Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hiç tartışmasız Refik Anadol müthiş bir sanatçı.

Los Angeles’a yıllar önce, daha yeni gittiği zamanlarda sanatın teknolojiyle sınavını şöyle özetlemişti: “Aslında sanat icra edebilmenin pek çok yöntemi arasında, teknoloji hala kaygan bir zeminde yer alıyor. Sonuçta kullanılan aygıtlar ve sistemler günümüzde milyonlarca kişi tarafından ulaşılabilir bir durumda. Bu noktada önemli olan, ister istemez neyi nasıl kullandığınızdan çok, sanatçı olarak söyleminiz ve hayal ettiğiniz gerçekliği nasıl anlatmaya çalıştığınız önem kazanmakta. Ben, olabildiğince, tekniğin cazibesinden çok, yaratacağı sonuç ve onun algılanması üzerine odaklanmayı hedefliyorum.”

Haberin Devamı

19 Aralık’ta Melbourne’da National Gallery Of Victoria’nın yaz sergisinde ‘Quantum Memories’ adlı eseri sergilenecek olan Refik Anadol’un işlerine baktığımızda hedefini çoktan başarmış olduğunu görüyoruz.

Işık festivalinden neden çekildi?

Refik Anadol, Contemporary Istanbul ve İBB iş birliğiyle düzenlenen Istanbul The Lights Festivali’nden son anda çekildi.

Bunu da hem kendi sosyal medya hesaplarında hem de Sanatatak’a yaptığı açıklamayla duyurdu.

“İçinde bulunduğumuz dönemde sanatın birleştirici gücüne ya da genel olarak bizi insanın ve insanlığın hedeflerini düşünmeye itecek anlatılara çok ihtiyacımız var. Fakat ne yazık ki bu ay Seul’de düzenlenmesi planlanan ve genel direktörlüğünü üstlendiğim benzer bir ışık festivali, Milano, Dubai, Los Angeles’ta üzerinde çalıştığım pek çok kamusal sanat eserinin gösterimi pandemi koşulları sebebiyle iptal edildi. İstanbul’daki ışık festivali de gece deneyimlenebilecek bir etkinlik. Oysa yeni alınan pandemi tedbirleri gereği İstanbulluların gece dışarı çıkamadığı bir dönemde bu çalışmanın hakkaniyetle izleyiciye ulaşamayacağı açık. Hal böyleyken, İstanbulluların geceleri dışarı çıkamadığı ve sosyal mesafeyi korumanın her zamankinden daha elzem olduğu günlerde yalnızca karanlıkta deneyimlenebilen bir ışık festivali düzenlemeyi maddi ve manevi kaynakları zamansız, yersiz kullanmak bağlamında etik bulmuyorum” dedi.

Haberin Devamı

Ardından da ekledi: “Öte yandan, festivalin almış olduğu küratöryel kararları medya sanatları alanının öncülerinden biri olarak başlattığım sanat pratiğimle ters düşmesi dolayısıyla sorguladım. Medya sanatları özellikle de yapay zekâ ve veri odaklı eserler aylar ve bazen yıllar süren disiplinler arası araştırma, kurgulama, izin alma, veri toplama, analiz ve üretim süreçleri sonucunda ortaya çıkıyor. Örneğin 2011’de Alper Derinboğaz ile yaptığımız, günlerce İstiklal Caddesi’nin seslerini kaydedip Yapı Kredi Kültür Sanat’ın dış cephesine yansıttığımız veri heykeli ‘Augmented Structures’, 2017’de Google Sanatçılar ve Makine Zekâsı iş birliğiyle yaparak ve SALT arşivlerini kullanarak yaklaşık bir yıl içinde oluşturduğumuz ‘Arşiv Rüyası’, yine 2017’de ANAMED ile birlikte 25 yıldır sürdürülen Çatalhöyük araştırmalarının arkeolojik verilerini baz alarak kurguladığımız yapay zekâ veri heykelleri... İstanbul verileriyle İstanbul için tasarladığımız bu eserler hem sonuçları hem de süreçleri bakımından dünyada yankı uyandıran medya sanatları işleri arasında yer aldı. Özellikle İstanbul gibi bir kentte her proje şu dönemde çok önemli ve değerli. Ancak böyle bir festivalde sanatçıların daha özenle ve özgünlükleri göz önüne alınarak seçilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Katılımcı sanatçıların bize eksik ve de geç söylenmesini de hem etik hem de profesyonellik bağlamında doğru bulmuyorum. Tüm bu şartlar altında etkinlikten çekilmem kaçınılmaz oldu. Umuyorum ki verdiğim bu karar sanat dünyasının her kesiminden gelecek benzer yapıcı eleştirilerin önünü açar ve İstanbul kamusal sanat sahnesinde olumlu değişimlere ön ayak olur.”

Haberin Devamı

Bu açıklamadan sonra Refik Anadol’un sanki sadece sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle festivalden çekildiğini sananlar oldu, oysa belli ki durum daha derin.

Bu arada hatırlatalım, Refik Anadol, İstanbul için iki yeni sergi hazırlığı içinde.

Refik Anadol’un Istanbul The Lights’dan çekilmesi elbette üzücü, İstanbul’un da bir ışık festivali olması elbette olumlu, ama işte uluslararası standartlarda projeler yaratabilmek için proje yöneticilerinin, küratörlerin ve sanatçıların birbirlerini daha iyi dinlemesi ve birbirlerinin fikirlerine daha çok saygı duyması gerekiyor.

Daha çok konuştukça, daha çok yapıcı eleştiride bulunuldukça daha iyi sonuçlar ortaya çıkacak.

Yoksa ne yazık ki ‘Körler sağırlar birbirini ağırlar’ aşamasından ileri gidilemiyor.