Mesela milli ve manevi mirasımızın ihate ettiği, Milano’da yılın en güzel zamanı moda haftası değil, hiç şüphesiz tasarım haftası.
Tasarım, mobilya ve dekorasyonla ilgilenenler Salone del Mobile Fuarı ve Tasarım Haftası için bu hafta Milano’da.
Tasarım Haftası, dün ön açılışla başladı, 23 Nisan’a kadar devam edecek.
Hatırlayacaksınız, daha önce “Supersalone” başlığıyla gerçekleşen 58. edisyonun küratörlüğünü Milano’nun “Bosco Verticale” adlı kulesindeki gibi dikey ormanlarıyla tanınan Milanolu mimar Stefano Boeri üstlenmişti.
Bu durumda kaçınılmazdı, fuarın ana fikri sürdürülebilirlikti.
Tam 200 ağacın arasından geçerek fuar alanına girildi, bu aslında Londra Tasarım Haftası’nda Somerset House’da Es Devlin’in kurduğu mini ormanı da hatırlatıyordu.
Fuarın girişinde yer alan ağaçlar, fuar sonrası Milano’nun farklı semtlerine dikilecek diye planlandı.
Markalar ise tasarımlarını tamamen geri dönüşüm malzemelerden oluşan pavyonlarda sergiledi.
Geçen yıl ise 60’ıncı yaşını kutlayan, tam 2 bin katılımcının olduğu Salone del Mobile’de mimar Mario Cucinella tarafından tasarlanan, ev yaşamının geleceğini anlatan, 15 bin metrekarelik bir alana kurulan enstalasyon fuara damga vurdu: “Design with Nature / Doğayla Tasarlamak”.
Fuarda en çok dikkat çeken şey doğanın değerini bilmek ve tabii sürdürülebilirlikti.
Bu yıl ise ana tema gelecek üzerine deneylerden oluşan “Laboratorio Futuro”.
Şu anda içinde yaşadığımız zamanın benzersizliğiyle bağlantılı olarak geleceğimizi nasıl hayal ettiğimiz üzerine fikirler öneriyor.
Laboratuvar, fırsatlara ve kritik konulara ve aynı zamanda çelişkilere odaklanmak için kolektif diyaloglar yoluyla alternatif fikirler hayal etmek ve inşa etmek için bir tartışma fırsatı.
Aynı zamanda bir yüzleşme yeri, hataların gelişmek için yararlı bir unsur olarak görüldüğü somut bir yer.
“İklim krizinden enerji krizine, savaştan siyasi istikrarsızlığa kadar başlıca meselelerin birbirine kırmızı bir iple bağlı olduğu tarihi bir anda yaşıyoruz” diye özetliyorlar şu anki durumu.
Bu yılki tema, tasarımın deneysel boyutunu hatırlatıyor ve bizi bekleyen pek çok zorluğa yanıt vererek değişimi nasıl tasarlamak istediğimiz konusunda kendimizi sorgulamamız için bir davet niteliğinde.
Bu nedenle, 2023 edisyonu sürdürülebilir tasarım, döngüsel ekonomi, yenilikçi malzemeler, kentsel dönüşüm ve yapay zekâ temalarına ışık tutacak.
Mutlaka görülmesi gereken mekân
Fuarın, Nilufar ve Pirelli Hangar’ın yanı sıra mutlaka görülmesi gerekenlerin başında ise Villa Necchi Campiglio geliyor.
Mimar Piero Portaluppi’nin 1930’larda yaptığı, Tilda Swinton’ın başrolünde olduğu “I am Love” filminin çekildiği müthiş ev.
Tilda Swinton çekim için neden bu evi seçtiklerini anlatırken “Biraz saray, biraz müze, biraz hapishane” olmasından etkilendiklerini söylemiş.
Evet, evde saray ve müze havası var ama hapishane olamayacak kadar huzur verici.
Evin sahiplerinin çocuğu yok.
Ailenin son ferdi de hayatını kaybedince ev, devlete kalıyor.
Müzeye dönüştürülüyor ve olduğu gibi korunuyor.
Hatta o kadar iyi korunuyor ki gardıroplardaki kıyafet ve aksesuarlardan çalışanların üniformalarına kadar her şeyi evde görebiliyorsunuz.
Biraz vintage düşkünüyseniz 1930’lardan kalan çanta, şapka ve kıyafetler karşısında uzun zaman geçirmek isteyeceğiniz kesin.
Evde kullanılan malzemeler de dikkat çekici.
Parkeler ve mermerler bile özel. Banyolardaki küvetler ve yuvarlak camlardan görünen manzara etkileyici.
Evin en güzel yanlarından biri de hâlâ çok sık kullanılıyor olması.
Gerçekten de birçok sergi düzenleniyor Villa Necchi Campiglio’da.
Ama sergilerin çoğu zaman Villa Necchi Campiglio kadar etkileyici olduğunu söyleyemeyeceğim.