Bol ödüllü yönetmen Alejandro González Iñárritu’nun daha önce Oscar özel ödülü alan sanal gerçeklik filmi “Carne y Arena”, Kovid-19 sonrası bu ay yeni bir sergiyle dünya turnesine çıkıyor. Peki, ama neden şimdi?
Steve Jobs, biyografisini yazdırabilmek için bir yazarın peşinden tam beş yıl koşmuş. Yazar Walter Isaacson’u ilk kez 2004 yılında aramış. Her seferinde aynı cevabı almış: “Senin hayatını yazmak için daha çok erken. Önce emekli ol, 10-20 yıl sonra bakarız.” Ama Steve Jobs ısrarla “Ama ben iyi bir konu olurum” demiş.
Daha önce Benjamin Franklin ve Henry Kissinger gibi isimlerin biyografilerini yazan Walter Isaacson ise o sırada Albert Einstein’ın biyografisini bitirmek üzereymiş. Belli ki ön yargıya kapılmış, Steve Jobs’ı, kendisini tarihi değiştirmiş büyük isimlerle bir görüyor diye yadırgamış.
Tarih yazanın hayatını yazmak
Tam beş yıl sonra, 2009’da Jobs’ın eşi Laurene Powell Jobs, “Steve hakkında kitap yazacaksan şimdi yazmalısın” demiş Isaacson’a. Sonra da Steve Jobs’ın 2004”te yazara “Kitabımı yazar mısın?” dediğinde ilk kanser ameliyatını geçirdiğini ve artık hastalığının ilerlediğini anlatmış. Isaacson ise Steve Jobs’a tek bir soru sormuş bunun üzerine, “Kitabı neden benim yazmamı istiyorsun?” demiş, Steve Jobs da “Çünkü insanları konuşturmakta iyisin” cevabını vermiş.
Steve Jobs, kendisi hakkında söyleneceklerden korkmamış, kitabı basılmadan önce okumak da istememiş, kapak fotoğrafı dışında hiçbir şeye karışmamış. Isaacson şanslı bir yazar, beş yıllık uğraş sayesinde tarih yazan başka bir adamın hayatını yazma şansına sahip olmuş. Bu kitabın yazılmasını sağlayan kişi ise ne yazar Walter Isaacson ne de Steve Jobs, Jobs’ın eşi Laurene Powell Jobs.
Sanal gerçeklik sergisi
Şimdi Laurene Powell Jobs’ın kurduğu Emerson Collective’in, PHI Studio, Fondazione Prada ve Legendary Entertainment ile birlikte finanse ettiği ilginç bir sanal gerçeklik sergisi var gündemde. “Biutiful”, “The Revenant” ve “Birdman” filmleriyle tanıdığımız bol ödüllü Meksikalı yönetmen Alejandro González Iñárritu’nun 2017’de Oscar özel ödülü aldığı “Carne y Arena” adlı sanal gerçeklik filmi, tam da bu ay dünya turnesine çıkıyor. Sergideki film, Iñárritu’nun sık sık birlikte çalıştığı Oscar ödüllü görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki’nin imzasını taşıyor. Filmin daha önceki versiyonlarında tek bir yol izlenebilirken, şimdi 3 ayrı geniş alanda sosyal mesafeyi koruyarak daha çok kişinin izleyebileceği bir güncelleme yapılmış bu sergi için. Toplumdaki bölünmeyi eleştiren film, bir göçmenin gözünden ABD-Meksika sınırında yaşananlarının hikâyesini hiperrealist bir anlatımla izleyiciye yansıtıyor.Kovid-19 zamanı aslında tüm dünya turnelerinin iptal olduğu bir dönemde bu filmi tüm dünyada gezdirmeye karar vermek anlamlı.
Başkalarına bakış açımız
“Toplumdaki bölünmenin kökeni, birbirimizi birbirimizin yerine koyamamamızdan kaynaklanıyor. Bu film kendimizi göçmenlerin ve sığınmacıların yerine koyabilmemizi sağlıyor. Bu sergi çok etkileyici bir deneyim, umarım kendimize ve başkalarına bakış açımızın değişmesini sağlayacak” diyor Laurene Powell Jobs.
Sergi, şimdi ABD’de Colorado’dan başlıyor, daha sonra aralık ayında sırada Kanada Montreal var. 2017’de Cannes Film Festivali’nde ilk kez izlendiğinden beri 2020’de hâlâ dünya turnesine çıkmasını konuştuğumuza göre, üzücü ama hâlâ çok ilerleme kaydedilmemiş ve belli ki daha önümüzde uzun bir yol var. Umalım, sergi Türkiye’ye de yakında gelsin.