Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son zamanlarda gittiğim en iyi mimarlık sergilerinden biri Londra’da Kraliyet Sanat Akademisi’ndeki İsviçreli mimarlık ofisi Herzog & de Meuron’a ait.

Görülmesi gereken bir mimarlık sergisi

Kurucuları Jacques Herzog ve Pierre de Meuron İsviçre’nin Zürih şehrinde yer alan Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nde (ETH) aynı dönemde mimarlık eğitimi almışlar ve kariyerlerine birlikte başlamışlar.

Bugün 600 kişilik bir ofisleri var ve halen birlikte çalışmaya devam ediyorlar.

Bu, aslında mimarlık dünyasında çok da rastlanan bir şey değil, genelde ortaklar bir süre sonra ayrılıp kendi başlarına devam etmeyi tercih ediyorlar.

Haberin Devamı

Hatta mimarlık ofisleri büyüdükçe kendi isimlerini taşıyan şirketlerinden bile ayrılmak zorunda bırakılabiliyorlar.

Bkz. Richard Rogers.

Herzog & de Meuron ise ortaklıklarını üniversite yıllarından beri sürdürüyor ve diğer yıldız mimarlar gibi fazla göz önünde olmamalarına rağmen projeleriyle her zaman isimlerinden çok söz ettiriyorlar.

En tanınmış projeleri arasında eski Bankside Enerji İstasyonu’nun Tate Modern müzesine çevrilmesi yer alıyor.

Ama elbette bunun yanı sıra Pekin’deki Ulusal Stadyum’dan Tokyo’daki Prada mağazasına birçok konuşulan projeye imza attılar.

Jacques Herzog ve Pierre de Meuron 1994 yılından beri Harvard Üniversitesi’nde konuk öğretim görevlisi olarak ders veriyor.

Aynı zamanda 1999 yılından beri kendi mezun oldukları ETH Zürih’de de profesör olarak ders vermeye devam ediyorlar.

Herzog & de Meuron, 2001 yılında mimarlık alanında en prestijli ödüllerden biri sayılan Pritzker Mimarlık Ödülü’ne layık görüldü.

Londra’da Kraliyet Sanat Akademisi’nde geçen hafta başlayan sergi, en iddialı projelerinin perde arkasını gösteriyor aslında.

Londra’daki Tate Modern, Pekin’deki Ulusal Stadyum (Kuş Yuvası olarak da biliniyor), Hamburg’daki Elbphilharmonie ve San Francisco’daki De Young Müzesi gibi ikonik yapılarıyla ünlü Herzog & de Meuron ikilisi, çağdaş tasarımın öncüsü olarak tanınıyor.

Tasarımlarıyla olduğu kadar malzeme ve geometrilerin yenilikçi kullanımıyla da mimari avangardı ileriye taşıdılar.

Haberin Devamı

40 yılı aşkın bir süre önce Basel’de kurulan mimarlık ofisi, dünyanın farklı yerlerinde müzeler, hastaneler, gökdelenler, stadyumlar gibi büyük ölçekli projeler üzerinde çalışıyor.

Şimdi, Londra’daki Kraliyet Sanat Akademisi’ndeki en iddialı projelerini ziyaretçilere sunan sergi üç farklı galeride yer alıyor.

İlk galeri, açık bir depolama ve araştırma alanı olan “Kabinett”lerinin büyük bir bölümünü Basel’den Londra’ya getiriyor.

Ölçekli modellerden fotoğraflara ve hatta artırılmış gerçeklik deneyimlerine kadar uzanan yaklaşık 400 nesne, ziyaretçilerin incelemesi için ahşap raflarda sergileniyor.

İkilinin daha iyi bilinen projelerinden araştırma materyalleri bu ilk galeride öne çıkıyor.

Herzog & de Meuron, Tate Modern için Bankside Elektrik Santrali’ni bir tür dikey şehre dönüştürdü.

Hamburg’daki Elbphilharmonie projesi, üç ayrı alandan ilham aldı: antik Yunan amfitiyatrosu, bir spor salonu ve modern bir festival çadırı.

Büyük bir kamusal sanat heykeli olarak tasarlanan Pekin’deki Ulusal Stadyum, sanatçı Ai Weiwei ile ilk iş birliklerini kutlarken, Lincoln Road projesinde mimarlar Miami’deki sıradan bir otoparkı açık hava perakende alanları ve konutlar olarak yeniden tasarladılar.

Haberin Devamı

İkinci galeri mekânı ise bir gösterim odası şeklinde.

Merkezi bir ekranda, film yapımcıları Bêka & Lemoine tarafından yaratılan yeni bir film olan Rehab’ın kurgusu gösteriliyor.

Tedavi gören hastaların bakış açısından Basel’deki çığır açan REHAB Nörorehabilitasyon ve Paraplejiyoloji Kliniği’nin günlük yaşamına yakından bir bakış sunuyor ve hastaların iyileşmenin çeşitli aşamalarında yapıyla etkileşimlerini gösteriyor.

Üçüncü ve son alan ise şu anda geliştirilmekte olan gerçek bir projeye, 2012 yılında hastane mimarisini ve iyileştirme alanlarını yeniden tanımlamaya yönelik bir yarışmadan çıkan Universitäts-Kinderspital Zürich’e (Zürih’teki Üniversite Çocuk Hastanesi) odaklanıyor.

Bu odanın ana özelliği, daha insani hale getirilmiş bir hastane ortamının neredeyse somut bir şekilde yeniden yaratılmasını sağlayan, tam ölçekte işlenen bir hasta odasının artırılmış gerçeklik modeli.

Ziyaretçiler sanal olarak bir hastane odasına adım atabiliyor ve hastanenin 2024’te tamamlanmasından önce caddelerin, bahçelerin ve kamusal alanların 360 derecelik manzarasını gözlemleyebiliyor.

“Herzog & de Meuron” sergisi Londra’da Kraliyet Sanat Akademisi’nde 15 Ekim’e kadar devam edecek.