14. İstanbul Bienali’nin arkasındaki isim Carolyn Christov-Bakargiev, “Sanatla iyileşmeye çalışıyoruz” diyor. O halde böyle bir dönemde tüm konser, sergi ve festivallerin ertelenmesi veya iptal edilmesi doğru mu?
Geçen haftanın güldüren sözlerinden biri Ajda Pekkan’dan geldi: “Bu hafta biraz kültür takılıyorum.” Süperstar dediğimiz kişi bile “kültür takılmak”tan söz edebiliyorsa, bakın geldiğimiz hale...
Kelime seçimi ne kadar talihsiz olsa da hepimizin bugünlerde en çok ihtiyacı olan şey biraz nefes almak, biraz ufkumuzu açmak, biraz ruhumuzu besleyip empati kurabilecek kıvama getirmek aslında... İşte bunun için de kültür sanat etkinliklerini izlemekte fayda var.
İstanbul Modern’de en çok dikkat çeken çalışmalar
Boşuna, İKSV’nin gözbebeği İstanbul Bienali’nin bu yıl daha da konuşulmasına neden olan Carolyn Christov-Bakargiev, “Sanatla birlikte ve sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor, iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekanda beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren yaşama sıçrıyoruz” demiyor.
Bienal demişken, geçen hafta anlattığım Büyükada dışında da gezilmesi görülmesi gereken yerler çok. Balat’taki hamam, Karaköy sokakları, Galata Rum İlköğretim Okulu, İstanbul Modern gibi...
İstanbul Modern’de en çok dikkat çeken işlerden biri Ukraynalı sanatçı Nikita Kadan’ın “Sığınak” adlı işi. Savaş sonrası Ukrayna’daki tarih müzelerinin tahrip edilmesini üst katta gösterirken, alt katta hayatın devam ettiğini, yaşamın sürdürüldüğünü yetişen kerevizlerle gösteriyor.
Yerli sanatçılardan ise Taner Ceylan’ın Giuseppe Pellizza da Volpedo’nun 1901’de sergilenen “Dördüncü Güç” adlı eserini divizyonist teknikle yeniden yapması ve sanatçının portresini de yapıp eserin tam karşısına yerleştirmesi dikkat çekiyor. Ceylan, Carolyn Christov-Bakargiev’in fikriyle yola çıkmış. “Kanımca Volpedo’nun eserinin şu anda bu şehirde ve bu sergide olması gerekiyor çünkü eser şu anda bu ülkede olup bitenlere hem cevap veriyor hem de ayna tutuyor” diye anlatıyor Taner Ceylan. Haksız mı?
Bugünlerde neler ertelendi ve neler iptal edildi?
Geçen hafta sadece sergiler değil, sinemalar da izleyici rekoru kırdı. Çünkü biraz olsun gündemden uzaklaşmak herkese iyi geliyor, hatta şarj olabilmek için şart.
Peki ama bir de hayat durmalı diyenler var. Akbank Caz Festivali’nin basın toplantısı bile iptal edildi. Altın Portakal diye bildiğimiz yeni adıyla Antalya Film Festivali ertelendi. Adana Altın Koza Film Festivali fiilen iptal edildi, filmleri sadece jürinin izlemesine karar verildi. Son birkaç yıldır heyecanla beklenen Babylon Bomonti’nin açılış partisi iptal edildi, hatta konserler iptal edilmediği için Babyloncular acımasızca eleştirildi. Cem Yılmaz’ın yeni filmi “Ali Baba ve Yedi Cüceler”in gösterimi bile seçim sonrasına ertelendi.
Evet, yaşananları gördükçe kimsede kutlama yapacak hal kalmadı ama iptal edilecek şey var, edilmeyecek şey var. Vur patlasın çal oynasın yapacak bir hal kimsede yok zaten. Yine de kabul etmek lazım, herkesin biraz nefes almaya ihtiyacı var. Babylon’da ya da İKSV Salon’da izlediğiniz bir konser biraz nefes aldırabilir. Her zaman söylüyoruz, kültür sanat etkinliklerinde de çalışan, üreten çok sayıda kişi var. Çalışmayı, üretmeyi durdurarak elimize hiçbir şey geçmeyecek. Tam aksine çok daha fazla çalışmak, üretmek gerekiyor, her şeyin üstesinden gelebilmek için. Bunu yaparken de amaç yaşanan acıları unutmak, boşvermek değil tabii. Zaten böyle bir şey mümkün değil. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Sanatın gücü
Cansu Çakar’ın İstiklal Caddesi’nde FLO binasında sergilenen iki işi de sanatın dönüştürücü - iyileştirici gücünü gösteriyor. Birinde, ev içi şiddete maruz kalmış kadınlarla yaklaşık bir aydır yaptığı çizim ve desen atölyelerinden çıkan işleri ve kişisel hikayeleri görüyorsunuz. Atölyelerin temel hedefi, ev içi şiddete maruz kalmış kadınları, geleneksel Türk sanatları tekniklerini kullanarak, çizimler aracılığıyla kişisel yaşamları ve hikayeleri üzerine düşünmeye teşvik etmek.
Çakar’ın ikinci işi ise binanın dördüncü katına çıktığınızda karşınızdaki şahane İstiklal Caddesi manzarasıyla başlıyor. Çevredeki art nouveau yapılarından yaptığı çizimlerle gerçekleri bir arada görebiliyorsunuz. Etkilenmemek mümkün değil.