgara ve deniz ürünleri ağırlıklı menüde; cacık, patlıcan salatası, dolma ve lavaşla servis edilen humusu öve öve bitiremiyorlar. Antep biberli kokoreç, dereotlu beyaz peynirli pide gibi sokak lezzetlerinin fine dining bir restorana taşınmasını olumlu karşılıyorlar. Fıstıklı baklava, sütlaç, lokma, Türk lokumu da tatlılar arasında yer alıyor.
Ayrıca menüde Türk şarapları ve biraları da dikkati çekiyor, Türk çayı ve kahvesi de… Özellikle şarap konusunda Iris iddialı, “New York’taki en zengin Türk şarapları kavı burada” diyorlar, Çal karasından öküzgözüne yerli üzümlerimize de yer veriyorlar. Menüde rakı da var, ouzo da.
Şef John Fraser “Yunan mirası ve Türk mutfağına olan derin hayranlığımın sonucu” diyor yeni restoranı Iris için.
New York’tan sonra başka metropollerde de Türk-Yunan restoranları çoğalırsa şaşırmamak lazım.