Paris 2024, sadece açılışıyla değil, şehrin simge mekânlarında gerçekleşmesiyle de çok ses getirdi. Peki, ama bugünkü kapanış programı da heyecanla beklenen olimpiyatın şehre katkısı nasıldı?
Paris 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları’nda gururumuz kadın voleybol takımımızı desteklemek için bu hafta Paris’teyim. Bülent Eczacıbaşı’dan Çağlayan Çetin’e, Ekrem İmamoğlu’dan Özgür Özel’e, Özge Özpirinççi’den Hazal Kaya’ya Türkiye’den birçok isim de Paris Güney Arena’da izleyiciler arasındaydı. Yarı finalde yaşadığımız kalp çarpıntılarından sonra gelelim Paris’in olimpiyat sınavına…
Paris hiç beklenmedik kadar temiz, sakin, düzenli ve güvenli. Son yıllarda büyük şehirlerde özlem duyduğumuz ne varsa sanki olimpiyatlar için Paris’te yaratılmış. Moda haftalarının aksine metrolar da düzenli işliyor, taksi de bulunuyor. Otellerde, restoranlarda hepsinde rahat rahat yer var. Yine de Serena Williams, Peninsula Paris’in terasındaki restorana alınmadığını yazdı ve bu hikâye büyüdü. Her ne kadar otel, restoranın tamamen dolu olduğunu açıklasa da, yeme-içme dünyası biliyor, Serena Williams gibi bir yıldız restorana gelince masa yoktan var edilir. Belli ki kendini tanıtma gereği duymamış ve şikâyetini sosyal medyada paylaşmayı tercih etmiş. İşte bu paylaşım uluslararası mini bir krize de dönüşüyor.
Olimpiyatlar neredeyse tüm açılardan büyük bir başarı elde etti. Reytingler ve sponsorluk arttı. Olimpiyatlar ev sahibi şehirler için gerçekten kazançlı bir anlaşma mı? Kanıtlar cevabın hayır olduğunu gösteriyor. Ev sahibi şehirler neredeyse her zaman bütçelerini olimpiyatlar için harcıyor. Sporcu ve turist akını için konaklama ve ulaşımın yanı sıra belirli spor tesislerine de yoğun yatırım yapmak zorunda kalıyorlar. Örneğin 2021’de ertelenen Tokyo Oyunları’nın maliyeti tahmini olarak 15.4 milyar ABD doları oldu ve bu da önerilen bütçeyi yüzde 244 oranında aştı. Dört yıl Rio Olimpiyatları’nda da benzer bir durum yaşanmıştı.
Londra sonrası ciddi düşüş
İhale sürecinin bir parçası olarak, potansiyel ev sahibi şehirlerin ve hükümetlerin, bu maliyet aşımlarını karşılayacaklarını garanti etmeleri gerekiyor. İşte bu yüzden son on yılda olimpiyatlara ev sahipliği etmek için verilen resmî tekliflerin sayısında istikrarlı bir düşüş olması şaşırtıcı değil. 2004 Atina Olimpiyatları’na ev sahipliği etmek için toplam 11 şehir başvuruda bulunurken, 2008’de Pekin’e 10, 2012’de Londra’ya 9 şehir başvurdu. 2016 Olimpiyatları sadece dört teklifle Rio’ya verildi, 2020 üç teklif arasından Tokyo’ya gitti ve 2024 için iki teklif verildi. Bu azalan ilgi, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC), 2028 Olimpiyatları’nı, halka açık bir ihale sürecine girmeksizin, 2024 Oyunları için diğer tek teklif sahibi olan Los Angeles’a vermesine neden oldu.
İstanbul’a gelir mi?
Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak, aynı zamanda maliyeti ne olursa olsun şehir sakinlerine kalıcı faydaların da miras kalmasını sağlayabiliyor. IOC artık potansiyel ev sahibi şehirler için daha az kamuya açık bir kampanya oluşturarak ev sahibi ihale sürecini yeniden düzenledi. Brisbane, 2021 yılında bu yeni süreçten geçen ilk şehir olarak 2032 Olimpiyatları’na ev sahipliği etme hakkını kazandı. Şimdi ise 2036’da Olimpiyatlar İstanbul’a gelir mi konuşmaları yapılıyor. IOC, gelecekte şehrin olimpiyatlara uyum sağlaması yerine olimpiyatların şehre uyum sağlamasına daha fazla önem verileceğinin altını çiziyor. 2028’de Los Angeles’a yönelik plan, her mekânın ya hâlihazırda var olması ya da geçici olması yönündeydi. Bunun da harcamalar üzerinde dramatik bir etkisi olması gerekiyor. Ancak unutmamak lazım, tarihi bir öneme sahip olan olimpiyatlar bir şehre doğrudan ekonomik kazanç sağlamak için değil, mükemmel yetenek, saygı ve dostluğu teşvik etmek için düzenleniyor.
Maliyet korkusu
Devasa maliyetlerden duyulan korku, hem Boston hem de Budapeşte’nin, kamuoyu desteğinin olmaması ve güçlü siyasi itirazlar nedeniyle 2024 Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği etme tekliflerini geri çekmesine yol açtı. Ancak tam tersi de olabiliyor. 1984’te Los Angeles Olimpiyatları neredeyse tamamen önceden var olan altyapı kullanılarak düzenlendi. Ve o yıl 215 milyon ABD doları kâr elde edildi. Paris de aynı yolu izledi, mümkün olduğunca mevcut tesislerden ve düşük maliyetli geçici mekânlardan yararlanıldı. Paris Olimpiyatları’nın maliyetinin, orijinal bütçe olan 8.5 milyar ABD dolarına yakın kaldığı görülüyor.