COP27 zirvesindeki ikiyüzlülükten Twitter ve Meta’daki işten çıkarmalara, ara öğünlü beslenmeden aralıksız oruca geçişe, yeme-içme ve sosyal hayatın daha erken saatlere çekilmesine hem gerçek hayatta hem sanal hayatta birçok çelişkili gelişmeye şahit olduk. İşte mini bir özet.
Tanıdığım en komik kadınlardan biri; üşenmiyor, bir marketin plastik poşetini alıp logosunu bantlıyor, üstüne de bir tarafına Gucci, diğer tarafına Christian Dior yazıyor. Plaja inerken de bu poşeti kullanıyor, bu devirde lüks marka çantalar ve havlularla plaja gidenlerle dalga geçmek için. Plastik poşetten gözlerini alamayanları görünce, “Bilmiyor musunuz iklim krizi için iki marka iş birliği yaptı?” diye yazıyor da yazıyor. Sonuç, herkes inanıyor, poşeti bol sıfırlı rakamlara satsa kesin alanlar da olur. E, neden olmasın?
COP27 için Mısır’daki Sharm El-Sheikh’e özel uçaklarla gidilip karbon izinin nasıl azaltılabileceği konuşulurken, tüm iklim kriziyle savaşan devlet büyüklerinden iş insanlarına özel hayatlarına bakıldığında aslında ortalama insandan ne kadar daha fazla karbon izine neden oldukları ortada.
Twitter’da, Facebook’ta ve daha birçok teknoloji devinde toplu işten çıkarmalar hızla devam ederken Twitter, Elon Musk ile adı bir dönem anılan Amber Hearst’ün hesabını durdururken, uluslararası saygın gazeteciler Twitter’ı bir bir terk ederken Elon Musk, “Gerçekleri ortaya çıkaracağız, 8 dolara herkese mavi tık vererek” diye bağırıyor.
Pandeminin etkisi
Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın tepe şirketi Meta, sadece bir günde 11 bin kişiyi işten çıkarırken, pandemi sonrası farklı beklentilerle birlikte elbette sosyal hayatımızda da değişiklikler oluyor: İşte şimdi uluslararası yeme-içme dünyasını en çok şaşırtan akşam yemeklerinin saat 18.00’e çekilmesi. Londra, New York gibi restoranlarda rezervasyon yapmak için aylar önceden atak ve planlı olmanız gereken metropollerde eskiden en azından 18.00 oturumunda yer bulunur nasılsa diye bakılırdı. Oysa şimdi Financial Times bile kabul ediyor, artık 18.00 aranılan bir saat haline geldi. Dünyada bir tek Amerikalıların bu kadar erken saatte akşam yemeği yediği, birçok kültürde akşam yemeğinin gece 22.00 sularını bile bulduğu düşünülünce şimdi saat 18.00’de restoranların dolu olması elbette şaşırtıyor.
Peki, ama neden? Elbette, pandeminin büyük etkisi var; evde kalınan dışarıda sosyalleşilemeyen süreçte uyku saatleri de yemek saatleri de ister istemez daha erkene alındı. Sağlıklı yaşam ister istemez daha çok gündem listemizde üst sıralara çıktı. 2 buçuk yıllık bir alışkanlıktan sonra şimdi yine hiçbir şey olmamış gibi hayata kaldığı yerden devam edenler olduğu gibi sağlıklı yaşamı sürdürenler de var.
Aralıklı oruç
Bir diğer neden, yine tabii sağlıklı yaşamla ilgili. Ama tabii bu sefer pandemiyle değil, aralıklı oruç yöntemiyle ilgili. Uzun yıllar hepimize “Kan şekerini korumak için ara öğün yemelisiniz” denilmişti, şimdi ise tam tersi “Aralıklı oruç yapmalısınız” dönemi başladı.
Uzun saatler aç kalmanın aslında metabolizmaya iyi geldiği, sindirim sistemine daha faydalı olduğu konuşuluyor. İşte bu durumda birçok kişi 3 ana öğün artı 2 ara öğünden toplam 2 öğüne inmeye başladı. 2 öğün sağlık bakımından ne kadar faydalı, bunu elbette henüz bilemiyoruz. Uzmanlar hâlâ tartışıyor, ama biliyoruz ki beslenme konusunda dönem dönem çok iyi olduğu söylenen bir doğru bir başka dönemde yanlış ilan edilebiliyor. Ama kimsede ne 5 öğün düşünecek hal kaldı ne de bütçe!
Aralıklı oruç yapabilmek için, en az 12-16 saat aç kalmak gerekiyor. Bu da demek oluyor ki, 18.00’de bir restorana yemeğe gittiğinizde, sofradan en geç saat 20.00’de kalktığınızda, sabah gönül rahatlığıyla kahvaltı edebiliyorsunuz.
18.00 doluluğu
İşte bu durumdan en çok restoranlarda zor yer bulunan, rezervasyon yapmanın neredeyse imkânsız olduğu metropollerde yaşayan yeme-içme meraklıları şikâyetçi. Çünkü artık saat 18.00 rezervasyonları bile dolu.
Tabii dünya böyle bir ekonomik krizdeyken nasıl oluyor da restoranlar bu kadar doluyor diye de şaşırıyor insan. Ama biliyoruz ki restoranlar sosyal hayatın önemli bir parçası ve işte her ne olursa olsun insanlar sadece sosyal medyada ya da Metaverse’de değil hâlâ yüz yüze sosyalleşmeyi özlüyor ve istiyor.
Zaten sosyal medyada sırf geçen hafta yaşanan değişimlere baktıkça aslında IRL’ın önemini daha da iyi anlıyoruz.
Şaşırıyor muyuz?
Hayır!