Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Londra’da Victoria&Albert Müzesi’nde bu hafta “Bags: Inside Out” başlıklı yeni bir sergi açıldı. Sergide moda tarihinin ikonik çantaları yer alıyor. Aralarında Türkiye’den genç bir marka Manu Atelier dikkatleri çekiyor

Müzeler çoktan kabul etti, moda da artık sanat sayılıyor. Eskiden moda dergilerine gardıroplar açılırdı, şimdi ise sanat ve tasarım müzeleri. Moda, müzeler için de önemli bir gelir kaynağı. Bkz. Amerikan Vogue’un efsane editörü Anna Wintour’un New York’ta Metropolitan Sanat Müzesi’nde düzenlediği Costume Institute Gala’da bir gecede 9 milyon dolar toplanıyor. “10 yıl önce modanın sanat müzelerine girmesi konuşulmazdı bile” diyor Metropolitan’ın küratörlerinden Harold Koda. Hatta 11 yıl önce Metropolitan’da Chanel sponsorluğunda Chanel sergisi açıldığında müze çok ağır eleştiriler almıştı. Oysa şimdi herkes çoktan alıştı. Tabii unutmamak lazım, müzeler moda ve kostüm sergileri sayesinde daha çok kişiye ulaşıyor. Hatta sırf bu yüzden modaevleri bile kendi müzelerini açıyor.

Haberin Devamı

Çantaların tarihi

Londra’nın önemli müzesi Victoria&Albert’ın en çok ziyaret edilen sergilerinin başında “Alexander Mcqueen: Savage Beauty” sergisi geliyordu. Bu hafta ise pandemi nedeniyle geçici bir süre kapanmak zorunda kalan Victoria&Albert Müzesi’nde yeni bir sergi açıldı: “Bags: Inside Out.” Sergi, çantaların tarihini, 1990’larda ‘it bag’ kavramının doğuşunu ve günümüzde etkisini kaybedişini, artık tasarımların fotojenik olması gerektiğinin öne çıktığını anlatıyor. Çantaları hem statü sembolü hem de özel eşyayı koruyan tasarımlar olarak değerlendiren sergide; Grace Kelly’nin adını alan Hermes Kelly çantasından, Jane Birkin’in Hermes yöneticisine hayalindeki seyahat çantasını anlatmasıyla doğan Hermes Birkin çantasına, Fendi’nin ikonik baguette çantasından, Lady Diana’nın adını alan Dior Lady çantasına kadar moda tarihine damgasını vurmuş    birçok çanta var.

İstanbullu çantalar  müze koleksiyonunda

İki kız kardeşin uluslararası başarısı

Arşivinde 16. yüzyıldan günümüze tam 2 bin adet çanta olan Victoria&Albert Müzesi’ndeki sergide bu ikonik çantaların yanında asıl dikkatimi çeken Türkiye’den bir marka oluyor: Manu Atelier. Serginin küratörü Dr. Lucia Savi, Manu Atelier çantalarını müzenin kalıcı koleksiyonu için satın almış. Manu Atelier’in hikâyesi de ilginç: İki kız kardeş Merve ve Beste Manastır, babaları Adnan Manastır’dan ve Beyoğlu’daki atölyesinden ilham alarak 2014 yılında kuruyor markayı. Her bir Manu Atelier çantasının modelini çıkaran babaları, 1961’den beri el yapımı deri çanta zanaatkârı. Çantaların her biri elde boyanıyor ve kadın zanaatkârlar tarafından dikiliyor.

Haberin Devamı

Manu, Latincede el yapımı anlamına geliyor. Merve ve Beste Manastır, markalarının ismiyle de zanaat ve yaratıcılığa olan bağlılıklarına vurgu yapıyor: “Markamızın tasarım vizyonunu, gelenekselin sıcaklığını ve kalitesini koruyarak, modernliğin ve farklılığın güzelliğini ortaya çıkarmak olarak tanımlayabiliriz.”

İstanbullu çantalar  müze koleksiyonunda

Merve ve Beste Manastır

Gurur verici

Manu Atelier yurt dışında önemli satış noktalarına girerek, düzenledikleri etkinliklerle ve #Manuspeople hashtag’iyle bir komünite yaratarak, 2020 İlkbahar-Yaz koleksiyonu kampanyası için Lara Stone’la çalışarak adlarından daha da söz ettirdiler. İlk ayakkabı koleksiyonlarını ise geçen yıl sundular. Babalarının 20 yıl önce yaptığı tasarımdan doğan, omuzdan askılı Pristine modeli, Manu Atelier’in imzası haline gelmiş durumda.

Haberin Devamı

Farklı renk ve doku alternatifleriyle satışa sunulan çantanın mini versiyonu da var. Victoria&Albert Müzesi’nin küratörü, bu sergi için Manu Atelier’in Pristine modeli başta olmak üzere çantalarını almış ve böylece Manu Atelier çantalar, bu kadar önemli bir müzenin kalıcı koleksiyonuna katılmış oldu. Türkiye’den genç bir markanın böyle zor bir dönemde bu uluslararası başarısı çok gurur verici.