New York’ta Brood markasıyla, Almanya doğumlu moda tasarımcısı olarak tanıdığımız Serkan Sarıer, şimdi sanat eserleriyle karşımızda. Berlin’de Generation Kanacke “Der Spiegel Nr.31 / 29.07.1973” başlıklı kişisel sergisiyle göçmenler üzerinden kimlik, aidiyet ve etnik köken kavramlarını sorguluyor
Tam 9 yıl önce New York Moda Haftası’nda Brood adlı markasıyla tanışmıştım Serkan Sarıer ile. O dönem Women’s Wear Daily, onu “New York Moda Haftası’nda gelecek vadeden yeni bir soluk” diye tanıtıyor, Vera Wang, ona övgüler diziyordu. Emma Watson’dan Rihanna’ya birçok isim kırmızı halıda onun tasarımlarını giyiyordu.
Şimdi ise Serkan Sarıer, sanatçı kimliğiyle karşımızda, Berlin’de Generation Kanacke “Der Spiegel Nr.31 / 29.07.1973” başlıklı kişisel sergisi açıldı. Serkan Sarıer, Almanya doğumlu Türk bir sanatçı ve tasarımcı. Annesi Saraybosnalı, babası Türk. Köklerin, ailenin önemine inanıyor. Bunun için moda markasının adını da kökler anlamına gelen “Brood” koymuş.
Antwerp’te Royal Academy of Arts’dan mezun olmuş. Sonra Emanuel Ungaro’nun couture koleksiyonlarında asistanlık yapmış, birebir Ungaro’yla çalışmış. Daha sonra Giambattista Valli, Haider Ackermann ve Olivier Theyskens’in ekiplerinde çalışmış. 2010’da New York’ta kendi markasını kurmuş, Tribeca’da Vera Wang’in o zamanki Başkanı Mario Grauser, Grauser’in oğlu ve iki köpekleriyle yaşarken.
New York, herkes için olduğu gibi onun için de bir fırsatlar şehri olmuş, yeniliklere açık bir yer olduğu için çıkışını bu şehirde yapmak istemiş.
Sarıer, ilk koleksiyonuyla ayarlanabilen iplerle elbiseleri kısaltıp uzatabilmesiyle dikkatleri çekti. Elbiselerin formunu değiştirerek gündüzden geceye geçiş sağlıyordu. Çünkü bu hızlı çağda kadınların saatlerce giyinmek yerine rahat etmeleri gerektiğine inanıyordu. Hatta bir koleksiyonunda Antony Gormley heykellerinden ilham almıştı.
Serginin adında geçen Kanake (Kanacke veya Kanaker), Almanca konuşulan ülkelerde özellikle göçmenlere karşı kullanılan aşağılayıcı bir kelime.
Çıkış noktası bir makale
Şimdi ise Berlin’de Zwölf Apostel Kilisesi’nde Comme des Garcons ve Dover Street Market’in kurucularının sanat platformu 3537 ve Pilevneli iş birliğinde gerçekleşen Generation Kanacke “Der Spiegel Nr.31 / 29.07.1973” başlıklı kişisel sergisiyle gündemde. Serginin çıkış noktası, isminden de belli olduğu gibi Der Spiegel’in 1973 yılında yayımlanan “Türkler geliyor, kendinizi kurtarın kurtarabiliyorsanız” başlıklı makalesi.
Sergide Sarıer, Almanya’nın melez kültür ortamında yetişen ikinci ve üçüncü nesil göçmen topluluklar üzerinden kimlik, aidiyet ve etnik köken kavramlarını sorguluyor.
Üçüncü kültür çocuğu (TCK) veya üçüncü kültür bireyi (TCI) gelişim yıllarının önemli bir bölümünde ebeveynlerinin (veya çocuğun pasaportunda yazan ve yasal olarak bağlı olduğu ülkenin kültürü) dışında bir kültürde yetiştirilen çocuklar.
“Almanya’da doğup büyümüş ve eğitim görmüş olmama rağmen, hâlâ kendimi Alman olarak tanımlamakta zorlanıyorum” diye başlıyor anlatmaya Serkan Sarıer: “Hiyerarşi, cinsellik, sadakat, siyaset ve vatanseverlik gibi konularda göçmen ebeveynlerin ve ailelerin anavatanlarına karşı kendi doğduğu ve yetiştiği yere karşı devam eden bir kafa karışıklığını keşfetmek için çeşitli formlar ve çok sayıda sanatsal disiplinlerle çalışıyorum. Hâlihazırda var olan bir kültürün içinde bir kültürün yer değiştirmesi ve hem mevcut yapıların hem de toplulukların melez bir kültüre dönüşmesi çalışmalarımı biçimlendiriyor. Almanya’da doğup büyüyen Türk göçmen bir ailenin, eşcinsel oğlu olarak, bireylerin kültürler arası nasıl gelişebileceğini ve daha önce var olan yapılara nasıl uyduklarını (ya da uymadıklarını) anlamaya çalışmakla ilgileniyorum. Eserlerimde, TCK’nin etnik yapılarının dışında ve içinde var olan kültürel gruplaşmanın hangi kapasitede bozduğunu ve aidiyet duygularına nasıl işlediğini araştırıyorum. Çalışmamın, iki resmi dilin (soyutlama ve figürasyon) paralel olduğu ve birbirini tamamladığı/bozduğu bir ortamda rahatsız edici bir benzerlik aktarmasını istiyorum. Hem soyutlama hem de figürasyon, karakterlerin farklı yönlerini temsil ediyor.”
Comme des Garcons’un ve Dover Street Market’in Başkanı Adrian Joffe de 3537’nin Paris’teki merkezi dışında ilk defa bir sergiye destek olmalarının nedenini, Serkan Sarıer’in sergisinde sanat ve yaratıcılığın günümüzün ciddi sorunlarına ışık tutması ve farklılıkları kabullenme konusunda ilham vermesi olarak özetliyor.