Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir döneme damgasını vuran “Sex and the City”nin devamı “And Just Like That”in ilk üç bölümünün yayınlanmasıyla tartışmalar da başladı. İşte en son 2010’da ikinci filmiyle vedalaştığımız karakterlerin günümüze ayak uydurma çabasında öne çıkanlar

"Sex and the City”nin devamı “And Just Like That” yeni bir şey söylemiyor, günümüzün gerçeklerini bize tekrarlayıp duruyor. Peki, ama hangi gerçekler?

Gerek var mıydı gerçekten

Koronavirüs etkisi: Dizinin ilk bölümü New York’ta kalabalık bir restoranda başlıyor. Carrie, Charlotte ve Miranda buluşuyor, karşılaştıkları tanıdıklarla ilk konuştukları şey ise belli: Koronavirüs. Sosyal mesafe olmaması, eskiden havayı öperken artık nasıl selamlaşacaklarını şaşırdıkları, maskeleri atmaları, evde karantinayı nasıl geçirdikleri, bir davette birini göremediklerinde anında koronavirüsten olduğunu düşünmeleri gibi güncel konular dizinin merkezinde.

Haberin Devamı

Çok kültürlülük hassasiyeti: Dizi birçok Amerikan yapımı gibi fazla beyaz olmasıyla eleştirilmişti yıllarca. Şimdi ise siyah ve Latin Amerikalılara verilen yeni rollerle günah çıkarıyor. Özellikle Miranda’nın eğitim hayatına geri dönmesi ve siyah profesörün rastalı saçları karşısında yaşadığı şaşkınlık, ne diyeceğini bilememesi, yanlış bir şey söylemeyeyim derken tüm söylememesi gerekenleri bir çırpıda söylemesi ve daha sonra bunu Carrie’ye detaylı anlatmasıyla diziyi tamamen didaktik yapıyor. Eski eğlenceli halinden eser kalmıyor geriye.

Yaşlı ayrımcılığı takıntısı: Ana kahramanların 35-40 yaşlarını hatırlıyoruz, şimdi ise 50 yaşlarında sürekli yaşlı ayrımcılığından söz edip gençlerle birlikte hareket etmeye çalışırken ne kadar zorlandıklarını ve yeni çağa adapte olamadıklarını görüyoruz. Ve doğrusu yaşlı ayrımcılığını eleştirmeye çalışırken en büyük ayrımcılığı da kendileri yapıyorlar.

Gerek var mıydı gerçekten

Fitness çılgınlığı: Evet, artık sağır sultan bile duydu, yeni dizinin ilk bölümünde Carrie’nin büyük aşkı Mr. Big egzersiz bisikleti Peloton’dan indikten hemen sonra kalp krizi geçirip ölüyor. İşte bu durum önce Peloton hisselerinin bir günde yüzde 11 değer kaybetmesine neden oldu. Bu, kötü bir ürün yerleştirme örneği olarak kalabilirdi ama hemen sonrasında Peloton, Ryan Reynolds’ın şirketine Mr. Big’i canlandıran Chris Noth ile bir reklam filmi çektirdi ve bu reklam kısa sürede viral oldu. Reklamda kısaca Mr. Big’in, Peloton sanal eğitmeni ile mutlu yaşadığı mesajı veriliyordu, reklam “Ve işte böyle, o yaşıyor” diye bitiyordu. Dizide Mr. Big’i öldürenin Peloton değil, sağlıksız yaşam tarzı olduğu ima ediliyordu. Reklamın hızlıca çekilmesi ve paylaşılması çok zekiceydi ama ne yazık ki tam da aynı zamanda Mr. Big’i canlandıran Chris Noth’a karşı açılan cinsel saldırı suçlamalarının yeniden gündeme gelmesiyle Peloton, reklamı geri çekmek zorunda kaldı. Tabii bu arada markayı şimdiye kadar hiç duymayanlar bile ezberlemiş oldu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz sözü bir kez daha hatırlandı!

Haberin Devamı

#MeToo hareketi: Her ne kadar Chris Noth, “Bu suçlamaların zamanlaması manidar” dese de, “Neden dizinin lansmanını beklediler?” diye sorsa da, Los Angeles polis departmanı soruşturmaya gerek görmese de, Peloton, Chris Noth’u tecavüzle suçlayan iki kadının beyanlarını esas alarak “Cinsel saldırıyla suçlanan biriyle çalışmamız mümkün değil” açıklaması yaptı. Böylece “And Just Like That” zamanın önde gelen hareketi #MeToo’ya da destek vermiş oldu. Ayrıca Mr. Big’i ilk bölümde öldürmek de toksik ilişkilerin bitmesi gerektiğine dair bir mesajdı.

Haberin Devamı

Sosyal medya bağımlılığı: Carrie’nin Instagram fenomeni olma çabaları ve Z kuşağının podcast’inde konuk sanatçı olup da “Daha rahat olmalısın, böyle gitmez” fırçasını yemesi de ana karakterlerin ne kadar güncel kalmaya çalışsalar da başaramadığını gösteriyor.

Cinsiyetsizlik meselesi: Miranda’nın eğitimine geri döndüğü ilk gün çok kültürlülük konusunda aldığı ders kadar öne çıkan bir diğer gündem maddesi de cinsiyetsizlik. Artık her birey kendi doğduğu cinsiyetten bağımsız kadın, erkek ya da cinsiyetsiz olma hakkını kullanabiliyor ve yeni sınıf arkadaşları tarafından Miranda’ya başkalarını bu konuda istediği gibi damgalayamayacağı gerçeği bildiriliyor.